Artemis Tapınağı'nı yakan saf ayakkabı tamircisi
5/21/2019
Sevgili SONKALE okurları, öncelikle Ramazan Bayramı'nızı kutluyorum. Bu vesile ile yollarda olan herkese dikkatli olmalarını ve tatil için gittikleri yerlerde iyi vakit geçirmelerini dilerim.
Geçen yazımda Artemis Tapınağı’ndan söz etmiştim. Bu kez de yine aynı bölgede bulunan dünyaca ünlü Efes Antik Kenti'nden bahsetmek istiyorum. Sıcak yaz aylarının henüz başındayken, eğer bu civarda tatilinizi değerlendiriyorsanız Efes’i gezmek iyi bir seçenek olabilir. Öğleden sonrası için plan yapmanız hava sıcaklığı açısından daha uygun olacaktır. Hem daha serin hem de kısmen daha sakindir. Yanınıza şapka ya da şemsiye ve su almanızı, rahat yürüyüşe uygun spor ayakkabı ile gezmenizi öneririm.
Önce birçok eski yerleşim yerinde olduğu gibi buranın da bir kuruluş efsanesi olduğunu belirtelim. Kentin ismi Hitit kayıtlarında Apasas olarak geçer. Bazı kaynaklarda ismin güzel bir Amazon kraliçesi olan Ephesos'tan geldiği belirtilir. Bugünkü İzmir ilimiz civarında kurulan 12 İon yerleşiminden biridir. Ayrıca bölge, eski Anadolu halkları olan Lelegler ve Karialılar'ın yerleşimiyle ilişkilidir.
Kentin efsanevi kurucusu, Atina kralı Codrus’un oğlu Androklos’tur. Dönemin bir geleneği olarak Yunanistan’da bulunan Apollon Tapınağı'ndaki kahine nereye yerleşmeleri gerektiği konusunda danışılır. (Apollon aynı zamanda kehanet tanrısıdır). Kahinin cevabı şöyle olur: Şehri kuracağınız yer bir balık ve yaban domuzu tarafından işaret edilecektir. Buna göre Androklos ve adamları bugünkü Selçuk-Ayasuluk civarında kurdukları kamp alanında denizden yakaladıkları balıkları pişirirken, balıklardan biri her nasılsa ızgaradan fırlayarak çalılıkların ardında bulunan bir yaban domuzunu korkutmayı başarır, bunu gören Androklos ve adamları durur mu, derhal silahlarını alarak hayvanı kovalamaya başlarlar. Ayasuluk Tepesi civarında kıstırdıkları domuzu avlamayı başarırlar. Kahinin sözlerini hatırlayan Androklos ve adamları yeni şehirlerini burada kurmanın hayırlı olacağı kanısına varırlar.
Efes’in tarihi arkeolojik kazılara göre M.Ö 6000 yılına kadar uzanıyor. Tarih boyunca dört farklı kentin aynı isimle başka alanlarda kurulduğu biliniyor. Bugünkü Selçuk Kalesi'nin bulunduğu Ayasuluk bölgesi önemli bir merkez durumunda. M.Ö 2. yüzyılda Roma egemenliğine giren Efes, en parlak dönemini bu devirde yaşamıştır. Nüfüsun 250 bini bulduğu tahmin ediliyor. Bugün ziyaret edilen kalıntılar üçüncü Efes’e ait olup, Bülbül Dağı ile Panayır Dağı arasında yer alır. Liman şehri olarak, zengin bir kültür ve ticaret hayatına sahipti.
Görülecekler listesine eklemeniz gereken birçok kalıntı var. Her ne kadar çok az bir kısmı yer üstüne çıkarılmış olsa da görülmeye değer. Meryem Ana tarafından girdiğinizi varsayarsak, sağdaki kemerli yapı hamam. Hamamlar önemli yapılar, özellikle şehrin girişlerinde hastalıkların dışardan gelenlerden bulaşmasını engellemek için insanlar yıkanarak içeri girermiş. Böylece hem ruhsal hem de fiziksel olarak arınmayı teşvik ederlermiş. Çok büyük işlevsel komplekslerdir.
Önünde eski mahkeme binası; soldaki geniş alan devlet agorası ve ortasında Mısır tanrısı İsis'e adanmış bir tapınak (Din ticaret ilişkileri eskiden beri iç içedir ve muhtemelen Mısır'la daha kuvvetli ilişkiler için yapılmış), sağda Odeon denilen konser salonu ve Meclis binası bulunuyor. Buradan devam edildiğinde bir meydana gelinir.
Nike kabartmalı bir mermer levha (Ünlü ayakkabı markası amblemi buradan gelir) sonra güç dayanıklılık sembolü Zeus oğlu Herkül’ün kabarmalarının bulunduğu kapı.
Devamında solda zengin Efesliler'in evleri, Skolastik’a Hamamı (Dindar ve bağnaz bir kadın Skolastika ve skolastik düşünce kavramı buradan gelir) ve Hadrian Tapınağı, üstte sol kenardan başlayan efsanevi kuruluş kabartmaları ve sonra Celsius Kütüphanesi. Bakın burası antik dünyanın İskenderiye ve Pergamon'dan sonraki en büyük üçüncü kütüphanesi. Karşısında Aşk Evi olarak bilinen iki katlı bir yapı var. Yani dönemin genelevi. (İspata muhtaçtır bu anlamda) Denir ki, zengin bir ticaret kenti olan Efes’e gelen erkeklerin en çok ilgilendikleri yerlerin başında gelirmiş. Buranın yerini sormaya çekindikleri için kütüphaneyi sorarlarmış. Nasıl olsa gerisi kolay...Hatta gizli tünelle ulaşıldığı bile söylenir.
Tiyatro tarafından gelen mermer caddede burayı gösteren bir de reklam panosu vardır. Yorumu şöyledir:
“Kraliçeler kadar güzel bir kadınım, (Başındaki taç) yürümeye devam et (Sol ayak izi aynı zamanda reşit olma ölçütü ve solu işaret eder), caddenin sonunda kavşağın solunda (+ kavşak noktası) yalnız, kırık ve sıcak kalbimle seni bekliyorum..."
Umumi tuvaletleri mutlaka görün, batı tipi alafranga tuvaletin atasıdır. O dönemde insanlar etrafa yapmasın, çevre temiz tutulsun diye ücretsiz olarak kullanılırdı.
Büyük tiyatro ve Pazar yeri diğer görülebilir yerler arasındadır. Gücünüz ve sabrınız olursa bilgi panolarına göz atın derim.
Burcu 6 Ocak 2021 Çarşamba 13:31
|
Erhan Narinoğlu 13 Haziran 2019 Perşembe 12:26
|
Mustafa gökkaya 13 Haziran 2019 Perşembe 12:24
|
Bahtışen 9 Haziran 2019 Pazar 02:03
|
Gökhan Bektaş 8 Haziran 2019 Cumartesi 00:52
|
Fatih 7 Haziran 2019 Cuma 23:40
|
TUNÇ 2 Haziran 2019 Pazar 19:49
|