Her yeni gün, bir hukuksuzluk, içleri acıtan bir cinayet, insanın içini daraltan ve umudunu kemiren, dehşet veren olaylara uyanıyoruz. AKP cenahı söyleyince kızıyor ama yaşanan tüm bu olumsuzlukları, iktidarın hayata bakış açısının ve yönetim dilinin toplumu getirdiği noktanın bedeli olarak yaşıyoruz.
***
Kuralsızlığı, yasaları delmeyi, kısa yoldan emeksiz zenginliği, nobranlığı, resmî kurumlarda, ticarette, hayatın içinde usulüyle, yasaya, kurallara uygun iş yapmayı “işgüzarlık” görmeyi halka empoze ettiler. Vasatların, yönettiği bir ülkeyi kendilerine benzetmeleri doğaldır.
Yine de biliyoruz ki öyle ya da böyle her karanlık, mutlak aydınlığa çıkar. Her düzen, her yönetim en iyisi de en kötüsü de gelip geçicidir. Mesele, yönetenlerin bu gerçeği kabullenip kabullenmemelerinde. Kabullenmeyenler zorbalığa başlar. Zorbalığa da iki nedenle yönelirler; ya sonsuz olduklarına inanırlar ya da sonlarının geldiğine!
***
Ülke genelinde yaşanan olumsuzluklar karşısında içlerinde biriken öfkeyi yalnızca toplanıp slogan haykırmakla boşaltan yüzbinlerce gence bunu bile fazla görmek kendini sonsuz ve kusursuz görmenin tezahüründen başka ne olabilir? Aslında halka ait olan yargının ve polisin arkasına saklanarak oradan halkı uslandırmaya çalışmak, insanlık ve siyaset tarihinin kaçınılmaz sonunu geciktirmekten ve kendilerini daha da aşağı çekmekten başka işe yaramayacağını anlamaları zaman alacaktır. Ancak geçen zaman ülkeye de belki tamiri mümkün olmayan hasarlar verebilecektir. Umarım Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve tutuklanması ile başlayan ve devamındaki süreçte yapılan uygulamalara bir an önce son verilir. Zira ülkede kör topal da olsa işleyen hukuk ve demokrasiye olan inancının kaybedilmesi daha vahim sonuçları beraberinde getirebilir.
***
Trump, Erdoğan, Putin gibi liderler ülkelerinin tarihiyle, büyüklüğüyle övünüyorlar. Ve her yaptıklarını bu tarihi ve büyüklüğü korumak, geliştirmek adına yaptıklarını iddia ediyorlar. Ancak hiçbir ülkenin bir günde büyük olmadığını, kendilerinden önce hüküm süren liderlerin ve onların etrafında bugüne kadar görev alan binlerce ismin emekleriyle, hatalar ve sevaplarla dolu yılların hatta yüzyılların birikimiyle büyük bir ülke olunduğunu unutuyorlar.
eden unutuyorlar diye rahatça yorum yapabiliyorum? Çünkü bu kazanımları yalnız kendi eserleriymiş gibi hoyratça harcayabiliyorlar. Bu da kendini sonsuz zannetmenin ya da sona yaklaşmanın bir belirtisi.
***
Trump ve Putin’in hoyratlığı dünya dengelerini sarsarken, Erdoğan’ın hoyratlığı ise, Anadolu’da 1808’de 2. Mahmud’un tahta çıkmasıyla başlayan, 1923’de Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhuriyeti ile doruk noktasına ulaşan, binbir emek ve acıyla 200 yıldan fazla sürede var edilen gelişim ve değerler bütününü derinden sarsmaktadır. Umarım tüm bu yanlışlardan dönülür ve “makul” kazanır.
Aksi takdirde bilim çağında gelen yapay zeka devrimi, kendi siyasi ve ekonomik düzenini, barış ve aklı selim içinde değil ne yazık ki binlerce yıl önceki tarım devrimi koşulları altında gerçekleştirecektir.