Mordoğan Mahallesi'nde kurulu rüzgar enerjisi santralini işleten firma yetkilileri, kapasite artışı için proje hazırladı. 5 türbinlik kapasite artış projesine, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce 'ÇED olumu' kararı verildi. Karaburun Kent Konseyi ile 'Karaburun Yurttaş Davacıları' oluşumunun İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi'nde açtığı iptal davası, 28 Haziran 2016'da sonuçlandı. Mahkeme heyeti, davacıları haklı bularak, 'ÇED olumlu' kararını iptal etti. Bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca proje için bir kez daha 'ÇED olumlu' kararı verildi. Bakanlığın kararına karşı bu kez İzmir 6'ncı İdare Mahkemesi'nde iptal davası açıldı. Dava sürerken, şirket tarafından İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi'nin kararı, Danıştay'a götürüldü. Danıştay, kararı bozup, dosyayı İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkeme heyeti, bilirkişi incelemesinin ardından 'ÇED olumlu' kararını oy birliğiyle bir kez daha iptal etti. Bunun üzerine şirket yetkilileri, bir kez daha yerel mahkemenin kararının usule ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, itirazda bulundu. Davaya bakan Danıştay 6'ncı Dairesi'nce iptal kararı ve dayandığı gerekçe, hukuka ve usule uygun bulunarak, kararın bozulmasını gerektirecek neden bulunmadığına hükmedildi. Mahkeme heyeti, temyiz istemini reddederek, yerel mahkemenin kararını onadı. İzmir 6'ncı İdare Mahkemesi'nde görülen davada da 'ÇED olumlu' kararı iptal edildi.
'GELECEK KUŞAKLAR ADINA DAVACI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Karara ilişkin Karaburun Kent Konseyi ve davacı kişiler tarafından yazılı açıklama yapıldı. RES'ler için tahsis edilen proje sahalarının toplamının, yarımada yüz ölçümünün yüzde 71'ini kapsadığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Verilen ÇED olumlu kararlarıyla, Karaburunlulara ve yarımadada yaşayan tüm canlılara, 'Nergis, zeytin, mandalina, keçi, arıcılık, turizm gibi doğal gelir kaynaklarınızla; bu dar alanda, bu endüstriyel türbinlerin gürültü, düşük frekanslı ses, gölge, titreşim etkisi altında, yüksek gerilim hatları, türbinleri birbirine bağlarken biyoçeşitliliği yok eden yollar gibi ekosistemi, yaşam alanlarını, sağlığı tahrip edici etkilerinin altında yaşayın' denmektedi. Anayasanın 56'ncı maddesiyle yurttaşlara verilen hak ve görev çerçevesinde, yarımadamızın kendi doğal-ekonomik değerlerine dayalı kalkınma iradesini yok sayarak sadece bir enerji üretim alanına dönüştürülmesine karşı bugünümüz ve gelecek kuşaklar adına davacı olmaya devam edeceğiz. Verilen mücadele sadece bir çevre mücadelesi olmaktan çıkmış, tüm canlıları kapsayan bir yaşam hakkı ve kırsal kalkınma olanaklarını savunma mücadelesine dönüşmüştür."