Okul yapmanın Millî Eğitim Bakanlığı’nın temel görevi olduğunu belirten Özcan Purçu; İzmir’de kapatılan okullarda okuyan çocuklara üvey evlat muamelesi yapıldığını söyledi. Purçu konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen 6,6 şiddetindeki yıkıcı deprem nedeniyle 117 vatandaşımız hayatını kaybetmiş; onlarca binada hasar oluşmuştur. Hasara uğrayan kuruluşların içerisinde kamu kurumları vb. olmakla birlikte depremden ne yazık ki okullarda etkilenmiştir. Bu okullardan İzmir Selçuk ilçesinde olan ve 30 Ekim Depremi sonrası kapatılan Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ortaokulu, 19 Mayıs Ortaokulu ve Şehit Polis Demet Sezen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi binaları ise sadece kapatılmakla yetinilmiş; geçen 2 sene de yeni bir okula dair adım dahi atılmamıştır.
Bu okullarda okuyan çocukların aileleri okulların kapatıldıktan sonra yıkılarak yenisinin yapılmasını beklerken; geçen 2 senede okullara dair hiçbir şeyin yapılmaması aileleri mağdur etmiş; çocukların psikolojilerini de olumsuz etkilemiştir. Pek çok kaleme kaynak varken; 3 okula kaynak bir türlü aktarılamamıştır.”
"HÜKÜMET EĞİTİME GEREKLİ ÖNEMİ VERMİYOR"
CHP’li Purçu; Hükümetin 3 okulu yapmaktan imtina ederken; 2023 Yılı MEB bütçesinde yer alan; Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'ne yüzde 100 artışla 13 milyar TL bütçe ayırmasını da eleştirdi. Konuya ilişkin genel değerlendirmede de bulunan Purçu açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi bu yıl yine evlere şenlik. Bu bütçede yatırım yok, çağdaş eğitim yok, bilim yok, öğrenci yok, öğretmen yok. Öğrencilerin fiziki koşulları, öğretmenlerin özlük hakları ortada. Eğitim bütçesi küçüldükçe küçülüyor. 2016 yılından bu yana MEB bütçesinin Merkezi yönetim bütçesi içindeki payı da her geçen sene azalmaktadır. 2016 yılında MEB’in payı yüzde 13,38 iken; 2023 yılında bu oran yüzde 9,74’ kadar gerilemiştir. Aynı şekilde 2016 yılında MEB Bütçesinin GSYH’ye oranı yüzde 2,93 iken; bu oran 2023 yılında yüzde 2.33’ e kadar gerilemiştir. Hükümet eğitime gerekli önemi vermiyor. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınlandı. Bu rapor Türkiye’nin yatırım ve araştırma konularında sınıfta kaldığını ortaya koyuyor. Rapora göre; Mevcut verilere göre Türkiye, öğrenci başına ortalama 5 bin 743 dolarlık yıllık harcamayla 36 ülke içinde 34. Sırada yer alıyor. OECD’de ortalama ise 11 bin 990 dolar. Türkiye, ilköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar öğrenci başına yıllık harcamada OECD ülkeleri içinde son sıralarda geliyor.”
CHP’li Purçu Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özere şu soruları yöneltti:
Depreme dayanıklı olmadığı için kapatılan 3 okulda; her okul için ayrı ayrı olmak üzere kaç derslik, kaç öğrenci vardı?
Depreme dayanıklı olmadığı için kapatılan 3 okulda her okul için ayrı ayrı olmak üzere kaç öğretmen, kaç hizmetli vardı? Okul kapatıldıktan sonra burada çalışan hizmetlilerin ve öğretmenlerin akıbeti ne oldu?
Kapatılan 3 okulda eğitimlerini sürdüren öğrenciler hangi okullara yönlendirildi? Kapatılan 3 okulun; yönlendirildikleri yeni okullara olan uzaklıkları ne kadardır?
Okullar yeri bulundukları çevrenin nüfus yapısına ve ihtiyaca göre belirlenirler. Bu okulların yıkılması nedeniyle çocuklarını daha uzak okullara göndermek zorunda bırakılan ailelerin servis giderleri geçmişe dönük de olmak üzere; Bakanlığınızca karşılanacak mıdır?
Bu okulların 2 yıl gibi uzun bir sürede inşa edilmemesinin gerekçeleri nelerdir? Bulundukları alanla ilgili bir sorun varsa yakın bir yerde neden başka bir alan planlanıp okul inşaatlarına başlanmamıştır?
Depreme dayanıklı olmadığı için yıkılan üç okulun zamanında tamamlanıp hizmete alınmaması Anayasa’nın hükümetinize yüklediği “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” maddesinin ihlal edilmesi anlamına gelmiyor mudur?
İki yıl gibi çocukları okulsuz bırakan yöneticiler hakkında bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?