Böyle derbi olur mu?
Sahada futbol yok.. Art niyetli, kurnazlık peşinde koşan oyuncu çok…
Oyunda tempo yok… Kavga-gürültü, itişme-kakışma çok…
Kadrolarda milyonlar sayılarak alınan yabancı çok. Kaliteden eser yok…
Donk, Vedat Muriç’e her pozisyonda iki eliyle sarılıp, el ense çekiyor… Serdar Aziz, Falcao’ya her hava topunda dirseğiyle bir tane patlatıyor… O da yetmezmiş gibi yüzüne çarpan topta kendini yere atıp, kalkınca “sen bana dirsek attın” diye Falcao’ya saldırıyor.
Falcao, futbolu unutmuş sahadaki düzene uynanın peşinde…
Feghouli, Serdar Aziz’e kontrolsüz giren Saracchi’yi Fenerbahçeli oyuncuların hışmından kurtarmak için, iterek olay yerinden uzaklaştırıyor.
Seri, Deniz Türüç’ün bileğine tabanıyla atlıyor, aynı hareketi Fenerbahçeli İsla, Ömer Bayram’a yapıyor…
Dirar, kendisine sert giren Saracchi’yi ayağından tutup sürüklemeye kalkıyor.
Mariano Krause’nin aşil tendonuna tabanıyla atlıyor…
Acımasızca, düşmanca, sakatlamasına giriyorlar birbirlerine…
Sahada Ozan Tufan ile didişen Belhanda, oyundan çıkarken, Deniz Türük’e tokat atıp, ortalığı karıştırıyor… Sonrasında yedek kulübesine gidecekken, kırmızı kartla saha dışına gidiyor. Tabii Deniz Türüç’ü de yanında götürüyor…
Feghouli oyundan çıktıktan sonra, ateş püsküren tribünleri provoke edercesine, sahayı harmanlayarak yedek kulübesine yönelmeyi seçiyor.
Sahadaki oyunculara çıkan sarı kart sayısı 12, kırmızı kart sayısı 2…
Fenerbahçe Ternik Direktörü Ersun Yanal, kırmızı kartla tribünde… Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim sarı kart görüyor…
Düşünün bir kez 4 gollü maçta, iki gol ceza sahasında futbolcuların birbirine şuursuzca, gaddarca girmesi sonucu kazanılan penaltılardan geliyor…
Galatasaray’ın attığı goller sonrasında sahaya yağan, bir kaçı da futbolcuların kafasında patlayan su ve ayran şişelerini, tribünden yükselen küfürü, kıyameti saymıyorum bile…
Şimdi sorarım size; böyle derbi olur mu?
SADECE TARİHİ ZAFER VE ONYEKURU AKILDA KALIR
Kadıköy’deki “derbi görünümlü rezaletten” akıllarda kalacak şeylerden birincisi, Galatasaray’ın ezeli rakibini 1999 Aralık’ından bu yana ilk kez, yani 21 yıl sonra Kadıköy’de yenmesi… İkincisi ise; neredeyse sahadaki tüm oyuncuların gerilimi artırmak için elinden geleni yaptığı bir ortamda Galatasaraylı Onyekuru’nun futbol oynama çabasıydı… Takım arkadaşları ve rakip oyuncular başka işlerle uğraşırken, Nijeryalı futbolu ve tribünlerin göz zevkini biraz okşamayı seçti… İyi de yaptı… Hiç olmazsa bu maça bizler gibi sadece “futbol izlemek için izleyenlerin” yüreğine biraz su serpti…
FENERBAHÇE BASKIYI KALDIRAMADI
Oyunun geneline bakıldığında kazanmayı daha çok isteyen ve daha üretken görünen taraf Galatasaray’dı… Fenerbahçe, dağınık ve ne yaptığını bilmeyen görüntüsüyle yenilgiye davetiye çıkardı. Hem de sürpriz bir golle öne geçmesine rağmen…
Bana göre; Fenerbahçeli futbolcular bu maçta, hem 20 yıllık yenilmezliği koruma, hem de şampiyonluk yarışının dışına çıkmama adına kazanmak zorunda olmanın yarattığı ağır baskıyı kaldıramadı. Fenerbahçe cephesinde gerginliğin nedeni biraz da buydu… Sonuçta Fenerbahçe, bu baskının altında kaldı.
HALİL UMUT MELER GÖRDÜĞÜNÜ ÇALDI
Maç sonunda Fenerbahçeli oyuncular “Sahada bizi baskı altına aldı… Serdar Aziz’in pozisyonunda VAR’a gitmedi” diye genç hakem Halil Umut Meler’i topa tuttu ama, bunlar yenilgiye kılıf uydurma çabasından başka bir şey değildi. 52 bin seyirci önünde gördüğünü çalan, cesurca penaltı noktasına giden ve iki pozisyonda da haklı olan 33 yaşındaki Halil Umut Meler, bana göre “cesur ve kararlı” görüntüsüyle tam not aldı. Kadıköy’de Ersun Yanal’a kırmızı, Fatih Terim’e sarı kart göstermek, Belhanda’yı yedek kulübesinden çağırıp oyundan atmak, her hakemin cesaret edebileceği şeyler değildi. Elini tam 13 kez sarı, 3 kez kırmızı kartına götüren, neredeyse derbi maçta kartı elinde gezen Halil Umut Meler’e, “Bizi baskı altına aldı” eleştirisini yapanlar, kendilerine “Bizim kazanma adına ortaya koyduğumuz bir şey var mıydı?” diye sormak zorundadır…
Ne yapmalıydı Halil Umut Meler… Eyyamcılık mı?...
Futbolcuların birbirini yemesine, “aman başıma iş almayayım” diye sessiz kalsa, o maçı tamamlayamazdı…
Sonuç olarak hakeme “günah keçisi” yapmak Fenerbahçe’ye bir şey kazandırmaz… Galatasaray belki 21 yıl sonra ezeli rakibini Kadıköy’de yenmenin tarihi gururu ve şampiyonluk yolunda 7’de 7 yaparak ilerlemenin mutluluğunu yaşayacak ama, bu derbi hiçbir zaman futboluyla konuşulmayacak…
Onyekuru’nun oyuna kattığı güzelliği bir yana koyacak olursak, derbinin bilançosu; az futbol, bolca kavga gürültü, sınırsız küfürdü… Hepsi bu.