Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu, Covid-19 pandemisine ilişkin 5'inci ay değerlendirmesini zoom üzerinde gerçekleştirilen basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Covid19 İzleme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, Prof. Dr. Özlem Azap ve Prof. Kayıhan Pala’nın katıldığı basın toplantısında Türkiye’de Covid-19 pandemisinde güncel durum ele alındı.
“PANDEMİ İLE MÜCADELE BİREYLERİN ÖNLEMLERİNE BIRAKABİLECEK BİR MESELE DEĞİL”
TTB Covid-19 İzleme Kurulu’nun 5'inci Ay Değerlendirmesi’ni, TTB Covid-19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Feride Aksu Tanık sunarken, Tanık Hükümet'in salgının etkisini azaltma stratejisinin karşılık bulmadığını belirterek, 623 bin 766 kişi karantina altına alındığını, 11 Ağustos itibarıyla Sağlık Bakanlığı verilerine göre hesaplanan aktif hasta sayısının 11 bin 152 olduğunu söyledi. Tanık, Sağlık Bakanlığı’nın seroprevalans çalışmasında elde edilen sonuçların hesaplanan aktif hasta sayısı ile karşılaştırıldığında, toplumda PCR testi ile tanı alanların 9.9 katı kadar aktif vaka bulunduğunu belirtti.
Pandemi ile mücadele stratejisinin yanlış olduğunu belirten Tanık, merkezi otoritenin kendi sorumluluğunu “uyarma” ve “tedavi” ile sınırladığının görüldüğünü ancak pandemi ile mücadelenin bireylerin önlemlerine bırakılabilecek bir mesele olmadığını kaydetti. Tanık, anma toplantıları, bayramlaşmalar, milyonların girdiği sınavlar, Ayasofya'nın açılması gibi etkinliklerin kişilerden beklenen iradeyi merkezi otoritenin göstermediğini ortaya koyduğuna dikkat çekerek, bulaşıcılık hızının azaltılamamasında vatandaşın suçlu olarak işaret edilmesinin sorunlu olduğunu söyledi.
“SAĞLIK EMEKÇİLERİNDEN YÜKSELEN ÇIĞLIKLARA KULAK VERİLMESİ GEREKİYOR”
Salgınlarda gerçeklerin gizlenmesi olanaklı olmadığını vurgulayan Tanık, sağlık emekçilerinden ve yerelden yükselen çığlıklara kulak verilmesi gerektiğini kaydetti. Sağlık çalışanlarının tükenmekte olduğuna dikkat çeken Feride Aksu Tanık, sağlık çalışanlarının özlük haklarının geliştirilmesi ve COVID-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının geride kalan yakınlarının yaşamlarının güvence altına alınması gerektiğini kaydetti.
“İSTİFALAR GEREKÇELERİYLE AÇIKLANMALIDIR”
“Sağlık Bakanlığı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) değildir, üst düzey ayrılma/görevden alma ve istifalar gerekçeleriyle açıklanmalıdır” denilen Covid -19 İzleme Kurulu 5’inci Ay Değerlendirmesi’nde şu ifadeler de yer aldı:
“Sağlık Bakanlığı’nca yerli üretildiği bildirilen PCR kitinin geliştirilmesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları ve Biyolojik Ürünler Daire Başkanı’nın görevden ayrılması/alınması, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Başkan ve Genel Sekreteri’nin istifa gerekçeleri ‘gizli’ kalmıştır. Bu gelişmelerden kısa süre önce Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş.’de (USHAŞ) olan Yönetim Kurulu Başkanı görevinden alındığı bilinmektedir. Son olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı’na 21 Temmuz’da yapılan Başkan ataması 5 Ağustos itibariyle aynı ismin yeniden Kurum Başkan Yardımcılığı görevine döndürülmesi ile sonuçlanmıştır. Bu ‘hareketlilik’ hizmet sunumunda olağan görev değişiklikleri olarak açıklanmayı zorlaştırmakta, kurum içi ‘grup/güç odakları, çıkar çatışmaları’ endişesini düşündürmektedir.