Türkiye ile 911 kilometre sınırı bulunan Suriye’de 2011 yılında, siviller sokaklarda gösterilere başladı. Suriye’nin Deraa kentinde özgürlük ve demokrasi isteğiyle sokağa çıkan sivillere Esad rejimi ise silahla karşılık verdi. Sivillerin hayatını kaybetmesiyle diğer kentlere de yayılan gösterileri bastırmak için rejim güçleri silah kullanmaya devam etmesi olayları daha da büyüttü. Sivillerin de silahlanmasıyla birlikte Suriye, yıllar sürecek iç savaşa sürüklendi. Suriye Ordusu'ndan ayrılan komutanların önderliğinde siviller ile oluşturulan Özgür Suriye Ordusu, ülkenin farklı noktalarında Esad rejimine karşı mücadele vermeye başladı. Esad karşıtlarının ortak hareket ettiği ÖSO, kısa süre içerisinde ülkenin birçok noktasında kontrolü ele geçirdi.
Özgür Suriye Ordusu zaman içerisinde yaşadığı iç problemler, fikir ayrılıkları ve terör örgütlerinin de iç savaştan istifade ederek Suriye içerisinde rol almaya başlaması, tarafları rejimden çok birbirleriyle çatışır duruma getirdi. Ülkenin farklı noktalarında ÖSO'nun parçalanmasıyla oluşan grupların birbirine hakimiyet kurma isteği ve terör örgütlerinin de bölünmeyle oluşan zeminde kendisine alan yaratma çabası ile Esad rejimi rahat hareket ederek, aldığı dış destekle birlikte kaybettiği bölgeleri yeniden muhaliflerden almaya başladı.
MUHALİFLER ZORUNLU OLARAK İDLİB’E SÜRGÜN EDİLDİ
Rejim güçlerinin birbiri ardına kontrolü yeniden sağladığı kent, ilçe, beldelerdeki muhalifler ve aileleri ile destekçisi olan siviller yapılan anlaşma ile bulundukları alanı terk etmeye zorlandı. İlk etapta bu isteğe direnen muhalifler, rejimin uyguladığı baskı, yaşamsal ve tıbbi malzemeye ulaşmaları engellenince zorunlu olarak bölgelerini terk etmek zorunda kaldı. Silahlarını bırakan muhalifler, aileleri ve destekçilerini de yanına alarak tahliye edildikleri bölgelerden İdlib’e gönderildi. Son olarak Esad rejiminin geçen yıl Temmuz ayında ülkeyi iç savaşa sürükleyen olayların başladığı Deraa’da da kontrolü sağlamasıyla buradaki muhalifler de İdlib’e göçe zorlandı. Böylece muhalifler, ellerinde kalan tek kent olan İdlib’e zorunlu olarak göç etti ve kentin nüfusu bir anda 4 milyona ulaştı.
REJİMİN HEDEFİ İDLİB
Suriye rejimi Deraa’nın ardından muhaliflerin elindeki son kent merkezi olan İdlib’i de geri almak için harekete geçti. Muhaliflerin ve rejim karşıtlarının sığındığı nüfusun 4 milyon olduğu İdlib, Esad yönetiminin hedefine girdi. Rejim karşıtlarının son kalesi olan Heyeti Tahriri Şam kontrolündeki İdlib, geçen yıl Temmuz ayından itibaren Rusya’nın hava desteğiyle Esad yönetimi tarafından karadan ve havadan ateş altına alındı. İdlib’in güneyi ve Hama’nın kuzeyinde kalan bölgelerin yoğun bombardımanda binlerce kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Türkiye’nin başlattığı girişim ile oluşturulan Türkiye-Rusya-İran görüşmelerinin ardından Soçi’de varılan mutabakat ile Esad rejiminin saldırıları durduruldu. Aradan geçen süre içerisinde varılan mutabakatı ihlal eden Esad rejimi, son günlerde yeniden bombardımana başladı.
UÇAK VE HELİKOPTERLER YÜZLERCE KEZ BOMBALIYOR
Şubat ayında başlayan bombardıman son günlerde iyice yoğunlaştı. Rus ve Suriye savaş uçakları ile helikopterleri İdlib’in güneyi ile Hama’nın kuzeyindeki Cisr Şugur, Maarat Annuman, Han Şeyhun ilçeleri ile kasaba ve köyleri havadan ateş altına almaya başladı. Günlerdir gündüz ve geceleri uçak ile helikopterlerle yerleşim alanları ve tarım arazileri yüzlerce kez havadan atılan bombaların hedefi oldu. Aynı bölgeler karadan da yine Esad rejiminin topçu birlikleri tarafından ateş altına alınarak, yerleşim alanlarının viraneye dönmesine neden oldu.
BİNLERCE İNSAN TÜRKİYE SINIRINA GÖÇ EDİYOR
Havadan ve karadan ateş altında olan ve son günlerde bombardımanın yoğunlaştığı bölgelerde yaşayan siviller ise çareyi evlerini terk etmekte buldu. İdlib ve Hama kırsalında yaşayan binlerce sivil, yanlarına aldıkları az sayıdaki eşyaları yükledikleri kamyonet ile Türkiye sınırına doğru gidiyor. Evlerini terk eden siviller, bombaların hedefi olmamak için zorunlu olarak göç ettiklerini ve güvenli olduğu için Türkiye sınırındaki çadır kentlere yerleşeceklerini veya aynı noktada boş arazilere çadır kurarak saldırıların sona ermesini bekleyeceklerini ifade etti.
HERKESİN UMUDU TÜRKİYE
Bombardımanda hedef olmamak ve yaşamak için zorunlu göç eden siviller tek umutlarının ise Türkiye olduğunu ifade ediyor. Esad rejiminin karadan ve havadan saldırıları nedeniyle çok zor günler geçirdiklerini anlatan Suriyeliler, iç savaşın başladığı günden itibaren kendilerinin yanında yer alan Türkiye’nin uluslararası çabası ile saldırıları sonlandırmasını arzuladıklarını dile getiriyor. Esad yönetiminin daha önce varılan mutabakatı Rusya ile birlikte ihlal ettiğini anlatan siviller, saldırıların sonlandırılarak evlerine dönmek dışında istekleri olmadığını söyledi.
İDLİB'DE TSK'NIN 12 GÖZLEM NOKTASI BULUNUYOR
2017 yılında Astana mutabakatı kapsamında varılan anlaşmayla Türkiye, Rusya ve İran, İdlib'de askeri güç bulunduruyor. 'Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü' olarak İdlib'de Türkiye'nin 12, Rusya'nın 10 ve İran'ın 7 gözlem noktası bulunuyor. Çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib'de, 3 ülke askerleri ateşkesin etkinliğinin artırılması, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, yerlerinden edilenlerin evlerine dönüşü için uygun şartların sağlanması ve ihtilafın barışçıl yollarla çözülmesi için uygun koşulların oluşturulmasına destek sağlanması amacıyla inşa edilen gözlem noktalarında görev yapıyor. TSK'nın da bu kapsamda Afrin'in güneyi, Halep’in batısı, Hama'nın kuzeyi ve Lazkiye’nin güneyindeki 12 noktada gözlem noktaları bunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından geçen Mart ayından itibaren İdlib’de devriye faaliyetine de başlanmıştı.