Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sefer Şener, "Bundan sonraki süreçte politika faizindeki aşağı iniş yeniden kamu bankaları öncülüğünde konut, ticari ve tüketici kredilerini aşağı yönlü çekecektir. Ancak taşıt kredilerinde ve tüketici kredilerinde henüz yüksek seviyeler bulunmaktadır." ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre 3 aya kadar vadeli TL mevduatlarda ortalama faiz yüzde 16'nın altına geriledi. Böylelikle mevduat faizlerinde ortalama faiz Aralık 2020'den bu yana en düşük seviyeye geldi. 6 aya kadar vadeli TL mevduat hesaplarında ortalama faiz yüzde 17'nin altını görürken, 1 yıla kadar vadesi olan mevduatlarda ise yüzde 14'nin altı kaydedilmiş oldu.
TCMB'NİN FAİZ İNDİRİMİ DÖNGÜSÜ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası son olarak Kasım toplantısında politika faizini yüzde 15 seviyesine indirmişti. TCMB'nin bundan önceki iki toplantıda yaptığı faiz indirimleriyle birlikte üç ayda yapılan toplam faiz indirimi 400 baz puanı bulmuştu. TCMB'nin faiz indirim döngüsüne başladığı dönemde 3 aya kadar vadeli TL mevduatlarda ortalama faiz yüzde 19 civarında seyrediyordu.
"AŞAĞI YÖNLÜ İVMELENME HIZ KAZANDI"
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sefer Şener şu ifadeleri kullandı: "Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmesiyle birlikte doğal olarak hem mevduat faizlerinde hem de kredi faizlerinde politika faizi kadar olmasa da bir düşüş yaşanmaktadır. Özellikle kısa vadeli ticari kredilerde ve konut kredilerindeki kamu bankaları öncülüğündeki aşağı yönlü ivmelenme aralık ayı içerisinde Merkez Bankası’nın politika faizini yeniden düşüreceğinin beklentisiyle birlikte hız kazanmış görünmektedir.
"TÜKETİCİ KREDİLERİ YÜKSEK SEVİYEDE"
Bundan sonraki süreçte politika faizindeki aşağı iniş yeniden kamu bankaları öncülüğünde konut ve ticari kredileri aşağı yönlü çekecektir. Ancak taşıt kredilerinde ve tüketici kredilerinde henüz yüksek seviyeler bulunmaktadır. İşin bir diğer yönü ise mevduat faizlerinin de değişik vadelerde aşağı yönlü geliyor oluşudur. Mevduat faizlerinin bu şekilde aşağı yönlü gelmesi Türk Lirası’nın cazibesini azaltan bir unsurdur. Ancak diğer taraftan bankaların daha düşük faizlerle mevduat toplaması da bir gerçektir. Bundan sonraki aşamada Türk Lirası’nın değeri artırılmak isteniyorsa mutlak surette Merkez Bankası’nın özellikle TL zorunlu karşılık oranlarında ciddi manada indirimlere gitmesi az da olsa TL’nin cazibesini artıracaktır.
Böylelikle hem bankalar daha ucuza mevduat toplamış hem de daha fazla kredi yaratma imkanı bulmuş olacaklardır. Yani politika faizlerindeki Merkez Bankası indirimleri doğal olarak hem mevduatlara hem de konut ve kısa vadeli ticari kredilere bundan sonraki aşamada da yansımaya devam edecektir. Diğer taraftan stopaj oranlarıyla da TL’nin cazibesi artırılabilir. Ancak unutmamak lazım ki gerek kanuni karşılıklar gerekse stopaj oranları belli ölçülerde mevduatlara olan ilgiyi artıracaktır. Ancak tek başına TL’nin cazibesini Merkez Bankası’nın bu enstrümanlarla sağlaması çok olası değildir.