Bornova'da 19 Mayıs coşkusu meydanlara taşıyor

Dikili'de dolu dolu etkinlikler...

Kadınlar dijital dünyada parlıyor: 159 kadın sertifikalarını aldı

Bayraklı Sahil'de 19 Mayıs coşkusu..

Antakya'da yaşayan Menel Hüzmeli, 12 yaşında ziyaret ettiği ören yerinde mozaik sanatıyla tanıştı. Burada gördüğü kadın silüeti dikkatini çeken ve mozaik sanatıyla ilgilenmeye başlayan Hüzmeli, bu konuda çok sayıda eğitim aldı. 2018 yılında mozaik atölyesini açan Hüzmeli, sayısız öğrenciye eğitim vermekle beraber 50 sanatçı adayı öğrenci de yetiştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı' ünvanını alan ve Türkiye'ye 3 boyutlu mozaik sanatını kazandıran ilk sanatçı olan Hüzmeli, Antakya'da açılacak el sanatları müzesinde sergilenmek üzere bir eser hazırlamaya başladı. Hüzmeli, 500 bin taş kullanarak yaptığı 1 ton ağırlığındaki 'Cennetin Hediyesi' isimli eserini yaklaşık 1,5 yılda tamamladı. Hüzmeli, eserini sergilenmek üzere teslim etti ancak 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde Antakya'da eseriyle enkaz altında kaldı. Hüzmeli ailesiyle enkazdan kurtarıldıktan sonra İzmir Selçuk'a yerleşirken, 2,5 ay sonra yine enkazdan çıkarılabilen eserini de İzmir'e getirdi.
Menel Hüzmeli'nin, depremde hayatını kaybeden öğrencileri için yaptığı dokunuşlarla tamamladığı eseri, İzmir Selçuk Art Agora'da sergilendi. Aynı zamanda eserleri üzerinde çalışmalarına devam eden Hüzmeli, İzmir'in Konak ilçesindeki bir sanat galerisinde de sergi açtı. 19 Mayıs'a kadar sanatseverleri ağırlayacak olan ve 25 eserin yer aldığı 'Taşlardan Düşlere' adlı sergide, Antakya'dan İzmir'e uzanan bir göçün, bir yıkımın ve yeniden var oluşun öyküsünü mozaik sanatıyla anlattı.
'YIKILAN SOKAKLARIMIZI TEKRAR RESMETMEK İSTEDİM'
'Taşlardan Düşlere' adlı sergisiyle yalnızca taşları değil, hafızayı, acıyı ve umudu da titizlikle yontarak sanatseverlere sunduğunu söyleyen Hüzmeli, "Doğal taşlar, kimi zaman bir dağın sessizliğini, kimi zaman bir mahallenin cıvıltısını taşır. 25 eserden oluşan bu özel sergimde kerpetenle tek tek yonttuğum, hiçbir katkı maddesi içermeyen, doğanın sunduğu taşlarla hazırladım. Yüzyıllardır ayakta duran ama 2 yıl önce yaşadığımız büyük depremle yıkılan sokaklarımızı tekrar resmetmek istedim. Yıkılan binaların arasında, yine de açan gelincikleri işledim taşlara. Depremden sonra yalnız kalan buğday tarlalarını, nar bahçelerini nakşettim" dedi.
'ZEYTİN AĞACI YAŞAMLA KURDUĞUM BAĞI ANLATIYOR'
Sembolik olan zeytin ağacının da minyatürünün bulunduğuna dikkati çeken Hüzmeli, "Bu sergide en çok karşılaşacağınız motiflerden biri zeytin ağacı. Benim yaşamla kurduğum bağı anlatıyor. Ben artık kendime, 'Mozaiğin ta kendisiyim' diyorum. Zeytin ağacı gibi bakıyorum hayata, kökleri derin, gövdesi mağrur, meyvesi bereketli, fırtınalara, yıkıma rağmen ayakta kalabilen bir güç olarak. Bu eserler yalnızca görsel değil, duygusal bir yolculuk da sunuyor. Her taş nefes alıyor; çünkü doğanın kendisi gibi katkısız, yalın ve içtenler. 'Taşlardan Düşlere' sergisi, sadece bir sanat yolculuğu değil, aynı zamanda bir hafıza, bir iyileşme ve yeniden var olma hikayesi olarak aktarabilirim" diye konuştu.