Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını sebebiyle bulaş riskini minimuma indirmek amacıyla dünyanın her yerinde online eğitim uygulamaları sürerken, eğitimde yeni nesil teknolojilerin kullanılması gündeme geldi. Online eğitim sürecinde karşılaşılan problemlerden bazıları olan eğitimin somutlaşması, konsantrasyon ve dikkat sorunlarının çözülmesi amacıyla İzmir'de bulunan bir özel okul sanal gerçeklik gözlüklerini kullanarak öğrencileri 3 boyutlu eğitime dahil etti. 'Yakından eğitim' kavramıyla yeni nesil teknolojinin eğitime uyarlandığı uygulama sayesinde öğrenciler kendilerini 360 derecelik bir sınıf ortamında bulurken, öğretmenlerine canlı sorular sorabiliyor. Sistem ise şöyle çalışıyor; Türk yazılımcıların yaptığı bir Dijital Kampüs uygulamasını öğrenciler telefonlarına yüklüyor. Sisteme kullanıcı adı ve şifreyle giriliyor. Her öğretmen sağlık kurallarına uyarak okula gelip normal derslerine giriyor. Her sınıfa kurulu olan tavana sabitlenmiş kameralar sürekli kayıtta olup öğretmenin dersini programa iletiyor. Sistemle sınıfa bağlanan öğrenciler, sanki oradaymış gibi dersi takip ediyor.
Öğrencilerin bu eğitim sayesinde derse adapte olduklarını söyleyen kampüs müdürü öğretmen Sevgi Alpözel, "Yapmış olduğumuz yazılımda öğretmen sınıfta dersini anlatırken çocuk bu gözlüğü taktığı andan itibaren kendini 360 derecelik bir sınıfın içinde buluyor. Çocuk kendini sınıfta yani kendine ait olan alanda görüyor. Öğretmenine kafa hareketleriyle soru sorabiliyor. Bant kayıt değil canlı olarak derse katılıyor" dedi.
Pandemiyle birlikte dünyada bir kırılma noktasının yaşandığını belirten Alpözel, "Dünyanın her yerinde aynı anda 'online' denilen bir kavramla karşılaştık. Gelişimsel yaş dönemi özelliklerine baktığımızda, şu ana kadar biz çocuklarımıza hep 'Mümkün olduğu kadar teknolojik aletlerden uzak durun' dedik. Birdenbire çok küçük yaşlardaki çocuklarımız bile uzun süreli, internet karşısında online derslerle karşı karşıya kaldı. Online sistemin en büyük sorununun ise dikkat ve konsantrasyon olduğunu gördük. Çünkü gerçek okulda, örgün eğitimde çocuk sadece okuma yazmayı değil hayatı öğrenir. Online sistemde en büyük sıkıntı sosyalleşme, somutlaştırarak öğrenme, dikkat ve konsantrasyon oldu. Biz eğitim kurumu olarak bir yazılım geliştirdik ve bu yazılımda arttırılmış gerçeklik gözlüklerini kullanıyoruz. Bu gözlüklerle bilgileri somutlaştırarak öğretmeye, dikkat konsantrasyonlarını yoğunlaştırmaya yönelik çalışmalarımız var" diye konuştu.
Okul kurucusu ve aynı zamanda hekim olan Opr. Dr. Ali Deniz ise, "Sağlık sektöründe ciddi internet altyapıları bulunuyor. Hekimlik bilgimden hareket ederek okulu kurarken, bir okulda bulunması gerekenden çok daha fazla bu altyapıyı kurmuş olduk. Bu alt yapıyı, pandemi sürecinde ne şekilde değerlendirebileceğimizi düşündük. Bütün sınıflarımıza, spor salonlarına, laboratuvarlara yaklaşık yüzün üzerinde canlı kameralar monte ettik. Bin 500 öğrencimiz günde 8 saat boyunca yüzün üzerinde kamerayla okulumuza canlı yayınla bağlanıyor. Bunu sağladıktan sonra, bunu geliştirmeyi düşündük. Bunu sanal gerçeklik gözlükleriyle entegre ederek 'yakından eğitim' kavramını geliştirdik. Burada çocuklarımız kendilerini okulda ve sınıfta hissediyor. Bu başarıyı ve odaklanmayı daha da arttırıyor. Bin 500 adet bu gözlükten sipariş vererek milli bir yazılım hazırladık" ifadelerini kullandı.
Sanal gözlükle eğitim alan Defne'nin babası Barış Çoban, "Her şeyin başı önce sağlık. Bu projeden çok memnunuz ve içimiz çok rahat. Kızımız fiziksel olarak okuldaymış gibi bu eğitimi evden alabiliyor" dedi. Uygulamadan çok memnun olduğunu söyleyen Defne'nin annesi Gülçin Çoban, "Bu projeyle aslında çocuğum hem okulda, hem yanımda. Yakından eğitimi destekliyorum ve hocalarıma teşekkür ediyorum" diye konuştu. 7'nci sınıf öğrencisi Defne Çoban ise, "Fiziksel olarak okulda olmasam da bu gözlükler gerçekten okuldaymış hissi veriyor. Eğitim alanında çok faydalı olduğunu düşünüyorum" dedi.