MENÜ
İzmir 35°
Son Kale İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Belediye başkanı olsam ne mi yapardım?
Haldun Yerlikaya
YAZARLAR
24 Ekim 2020 Cumartesi

Belediye başkanı olsam ne mi yapardım?

Hemen söyleyeyim: Tarım...

''Canım Tunceli Ovacık'da komünist başkan bunu yaptı zaten'' demeyin, o da güzel tabii ama benim proje ondan biraz farklı.

Bahsedeyim... 

İzmirli olduğum için İzmir'den örnek vereceğim fakat elverişli toprağı, tarıma uygun coğrafi yapısı, su sağlama imkanı ve yeterli nüfusa sahip olan her yerde aynı proje büyüterek veya küçülterek uygulanabilir. Ben İzmir'e göre anlatacağım.

İzmir'in Çiğli ilçesi ile Sasalı Köyü Doğal Yaşam Parkı arasında (Tuzla yolu-Askeri havaalanı mevkii) ne kadar büyük bir ova bulunduğunu herkes bilir. Çocukluğumdan beri her geçtiğimde oranın bomboş duruşunu izlemek içimi acıtır.

Bölgenin tarıma elverişli bir araziye sahip olduğunu hemen yakınlardaki bakımlı tarlalara bakarak anlamak mümkün.

Hemen hatırlatalım İzmir'de 5 milyona yakın insan yaşıyor ve bunların %99'u toprağa hiç değmiyor. Toprakla oynamayı sevmeyen kaç kişi çıkar bilinmez ama genlerimiz çok fazla kişi çıkmayacağını işaret ediyor.

İşaretli alanda 5 kilometrekare, yani 5 milyon metrekare alan olduğunu düşünelim ki fazlası vardır.

Bu alanı 5 bin parsele bölelim ve yan yana 5 bin tane 1000 metrekarelik (1 dönüm) arazi elde edelim.

Tam merkezinde kalan bölüme alışveriş kısımları, restoranlar, çocuklar için güvenli parklar, havuz, sinema, amfi tiyatro/konser alanı ve orada yetişen ürünleri satmak üzere büyükçe bir pazar yeri kurduğumuzu hayal edelim.

Her dönüm işin meraklısına kiralık. Kendi alanını öyle çitle çevirmek falan yok, belediyenin belirlediği işaretleme sistemi ile ayrılmış. Fakat hepsinde küçükçe birer üst baş değiştirmelik ve kürek çapa vs.. malzemelerini koymak için ahşap veya polyester kabin mevcut.

Ne ekileceğine her dönem ziraat mühendisleri karar verecek. Seçenekler içinden bir veya birkaçını kendin seçeceksin. Sadece yerli tohum kullanılacak ve bunun için kiralayan ayrıca ücret ödemeyecek. Belediyeye ait traktörler sürülmesi gereken tarlaları yine ücretsiz olarak sırayla sürecek. Kiralayan kişi topraktan hiç anlamıyor olabilir, olsun. Bu durumda günlük bir bakıcı ile anlaşıp sadece tarlasındaki gelişmeleri izlemekle yetinebilecek. Tarlasını ektikten sonra ilgilenmeye fırsat bulamayanlar belediyeye haber vererek durumu bildirecek ve içindeki üründen (yiyeceği kadar hariç) hak talep etmemek şartıyla bakımını belediyeye veya bir başkasına devredebilecek.

Gelelim satılmak istenen ürünlerin satış şekline...

Merkeze kurulacak bir pazar yerinden söz etmiştik. Belirlenen günlerde (örn. hafta sonu) dileyen kişiler veya belediyeye ait ürünler buralarda satılabilecek.

Bir ikinci satış şekli de şu olacak...

Yıllar önce Almanya'da denk gelmiştim ve sanıyorum aynı uygulama halen devam ediyordur. Çilek tarlalarına girip kendiniz toplayabiliyordunuz. Girişte satın aldığınız sepetin kilogramına göre ücret ödüyorsunuz. Yanınızda getirdiğiniz çanta veya sepet benzeri bir şey varsa çıkışta tartı üzerinden ücret ödüyorsunuz. İşin ilginç yanı ise şuydu; içeride yiyebildiğiniz kadar çilek yemek serbest!

Bu sistem pekala uygulanabilir ayrıca üretici toplama maliyet ve zahmetinden de kurtulmuş olur. Toplayanların çoğu da belki de hayatında ilk kez yiyeceği bir şeyi dalından toplama imkanına kavuşur. Bu, özellikle çocuklar için harika bir şey olmalı...

Şimdi düşünün...

Bir pazar günü çocuklarınızla beraber bir AVM'ye tıkılıp hamburger yemek mi, yoksa bir tarlada yiyeceğiniz ürünlerle haşır neşir olup açık havada güneşin, oksijenin ve hemen aynı yerdeki restoranların, sinemaların, havuzun ve diğer tüm sosyal aktivitelerin tadını çıkarmak mı kulağa daha hoş geliyor?

Belediyelerin bu işten elde edeceği geliri hiç hesap bile etmiyorum ama sadece kiralanan 5 bin tarladan aylık sadece 150 TL alındığını farz edersek yıllık 7 buçuk milyon TL ek gelir sağlar. Diğer sosyal tesislerden alınacak kiralar ve ürün satışından doğacak karlar cabası.

Gideri ne?

Bir iki ziraat mühendisi, birkaç bekçi, birkaç işçi, zaten var olan birkaç traktör ve sulama...

Böyle büyük kapasitede bir proje için bunlar çok çok küçük maliyetler. Çünkü sosyal tesisler kiralanacağı için belediye buraların hiçbir giderine karışmadan sadece kira tahsilatı ve amaca uygun işletim sistemini denetlemekte kalacak. Yani bir külfeti olmayacak.

Neyse çok da uzatmadan lafı başladığımız gibi bitirelim..

''Ben belediye başkanı olsam bunu yapardım'' diyorum, Sn Utku Gümrükçü veya Sn Tunç Soyer yapsın demiyorum:)

Sevgiyle kalınız...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Evren Yerlikaya
 26 Ekim 2020 Pazartesi 22:35
????????
 Pinar
 25 Ekim 2020 Pazar 13:57
Guzel ve uygulanabilir bence. Neden olmasın?
 Ender
 25 Ekim 2020 Pazar 10:19
İyi niyetinizde şüphe yok ancak İzmirin bir ovası da böylelikle elden çıkmış olur. Ülkemizde bu denli projelerin daha sonra nelere dönüştüğü ortadadır. Yaylalarda ovalarda köylüye üreticinin kendine bırakılmalıdır. Yaylaların turizm adı altında talan edildiği ortada. Bu benser şekilde ovalar içinde olmasın.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Son Kale İzmir