Dündar'ın Muharrem İnce'ye açık mektup başlıklı yazısında şu ifadeler yer aldı;
''Değerli Muharrem İnce,Ben de kadim dostum Müjdat Gezen gibi bu mektubu yazıp yazmama konusunda çok düşündüm.Sonunda yıllardır sürüp gelen hukukumuza dayanarak yazmaya karar verdim.
Daha ilk satırları kaleme aldığımda, birlikte reyting rekorları kırdığımız televizyon programları, bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmeye başladı.
Zira 2018'de, Antalya'da 35 bin kişi önünde CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı olarak konuk ettiğim “Halk Arenası” ve İstanbul-Bakırköy'de 70 bin seyircinin coşkulu katılımıyla yaptığımız programlar, sadece ülkemizde değil, dünya televizyonculuk tarihinde birer ilkti…Müthiş seyirci rekorlarıydı…
Ya o süreçte yaptığın mitingler…Örneğin İzmir'in Gündoğdu Meydanı'na yüzbinler akmış, insan seline dönüşen kalabalık taşarak, arka sokakları bile hıncahınç doldurmuştu.
Değerli Kardeşim,Geçenlerde İzmir-Menemen'de cılız bir kalabalığa sesleniyordun.İnsan, ister istemez hafızasına yerleşen eski görüntülerle güncel olanı yan yana getirip kıyaslıyor.Nerede 2018'in meydanlara sığmayan kalabalıkları, nerede bugün çevrende toplananlar?..Tabii seni seven, “Abi” dediğin büyüğün olarak hüzünleniyorum.
Anketler de meydan görüntüleri gibi umut vermiyor.Örneğin dün çok ciddi bir kuruluşun iş dünyası için yaptığı kamuoyu araştırmasını inceledim.Ankette GenelBaşkanı olduğun Memleket Partisi'nin barajı aşamayacağı, ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk turda kazanmasını engelleyeceğin öngörülüyor.Yani kaybetmekle kalmıyorsun, ayrıca kaybettiriyorsun!..Sen de çok iyi biliyorsun ki bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istediği oluyor!..
Değerli Kardeşim,Sen iyi bir öğretmen olduğun gibi, kalbi bu vatan için çarpan, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı bir yurtseversin.Türkiye, cumhuriyet tarihinin en kritik seçimine koşuyor.Takdir edip sevdiğim, engin deneyime sahip, yurtsever Muharrem İnce'nin, siyaset tarihine “bir kaybettiren” olarak geçmesini ve zor durumda kalmasını hiç istemem.Ama “şöyle ya da böyle yap” demenin de üzerime vazife olmadığını gayet iyi bilirim.
Bundan sonrası senin tercihine kalıyor değerli kardeşim.Her iki durumda da yolun açık olsun.Sevgi ve saygılarımla…”