Bugün şehir dışından gelen bir misafirimizin söylemesiyle haberimiz olan Kordon'daki Boyoz Festivaline gittik, 2 şey dikkatimi çekti:
1- İzmir yerlisi yoktu.
2- Suriyeli hiç yoktu.
Şimdi diyeceksiniz 'Bir bakışta nereden anlıyorsun kimin nereli olduğunu?'
Bunu ayrı bir yazı konusu yapalım, anlatınca siz de biraz gülümseyerek hak verirsiniz emin olun. Hatta sadece İzmir değil, neredeyse tüm illerde yaşayan vatandaşlarımızın az çok nereli olduklarını belli eden bazı özellikleri vardır. Bunu anlamak hem biraz tecrübe, hem de dikkat gerektirir. Belki de uzun yıllar iç turizmle uğraşmış olmamdandır. Geçelim şimdi bunu..
İzmirliler bilir ki; o meydanın hınca hınç İzmirlilerle dolu olmaması, hatta hafiften de Binali Bey'in mitinglerini andırması aslında gayet normal. Çünkü İzmirin yerlileri ikram organizasyonlarından çok, sanatsal veya siyasal ağırlıklı aktivitelere katılır. Yalan olmasın aslında bizim aile de biraz öyle ama misafirimizi kıramayıp gittik.. Pişman mıyım? Tabii ki hayır. Sağ olsun Tunç Başkan halkını düşünmüş, İzmir'e ait 'Boyoz' ile alakalı güzel de bir etkinlik düzenlemiş, elinden geldiğince de hiçbir şeyi eksik etmemeye çalışmış. Çok yaşasın..
* * *
İzdihamdan dolayı 45 dakika kadar kuyrukta birbirimizi ezerek ulaştığımız boyozumuzu oturacak bir yer bulamayıp ayak üstü yedik, çayımızı da döke saça güneşin alnı kabağında içtik. Bunlar yaşanırken kalabalığı eğlendirmeye mi çalışıyor, yoksa fırçalıyor mu anlayamadığımız bir adamın mikrofondan bağırışları eşliğinde, desibel eşiklerini yıkıp döken ses düzeyinde, ''Güzeller İçinde bir seni seçtim' ile halay, 'Erik dalı' ile göbek atanlarla İzmir/Kordonboyu ambiansı pek örtüşmedi, insanı bir an düğüne mi geldik diye düşündürdü ama olsun! Yalnız, tapaniler (Belediye bandosu) hakikaten güzeldi.. Zaten onları fark eden iri yarı ablalar hemen beylik telefonlarını çekip etraflarında en küçük bir çıkış kalmayacak şekilde oluşturdukları halka ile hepsini komando hızıyla bir anda ablukaya aldı, artık bir yere kaçma şansları kalmamıştı, yukarıdan gelen helikopterden sarkıtılan iplerle teker teker kaçmaya çalışan bandocuları paçalarından yakalayan iri yarı ablalar...... Noldu bu yazıya yahu, şaka şaka yok öyle bir şey, gayet de oynadılar, eğlendiler süperdi..
Neyse.. Yani buraya kadar bir anormallik yok.
İyi de, 'Abey ekmek parasi' diyerek her gün yakamıza paçamıza yapışıp, insanı canından bezdirene kadar dilenen, her adımda nefeslerini ensemizde hissettiğimiz her yaştan Suriyeliler, İzmir B.B herkese bolca ve bedava boyoz, çay, su, peynir, yumurta, meyve suyu vs. dağıtırken neden yoktular? İşin şakası bir yana, hakikaten neredeydiler, neden yoktular? Onlara kim 'gelmeyin' dedi? Daha da önemlisi onlara 'Gelmeyin' veya 'Yürüyün!' diyebilen bir mekanizma mı var? Kafamı kurcalayan kısım bu..
Canlı makale gibi oldu bu biraz, sıcağı sıcağına..
Kalın sağlıcakla.