Olması beklenen, beklenmeyen bir anda oldu; Suriye düştü, Esad rejimi bitti!
Bu coğrafya, hiçbir şeyin doğru yapılmadığı bir coğrafya. Esad’ın zalim yönetimini elbette bir kenara bırakamayız. Ayrıca bölgenin geri kalmışlığından da 50 küsür yıllık bu dikta rejimleri sorumlu.
Yine de bu şekildeki yönetim değişikliklerinin Suriye ve bölgeye huzur, refah, barış getireceğine inanmak da saflık olacaktır. Gördünüz mü? Hiçbir şeye doğru diyemiyorsunuz. Bundan sonra da neler olacağını ne yazık ki sadece izleyip göreceğiz. Hamaseti bir kenara bırakalım; ne iktidarın ne muhalefetin son gelişen olaylardan önceden haberi yoktu. (Olsa da müdahale edip değiştirme güçleri var mı o da ayrı bir konu) Bu çok açık anlaşılıyor. Ama bundan sonrasında akıllıca davranarak negatif etkilerinden korunmak şart.
***
ABD hakkında en yaygın görüş Ortadoğu’da ne yaptığını bilmediğinden, her girdiği yerden arkasında bir kaos bırakarak çıkması.
Bence bu ABD’nin öngörüsüzlüğünden değil, tamamen bilinçli bir tercihinden kaynaklı. ABD’nin Ortadoğu’da temel stratejisi kaos düzeni. Sorunları önce yaratarak, bunları çözümsüz ve karmaşık hale getirip, bölge ülkelerini birbiri ve kendi içinde sürekli çatışmalı bir durumda bırakmak. (Örnek; Türkiye’de Kürt meselesi) Bu sayede bölgede otoritesi olmayan hatta mümkünse neredeyse hiç olmayan devletler oluşturmak. Amaç nedir? Tabii ki kaynaklara sorunsuz ve kesintisiz erişim. Ayrıca bu kaynakları çok çok ucuza çıkarmak, kullanmak. Böylelikle ekonomik dev olarak kalmak. Peki bunu bilmek bir şey değiştiriyor mu? Derseniz tabii ki hayır.
***
Bölge devletleri aklını başına alıp bir araya gelerek Amerika’ya yeter der mi? Bunu diyebilmesi için önce ülkelerinde demokrasi, insan hakları, bireysel özgürlükler, eğitim sistemi, hukuk, kuvvetler ayrılığı gibi bir çok başlığı halletmiş olmaları gerekir.
Zira Amerikan müdahalesinin ilk ve en temel nedeni özgürlük ve demokrasi getirmek! Bu elbette söylemde. Gerçek amaç bu değil. Kendi ekonomik çıkarlarını hayata geçirmek adına bölgenin bu iptidai yönetim ve toplum yapısını dünyaya bahane olarak sunuyor. Hatta Dünya kamuoyu yeterince ikna olmamışsa daha vahşi örgütler yaratıp bunların vahşetlerini servis ederek kendine meşru müdahale alanı yaratıyor. İşte bölge ülkelerinin emperyalist müdahalelere yeter diyebilmesi için önce ülkelerinde medeni devlet yapısını teşkil ederek bu müdahale bahanelerini ortadan kaldırmalı ve ülkesindeki insanları eğitimle vatandaşlık bilinci aşılayarak işbirlikçi yapılar kurulmasına engel olması gerekli.
***
Şimdi ilgili herkesin aşağı yukarı bildiği bu bilgiler ışığında Atatürk’ün devrimlerini bir kez daha düşünelim. Bu devrimleri Atatürk canı öyle istediği için mi yapmıştı? Yoksa Atatürk bazı şeyleri bildiği ve anladığı için toplumunu ülkesini korumak adına mı?
ir de bu devrimleri tersine çevirmeye, yok etmeye, silmeye çalışan mevcut iktidarı düşünelim. Ülkeyi nelere açık hale getirebileceklerini görebiliyor musunuz? Bu iktidarın bakanı değil miydi “Müslüman ülkeyiz bizden mucit çıkmaz. Ara eleman ülkesiyiz, tarım ülkesiyiz” diyen. Tam ABD’nin bölgeyi görmek istediği yapıya uygun bir bakan ve iktidar. Farkındalar mı bilmiyorum Atatürk devrimlerinin yarattığı devlet ve toplum yapısı bizim için sonsuz bir koruma kalkanıdır.
***
Esad rejimini savunmak yersiz, kesinlikle gitmeliydi. Ancak yine de şahsi hırs ve intikam duygusuyla ülkemizin geleceğini belirsizliklere sürüklememek için Suriye’den doğru dersleri çıkarmalı ve ona göre hareket etmeliyiz.