Hayd-i Atatürkçüler şerefe... Hıck!..
-Hebimiz Adadürkçüyüz heyt! Gaark! Pardon..
-Addürkçü yeni abimijin jerefine hooyd. Fıss..
-O da içerdi,ragı niye kötü ossun hıck! Bak vatanı kim kurdardı? O! oooo!
-Abi jek bi rezmimizi... Atalım benim hezabdan. Alayı görsün nası Attürkçüyüz huleeeayynn! Pırt!
-Afidersiniz bi lovbaya gidim, hemen gelijem. Kaybolmayın haaa! haha haaa
Biliyor musunuz şu zihniyet ve yaşam tarzındaki insanlardan bıktım.
Biliyorum... Siz de bıktınız.
Yazının konusu az çok belli olduysa peşrevi geçip sadede gelelim,zaten pek uzatmayacağım.
Ülkemizin bana göre en büyük sorunarından bir tanesi taklitçilik. Yani taklitçilik derken birebir aynısı yapsak yine gam yemeyeceğim ama bizimki maalesef öyle değil,sadece işimize gelen,ilk bakışta bizi dışarıdan görene karşı havalı gösteren veya göstereceğini düşündüğümüz bir taklitçilikten söz ediyorum.İçi boş, kuru gösteriş. Viski içiyorsa puro arar bizim ahali mesela, öyle içilir bu meret. Akıl verir bir de sanki doğma büyüme Kübalıymış gibi, ''bak şu puro hayatımda içtiğim en güzel puro'' Allah bilir hayatında denediği 3 veya 5. purodur ama olsun kim nereden bilecek,herkes senin gibi nasılsa, salla Osmannnn...
İki makale yazan hemen bir kaşkol bir de Ecevit şapkası edinmezse yazdıkları mundar olur.
Kapadokya'ya mı gitti? Sen evde oturduğun yerde Kapadokya'yı ondan önce görürsün. Çünkü daha çıplak gözle kendisi görmeden bulunduğu yeri hemen oracıktan sosyal medya hesabından paylaşır. Sonra nereye gidip geldiğini evde fotoğraflarına bakarken anlar. ''Ulan ne güzel yermiş bee!''
İçki mi içecek? Balık mı yiyecek? Meze mi yaptı? Hangi meze neyle gider bilmez bira ile fava,viski ile peynir paylaşılır altına da mutlaka bir şeyler yazılır: ''İyi akşamlar,Atatürkçü dostların şerefine içiyorum''
Yok üzüldüğüm asıl konu Atatürk bunu bu halde görse ''Ulan pez...venk içki böyle mi içilir?'' der, bizim ehl-i keyf de memleketi Yunanın Alaşehir'i terk edişinden hızlı terk eder bilmiyor.
Atatürk düşmanlığı ile bilinen muhterem bir kazma sırf ibn...lik olsun diye mesela 'Atatürk alkolikti' der, der demez bizim cemaat hemen üstüne yürür. Provokatif midir değil midir hiç düşünmez. Yürüsün tabii. Yürüsün ona lafım yok ama bakıyorsun iki dakika sonra sosyal medya hesabından ''Haydi bütün Atatürkçüler şerefe'' diyerek ev haliyle, kimi dallamalar pijamayla, kimi muhterem ablalarımız kocasının yanında bile giymediği askılılarla fotoğraf paylaşır.
E sorarım o zaman, ''Hangisi daha kazma, hangisi daha ib..e, hangisi daha yobaz?
Böyle mi olur bu iş kurban olduklarım? Yapmayın artık. Lütfen!..
Şu yazıyı 15 dk içinde yazdım, başa dönüp tekrar okumadan gazeteme atıyorum. Beste yaparken de böyleyim, hataları düzeltmeyi sevmiyorum. O haliyle okur dinlerim. Çünkü gerçek duyguları, rafine edilmiş kelimeler ve notalar değil tam tersine tüm doğallığıyla insanın içinden fışkıranlar anlatır diye düşünüyorum. Gerçekten de insanları hatalarıyla kabul etmeyi en büyük erdem biliyorum. Fakat aptallık ve soytarılık bir hata değil, bunları affetmek de erdem değil...
Lafı uzatmaya gerek yok, ne dediğim, kimlerden bahsettiğim anlaşılmıştır bence.
Anadolu'ya has güzel bir sözle ben yazıyı bitireyim, siz de ne haliniz varsa görmeye devam edin.
''Yiğit, üç şeyi kimseye anlatmaz; yediğini, içtiğini, sevdiğini...''
(Yiğit derken sadece erkek demiyorum, kadının da yiğidi olur. Tıpkı erkeğin de orospusu olduğu gibi.)
Yarasın koçuma!..