İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, koronavirüs nedeniyle insanların evine çekilmesini, pek çok aktivitenin askıya alınmasını, bir yıllık durgunluğun büyük bir depresyon anlamına geleceğini söyledi. Tüm dünyada yaşanacak sorunların Türkiye’de de ortaya çıkacağını, işsizliğin artacağını vurgulayan Manukyan, “Şu dönemde yatırımcıların ana amacı sermayelerinin en azından bir kısmını korumak olmalı” dedi. Dünya ekonomisinde bir daralmanın kaçınılmaz olduğuna işaret eden Şant Manukyan, koronavirüsün küresel ekonomiye ve Türkiye’ye etkilerini, yatırımcının bu dönemde neler yapması gerektiğini Cumhuriyet'e anlattı.
- Koronavirüs dünyayı sardı. Küresel ekonomik faaliyette hızlı bir düşüş var. Buna karşı ekonomik anlamda önlem almak mümkün mü?
Bu sorunun cevabı aslında virüsün etkisini ne süreli göstereceğine bağlı. Mayıs döneminden sonra etkisinin kaybedeceğini iddia eden modeller kadar bir yıl sürebileceğini iddia eden modeller de var. İnsanların evine çekilmesi, pek çok aktivitenin askıya alınması, bir yıllık durgunluk, büyük bir depresyon anlamına gelecektir. Buna yönelik bir önlem elbette mümkün değil. Ben Çin’de yaşananların ışığında daha kısa vadede virüs tehlikesinin azalacağını baz alıyorum. Böyle bir durumda kamunun iki görevi bulunuyor. Birincisi, darbe alması kaçınılmaz ekonominin ve aktörlerin hasarının hafifletilmesi. İkincisi, reel sektör üzerinden gelmesi kaçınılmaz şoktan finansal sistemin az hasar alarak çıkması.
DARALMA KAÇINILMAZ
- Koronavirüsün uzun süreli etkileri olacak gibi görünüyor, bu durum dünya ekonomilerini nasıl etkiler, en çok hangi bölgeler zora girer?
Virüsün etkilerini hizmet sektörü ve endüstri için ayrı ayrı tartışmamız gerek. Her ikisi de büyük darbe yiyecek olmasına rağmen endüstri biraz daha hızlı toparlanabilir zira ötelenmiş talep kavramı onlar için daha geçerli. Ancak hizmet sektörünün durumu biraz daha zor olacak. Bugün alınan tedbirler gereği bir kafeye gidip kahve içmiyorsunuz. Ancak iki ay sonra önlemler gevşediğinde kafeye gidip bugünden kalan kahve hakkınızı da kullanarak iki kahve içmeyeceksiniz. Talep kayboldu ve dönmeyecek. Ama otomobil alma fikrinizi mart ayında gerçekleştiremezseniz bile kasım ayında işler düzeldiğinde alabilirsiniz. Bu nedenle hizmet bazlı ekonomiler ki Batı daha ağırlıklı böyledir, daha fazla etkilenecek. Elbette bir daralma kaçınılmaz.
İŞSİZLİK ARTACAK
- Öyleyse daralmaya bağlı dünyada ciddi bir işsizlik artışı da olacaktır.
Virüsün etkisini önce Çin verilerinde gördük ve yatırımlar 2008 döneminde bile olmadığı kadar azalmış durumda. İhracatta ciddi bir geri çekilme, perakende satışlarda çöküş var. Şirketlerin buna ilk tepkisi işten çıkarma olacağı gibi yayılmayı önleyecek adımlar da hizmet sektörünün daralmasına neden olacak. İkinci aşamada ise işsizliğin artması talep düşüşü olarak ortaya çıkacağından sorun daha da büyüyecek.
DOLAR DAHA DA ARTACAK
- Elinde az birikimi olan yurttaşa ne öneriyorsunuz?
Şu an sağlıktan sonra en önemli şey, düzenli bir gelir. Dolayısıyla elbette borsada fiyatların çok ucuzladığını veya XYZ ürünlerinde alım için iyi bir nokta olduğunu sık sık duyacağız ancak bahsettiğiniz tarzda bir insan için mevduat, bono veya temettü getirisi gibi sabit bir nakit akışını daha fazla önemsiyorum.
- Herkesin bu süreçte merak ettiği, dolar ne olacak, altına yatırım yapmalı mıyım, petrol ne olacak... Öngörünüz nedir?
Dolar, sistemin üzerinde kurulduğu para. Bu nedenle kriz, dolar fiyatını yükseltecektir. Şirketiniz satış yapmıyor ama ödemesi gereken borçları, fonlaması gereken stokları, kiraları vs. var. Bu nedenle dolar talebi artmaya devam edecek. Altın, krizler için koruyucu olsa da önce nakit önem kazanır ve altın da nakde geçmek için satılır. 1929 krizinde para eşittir altındı, şu anda ise altın standardında değiliz ve hiyerarşinin tepesinde dolar olduğundan yükseliyor. Petrol fiyatları birkaç ABD üreticisinin iflas haberi geldiğinde dip yapacaktır. Körfez ülkelerinin para birimleri ve dolar çıpaları da risk altında. Büyük bir eğerden bahsediyoruz, virüs Haziran 2020’de etkisini kaybeder senaryosu doğru ise orada büyük mali paketler, çok düşük merkez bankası faizleri ve muazzam bir likidite olacak. Hiçbir hükümet ve merkez bankası bunları geri çekmek için acele etmeyecektir. İşte bu senaryoda yeni bir varlık balonu görebiliriz. Yani bonolar hariç, altın, hisse vb. menkuller yükselir, dolar geriler.
BİLMİYORUM...
- Bu dönemde piyasa uzmanı olarak öngörü yapmak, yatırımcılara bilgi verme konusunda zorlanıyor musunuz?
Elbette. 2008 krizi, anladığımız yani doğrudan finansal piyasalarda başlamış bir krizdi. Şu anda ise gidişatını bilmediğimiz bir dinamik krizi yönlendiriyor. Bilmiyorum demekten gocunan bir insan değilimdir ama hiç bu kadar çok miktarda bilmiyorum demek zorunda da kalmamıştım. Beklentilerimizin pek çoğunun hatalı çıkacağına hiç şüphe yok. Bu nedenle yatırımcıların ana amacı, sermayelerinin en azından bir kısmını korumak olmalı. Riske atılan bölümde ise kayıp oluştuğunda hayal peşinde koşmadan belli bir seviyede zararı realize etmek doğru olacaktır.
YÜZDE 5 BÜYÜME OLMAZ
- Türkiye, 2020’ye yüzde 5 resmi büyüme hedefi ile girmişti. Salgın, Türkiye’nin büyüme beklentilerini nasıl etkiler?
Büyüme hedefinin bu yıl için gerçekleşmeyeceği açık. Virüsün süresi ve ertelenen talebin büyüklüğü önümüzdeki yılların gidişatını gösterecek, ancak şu anda yapılan tahminlerin hiçbirisine fazla ağırlık vermek doğru olmaz. Tüm dünyada yaşanacak sorunlar bizde de ortaya çıkacak. İşsiz kalacak kitlelerin korunması, ayakta kalmak için krediye ihtiyaç duyan şirketlerin elinin boş çevrilmemesi gerek. Ancak bu olurken bütün yükü bankacılık sistemine yüklemek doğru olmaz. KGF gibi bir uygulamanın asıl şimdi devreye girmesi mantıklı. Merkez Bankası çok hızlı faiz indirdiği için artık faiz indirimi ile destek çıkabileceği bir durum yok.
FED’E KOŞANLAR HATA YAPTI
- Fed’in son faiz adımını “Fed raflari boşalttı” diye yorumladınız. Fed, hangi hataları yaptı?
Aslında Fed bir hata yapmadı, bu krizin 2008 krizi gibi finans sektörü merkezli olduğunu düşünerek yardım için hemen Fed’e koşanlar hata yaptı. Bu düşünceye göre Fed, faizleri sıfıra indirdiğinde finansal piyasalar rahatlayacaktı. Oysa hem önce Çin kaynaklı bir arz sorunu vardı hem de hemen arkasından talepte ekonomik gelişmeler dışında bir daralma oldu. Kimse yüzde 1.5 faiz oranı yüksek olduğu için yatırım yapmıyorum veya kredi almıyorum noktasında değildi ki Fed faizleri sıfıra çekince bir anda talep artsın. Bankalar ekonomik daralma tehlikesi gördüklerinde riskli buldukları şirketlere kredi musluklarını keser. Fed’in faizi sıfıra indirmesi riski ortadan kaldırmadığına göre bu anlamda işlevsiz bir adım oldu. Ancak Fed faizleri hisseleri yükseltmekten ziyade kredi piyasalarını rahatlatmak için yaptı.
- Fed’in atacağı başka adım kaldı mı?
Dünya para ve ticaret sistemi dolar üzerine kurulduğu için şu anda ABD dışı dünyada çok ciddi bir dolar kıtlığı söz konusu. Bu dolarda global olarak büyük bir yükselişe neden olabilir. Swap imkânının tekrar devreye sokulması dolara erişim açısından olumlu. Ancak gerek pek çok küçük merkez bankası gerekse Çin ve Kore gibi bazı büyük bankaların bu pencereye erişim imkanı yok. Bundan sonra gelmesini beklediğim adım Hazine’nin 2009 krizinde attığı ve TARP olarak adlandırılan sorunlu kredilerin alınması. Kredi imkanları, vergilerin ötelenmesi gibi adımlar da masada görünüyor. İssizliğin hızlı bir şekilde yükseleceğine hiç şüphe yok. Geçici olmasını umuyoruz ancak ABD hanehalkının yüzde 67’sinin acil durumlar için sadece 600 dolar tasarrufu olduğunu göz önüne alırsak “geçici” kavramı bile çok acı verici olacak. 1000 dolarlık çek gönderme fikri mantıklı ancak çok düşük bir miktar. En azından kriz boyunca düzenli gelir sağlayıcı bir politika izleneceğinin güvencesi verilmeli. Geliri tamamen kesilecek veya çok düşecek kesimlerin mortgage ödemeleri ertelenmeli, kira ödemeleri sosyal fonlar tarafından karşılanmalı, sağlık hizmetlerinden ücret alınmamalı.
REEL EKONOMİDE DEPREM
- Fed’in yanı sıra birçok ülke merkez bankasının acil faiz indirimlerine gitmesi de paniği azaltmadı, neden?
Bu kez sorun paranın fiyatında değil. Şu anda finans piyasalarını “kurtarsanız” bile reel ekonomide yaşanan deprem nedeniyle bunun uzun vadede bir anlamı olmayacaktır. Destek verilmesi gereken reel sektör ve istihdam.
AVRO BÖLGESİ VE ÇİN ZAYIF
- 2008’deki gibi bir küresel finansal kriz beklemeli miyiz? Değilse nasıl bir krizle karşı karşıya kalacağız?
Krizin bir iki aydan daha uzun sürmesi durumunda maalesef bekleyebiliriz, hatta 1929 tarzı da bekleyebiliriz. (1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya Büyük Buhran temelde ABD’de borsanın çöküşüne ithaf edilse de dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, toplam üretimin yüzde 40’ın üzerinde ve dünya ticaretinin de yüzde 65 azalmasına neden oldu.) Şu anda havayolları, hizmet sektöründe bazı alt sektörler, krizden daha önce global otomotiv sektörü, petrol ve ilgili sektörler zaten çok büyük baskı altında. Avrupa Birliği’nden kamulaştırma sesleri geliyor.
MALİYET ARTACAK
Zayıf olanlar ise özellikle Avro bölgesi bankacılığı ve Çin. Yunanistan, İtalya, Portekiz gibi ülkelerin borç oranı hâlâ çok yüksek. Yani kamu paketleri mali durumu daha da bozacak ve borçlanma maliyetlerini yükseltecek. Bu yeni bir Avro krizi için ideal bir senaryo gibi görünüyor. Ekonomide uzun vadeli bir virüs sorununun etkisini ise tartışmak bile istemiyorum.