İETT filosuna alınan 150 adet yeni otobüsün 20’si İstanbul’da hatlarda çalışmaya başladı. Yeni otobüslerin seferlerine başlaması nedeniyle İkitelli İETT Garajı’nda düzenlenen törene İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu katıldı.
İmamoğlu konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pazar günü Hatay’da yaptığı tepki çeken “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Hatay garip kaldı” açıklamasına sert tepki gösterdi.
CUMHURBAŞKANINA TEPKİ
İmamoğlu, Kadir Topbaş’ın istifa ettirilmesinin ardından ara dönemde İBB Başkanlığı’na gelen Mevlüt Uysal’ın geçmişte yaptığı tepkilere neden olan “Tabi ki bize oy verenlere metro yapacağız” sözlerini hatırlatarak konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay konuşmasına getirdi.
İmamoğlu “Bunu toplumun huzurunda konuşarak, miting gibi söyledi. Bir kısım yol arkadaşı onu alkışladı. Ben dedim; ‘bu nasıl belediye başkanlığı?’. Ayıptır. Bırakın büyükşehiri, şunu bunu bırak, belediye başkanı bunu demez. Yani bir topluma belediye başkanı olan her insan o gün itibariyle herkesin belediye başkanıdır. Bir belediye başkanı bir kişiye bile küsemez, bir kişinin bile elini itemez. Garipsemiştim. Ben o kişiye dönük, o garipsediğim duygularımı geri alıyorum. Çünkü kusurlu o değil ki. Bu hafta sonu cumhurbaşkanının Hatay'daki sözlerini dinlediniz mi? Sevgili vatandaşlarım, gerçekten analize muhtaç ifadelerdir. Vicdanen analize muhtaçtır. Hukuken muhtaçtır. Psikolojik olarak muhtaçtır. Analize muhtaçtır. İnsana dair böyle bir duygu olmaz, olamaz” dedi.
“HATAYLI KOŞA KOŞA SANA OY MU VERECEK?
İmamoğlu tepkisini şöyle sürdürdü:
*Kendisini ve partisini tercih etmediği için hem de depremzedelerin önünde, deprem bölgesinde 10 binlerce canın öldüğü ortamda bile isteye yardım etmediğinin ifadesi bu. Başka bir ifade değil.
*Ne için? Seçime bir ay kaldı diye. Sözüm ona insanları korkutarak siyaset yapacak ve itiraf ettiği bu durumundan ötürü insanların oyuna talip olacak. Yani bu iş, bu tarz, bu tutum, bu tür davranışlar bence siyasetin konusu değil.
*Ve toplumun vicdanına emanettir. Ne olacak yani? Hataylı senden korkacak ve koşa koşa sana oy mu verecek? Ya da başka bir şehir. Tıbbın konusudur bu konu. Psikolojik olarak incelenmelidir.
“SİZ EFENDİ DEĞİLSİNİZ”
*Bu ifadeler hafife alınacak ifadeler değildir. Bir ülkenin başına gelen bir insan hepimiz ondan şunu bekleriz; toplumun her kesimine adalet dağıtan, toplumun her kesimiyle ilgili iyilikle güzellikle konuşan. Bir insanın dilinde kötülük olur mu? Makamın büyüdükçe başın eğilir, tevazun büyür.
*Bu nasıl bir anlayış ya? Efendi, hükmeden, hakim… Milletin efendi olduğunu bunlar öğrenecek 31 Mart’ta. Millet efendi, millet. Siz, efendi değilsiniz. Dün yapılan konuşma görevin ihmalidir. Binlerce insanı çadır hayatına mahkum etmek, insani desteği vermemek; bunun bu şekilde ifade biçimidir.
*Ne için? Oy için. Tüm vatandaşlarını kucaklaması gereken bir insan kendi vatandaşlarına ‘partiniz ayrıysa zulümü konuşurum’ diyecek kadar özensiz ve bunu itiraf ediyor. Yunus Emre'nin çok güzel bir sözü var. Zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur.
*Bu tehdidi milletimiz yutmaz. 31 Mart’taki seçimi 6 Mayıs'ta iptal edip 23 üç Haziran'da aldıkları cevap müthiş bir demokrasi cevabıydı. 13 bini oyu küçümsediler, 806 bin oya çıktı. Bu millete bu tehdidinizin karşılığı milyonlar olacak, göreceksiniz.
*Sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin her yerinde bu tehdidin karşılığını milletimiz demokrasi şamarı gibi cevabını verecek.
“KORKUDAN TİR TİR TİTRİYORLAR”
*Efendim, ‘merkezi yönetimle, yerel yönetim el ele vermezse dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez’demiş. Bakar mısınız? Tehdide bakar mısınız? Peki, niye tehdit biliyor musunuz? Söyleyeyim. Korkudan. Korkuyorlar. Neden korkuyorlar? Koltukları kaybedecekler diye korkuyorlar. Korkudan tir tir titriyorlar. Milleti tehdit ederek oy gasp etmeye çalışıyorlar.
*Sevgili İstanbullular bu numarayı yutmadınız, yutmayacaksınız. Hep kendilerini aldatılan diye tarif eden bu kesim, bu bir avuç insan şimdi toplumu, milleti aldatmaya ve kandırmaya çalışıyor. İstanbul'da biz belediyeyi kazanıp atom karınca gibi çalışmaya başlayınca başları döndü. Ben ne demiştim?
*18 günde bile yaptığımız işler bunları çıldırttı, seçimi iptal ettiler ya, ben o zaman ne demiştim? 4.5 senede bunları deli edeceğiz, deli divane edeceğiz demiştim. Onun için o günden beri panik halindeler. Onun için her gün saldırıyorlar. Biz on metroyu birden yapmaya başlayınca panik oldular. Yıllardır yapamadıkları 3 metro için onlar da çalışmaya başladı. Biz onlara da çalışmayı hatırlattık, öğrettik.
“HER YERELİ HEM GELENİ VERİRSENİZ YAN GELİP YATARLAR”
İmamoğlu İstanbul’un dört bir yanına yaptıkları milyarlarca liralık yatırımları anlatarak “Hem yereli hem geneli verirseniz, hele hele böyle işi gücü görev yapmak değil de millete hükmetmek, milleti korkutmak kavramıyla hareket eden anlayışa sahipseler yan gelip yatarlar kardeşim. O yüzden yerel seçimde çok daha güçlü bir şekilde kent yönetimlerini milletimizin bize vermesini istiyoruz. Bize verin ki şeytan azapta gerek misali kendilerine çeki düzen vermeye devam etsinler. Bunlarda kendilerine çeki düzen verecek ahval de kalmadı o ayrı ama inşallah verirler. Millete efendilik, hatta efelik yapmaya çalışan bu akla millet gerçek efendinin vatandaş olduğunu, millet olduğunu 31 Mart'ta gösterecek. Göreceksiniz çok daha güçlü bir şekilde 31 Mart'ta bu millete hizmet için göreve geleceğiz. Kendisini tehdit eden bu tür yöneticilere, bu tür dile hak ettiği cevabı verecek” dedi.
SİSİ VE İSVEÇ GÖNDERMESİ: SAHTE KABADAYILIK
İmamoğlu “Bu işler öyle sahte kabadayılıkla olmuyor” diyerek şöyle devam etti:
*Hatırlayın, NATO'yu almayız dediler değil mi İsveç'i? İsveç'e ne dediler? Terör yuvası dediler. Ne oldu peki? Bir ay sonra hop İsveç NATO'ya üye oldu. Benimle ilgili bir konuyu hatırlayın. Yani seçimi kazanmak adına bana ne dedi 2019’da? ‘Sisi'ye mi oy vereceksiniz, Binali Bey'e mi?’ Allah selametini versin Binali Bey'e de üzülüyorum. Binali Bey denilince benim de aklıma Sisi geliyor. ‘Binali Bey mi Sisi mi?’ diye meydanlarda bağırdı.
*Ne oldu? Önümüzdeki hafta ziyarete ayağına gidiyorsunuz. Yapılmış işlere, yapılmış sözlere bakarak önümüzdeki dönem ne kadar önemli bir işimiz olduğunu, milletimize hizmetlerimizi daha güçlü bir şekilde anlatmamız gerektiğini, daha büyük bir iş birliği içerisinde davranmamız gerektiğini sizlere hatırlatıyorum.
*Ve ben vatandaşlarımıza diyorum ki; bu sizi tehdit eden anlayışa ve sizi korkutarak sözüm ona oyunuzu almaya çalışan anlayışa tam tersine bir cevap vereceğinize yürekte nanıyorum. Kaldı ki onun dediğinin tersini yapan kentler, hizmet almada Türkiye'nin en şanslı kentleri oldu. Çünkü kendisi dediğinin tersini yapmakla ünlü birisi.
*Milletimiz de gereğini yapacak. Zaten milletimiz o ne diyorsa tersini yaptığında kazanıyor. Ve ne yazık ki ekonomi, enflasyon, bugün insanların geldiği yoksulluk ortamı dar gelirlilerin düştüğü durum bütün bunlara bakarak sakın o tehdide kanmayın benim değerli vatandaşlarım.
SORULARI CEVAPLADI
İmamoğlu, tören sırasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.DEM Parti’nin İstanbul’da aday çıkarma kararıyla ilgili soru üzerine “Her siyasi partinin kendi karar alma süreci içerisindeyiz. Benim hiçbir partiyle ilgili tek bir sözümü bile duymadınız, duymayacaksınız” dedi. “2019’da seçime Millet İttifakı adayı olarak girmiştiniz. Şimdi farklı bir siyasi tablo var. Bu sizi siyaseten zorlayacak mı?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Hayır. O gün de inandığımız şey toplumsal ittifaktı. İstanbul ittifakıydı. Ve o zaman da iki partinin ittifakı olmasına rağmen sahada oluşan başka katkılar da oldu biliyoruz. Ama kurumsal ittifaka rağmen ben İstanbul İttifakı çağrısı yapmıştım. İyi ki yapmışım. Çünkü gerçek olan ve kalıcı olan bu anlamdaki toplumsal ittifakı kurabilmektir. Bu bazen hizmet için kurulur. Bu bazen demokrasi için kurulur. Bu bazen adalet için kurulur. Bazen çocuklar için, kentler için, kent dayanışması, kendi uzlaşması için kurulur. Biz şu anda daha güçlü bir şekilde İstanbul'un korunması, Kanal İstanbul gibi İstanbul'u tehdit eden birçok unsurun bu kente gelmemesi vahşi uygulamaların olmaması adına büyük bir İstanbul dayanışması, büyük bir İstanbul ittifakının devam etmesini zaten çağrı olarak yapıyoruz.”
“9 Şubat’a kadar DEM Parti ile işbirliği kapıları açık mı?” sorusu üzerine de İmamoğlu “Siyasi partilerin hiçbirisiyle ilgili tek bir cümlem olmadı olmaz” dedi.
130 OTOBÜS ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA YOLA ÇIKACAK
İmamoğlu, törende yaptığı konuşmada İETT’nin çalışmalarına ve yapılan engellemelere de değindi. İETT’nin günde 5 milyona yakın yolculuk gerçekleştirdiğini belirterek “150 adet daha güçlü, konforlu, akıllı ulaşım sistemlerine sahip yerli üretim otobüsleri şehrimize kazandırdık. Bunların 20 tanesi bugün itibariyle hatlarda görevlerine başlayacak. Kalan 130 tanesinin teslimatı da önümüzdeki haftalar ve aylar içerisinde tamamlanacak. Otobüs filomuz gençleşecek. Bereketli bir bütçe yöneterek , israfı bu şehrin hafızasından kazıyarak İstanbul'a bu güzel hizmetleri kazandırıyoruz” dedi.
İMZA TEPKİSİ
İmamoğlu görev süresi boyunca otobüs alımında yaşadıkların engellemelere dikkat çekerek şunları söyledi;
*Aldığımız ve almak istediğimiz araçlar sadece bunlar değil. Bazen biliyorsunuz bir imza krizi yaşıyoruz. Bazen UKOME’de kararlar alınamıyor. alınamıyor. Mesela UKOME'de 400’e yakın yeni hatlarla ilgili bir kararımız bekletiliyor. Ya da işte 3.5 milyon insanın kullanacağı Beylikdüzü-Küçükçekmece-Avcılar metro hattımız, kredisini bulduğumuz bir aşamada bekletiliyor.
*Beylikdüzü metrosunun ihalesini hızlıca yapabileceğimiz bir çalışmanın, bir imza, bir mürekkep bir kalemle atılacak imza atılmıyor. Ya bir kalem ve bir mürekkebi buradan uzak tutarak imzayı atmayan ve bu tür hamlelerle işimizi engelleyen bir tavırla görev yapan yöneticiler var.
*Üzüntüm şu; UKOME'de talimatla çoğu zaman el kaldıran insanlar gibi davranan bir heyet ve onun yüzünden atılmayan bir imza. Ama daha acısı var; bu sayın Cumhurbaşkanı'na kadar tırmanan bir uygulama silsilesi. Ama şunu söyleyeyim. İmzalar atılmasa da biz hızla çalışmaya devam ediyoruz. Metroyu da engelliyorlar, onu da engelliyorlar, bunu da engelliyorlar. Hiç önemli değil.
*Hızlıca 300 otobüsü metrobüs hattına kalkacağımız bir ortamda bizi engellemeye kalktılar. Sadece İstanbul'a biraz zaman kaybettirdiler ama biz ne yaptık? Kendi bütçemizde 252 adet metrobüsü İETT kurumuna kazandırdık. 150 adedi bu yeni otobüsler olmak üzere 293 adet daha otobüsü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kazandırdık.
*Bir baksınlar bakalım dört buçuk yıllık bir zaman diliminde bu kadar aracı kuruma katabilmiş bir dönem var mıdır? Hem de yılların ihmallerini gideriyoruz.
“İKTİDAR VE MEDYANIN HEDEFİ HALİNE GETİRİLDİ”
Adalar’da devreye alınan araçlar da dahil edildiğinde 800’e yakın aracı İstanbul’a kazandırdıklarını söyleyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;
*Tarihte hiç olmadığı kadar bu dönem ve bu süreç içerisindeki hizmetleriyle başarılı bir seviyeye çıktı İETT. Bir başka konuda daha bizi zirve yaptırmaya gayret ettiler. Hiçbir dönem olmadığı kadar bu dönem iktidar ve medyasının hedefi haline geldi İETT. Niye biliyor musunuz? İETT'de yanlış giden bir iş olduğundan değil.
*Rutinin ya da ortalamanın asla gerisine düşmeyen bir hizmet alanı olan İETT'yi karalamak, İBB’nin bu nitelikli çalışma sahasında bir kurban seçmiş gibi onun üstüne giderek, Ekrem İmamoğlu belediye başkanlığı döneminde nasıl lekeleriz, nasıl onu zayıf düşürürüz çabası içerisinde bu kadim kurumu ve binlerce çalışanını yıpratmak için medya ve kendi siyasi bireyleri üzerinden her yolu denediler.
*Çok ayıp ettiler. Çok vicdansızlık yaptılar. İETT'nin bütün kadim o geçmişe dair hizmetlerini dahi zan altında bırakacak eylem ve girişimlerde bulundular. Bu kurumlara zarar verme çabası üzerinden buradan kar elde ederim anlayışıyla hareket eden hiç kimse siyasette de kazanamaz, insanlıkta da kazanamaz hiçbir şey de kazanamaz.
*Bugün kazandım zanneder. İnsanların kalbinde, gönlünde bir kötülük, bir kara leke bırakmak için çaba sarf ederler. Allah'a şükürler olsun; bu kardeşinize, benim yol arkadaşlarıma o leke değmez. Çünkü biz işimizi ahlaklı, nitelikli ve kimlikli yapıyoruz. Kötü söz sahibine aittir.
“KULAK ASMAYIN, İTİBAR ETMEYİN”
Önceki dönemde meydana gelen onlarca ölümlü otobüs kazasına dikkat çeken İmamoğlu bir örnek verdi. “Yıl 2014. Özel halk otobüsü, Beykoz Kavacık'ta kaza yapıyor. Ve ne yazık ki otobüs bir anda alev alev yanıyor. Ve ne yazık ki o yangında 4 vatandaşımız yanarak hayatını kaybediyor.
*Bilirkişi incelemesi çok acı bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Dönemin yöneticilerinin büyük bir eksikliği, büyük bir denetimsizliği yüzünden araca mazot yerine 10 numara yağ konmuş. Dönemin yöneticilerinin ilgisizliği, bu tür tedbirlerin alınmasındaki gecikme nedeniyle vatandaşlarımız yaşamlarına veda ettiler. Şimdi bu dönemde o araçların da yakıtını biz karşılıyoruz.
*Yani en güvenli yerlerden yakıtlar araçlara konuyor ve takip ediliyor. Eğer bizim şimdi yaptığımız o dönem yapılsaydı dört vatandaşımız yaşamını kaybetmeyecekti. İETT'yi bugün suçlayanların geçmişi ne yazık ki bu tarz kötü olaylarla, anmak ve hatırlamak dahi istemeyeceğimiz sicille doludur.
*Bu tür kötü sözlere, karalayıcı o kötü görüntüleri insanlara servis eden anlayışa ne olur kulak asmayın, itibar etmeyin. Eksiklerimiz olabilir.Gerekirse çıkar özür dileriz.
“ADALET VE KALKINMAYA BAK”
İmamoğlu yaşanan “otobüs kumpasına” da değinerek “Hafiye gibi yaptıklarını gördünüz. Yolun kenarına set kurmuşlar. İşi bir ajansa vermişler. Hani bize ajans ajans diyorlar ya…İstanbul'un her yerinde de çekim izni almışlar. Otobüsün önünde, arkasında yanıyor, duman hissi veren… İçindeki adam da anlatıyor garibim. Diyor ki; 15 bin lira aldık. Bir ajans işe aldı. Ajansa işveren kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. Adalete ve kalkınmaya bak. Bu çok acı bir fotoğraftır. Bu tarz hareketleri yapan insanların topluma hizmet anlayışının tek karşılığı var; oy ” dedi.