İlk yerleşimin M.Ö. 3 bin yıllarında gerçekleştiği tahmin edilen Metropolis Antik Kenti'nde bulunan yeni yapılardan birisi, 'Balneum' adı verilen, 400 metrekarelik, kişiye özel hamam yapısı. M.S. 400-500 yıllarına ait olduğu düşünülen bu yapının mermer avlusunun bir kısmında 3-4 kişilik bir havuz bulunuyor. Yapının içinde, küvet şeklinde bölmeler bulunan ve terleme odası olduğu tahmin edilen farklı odaların en dikkat çekeni ise, 1500 yıl önce odaların yerden ve duvardan ısıtıldığını gösteren, 'Tubuli' adı verilen bir sistemin bulunması. İhtişamlı hamam yapısının yanı sıra, Helenistik döneme ait Metropolis Tiyatrosu’nda ortaya çıkarılan sahne binasının içinde, o dönemde kulis olarak kullanılan 5 oda gün yüzüne çıkarıldı. Bu odaların her birinin doğrudan sahneye çıkan kapılarının bulunması, sanatçıların performansları öncesinde buralarda hazırlandıklarını gösteriyor. Dönemin, sanatsal ve kültürel yapısına ışık tutan bu yapıdan bahseden Kazı Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek, "Tiyatroyu oluşturan en önemli yapı belki de burası. Roma Dönemi’nde tiyatro yapısında büyütme ve değiştirme çalışması yapılmış. Tüm antik tiyatrolar için çok önemli bir bölüm olan sahne binası da yeniden planlanan bir yapı. Bu yıl bu 5 odanın ortaya çıkmasıyla, Metropolis Tiyatrosu’nun planı bütünlenmiş oldu. Kazı Başkanlığı olarak, bu binaların restorasyon projesini hazırlayarak antik çağdaki işlevine uygun bir şekilde restore edilmesini planlıyoruz. Çünkü Metropolis Tiyatrosu örnekleri arasında ayrı bir yere sahip" dedi.
'M.S. 400’DEN İTİBAREN KENT ZENGİNLEŞMİŞ'
Roma’nın ileri mühendislik uygulamalarının tespit edildiği Balneum’dan bahseden Aybek, şunları söyledi: "Balneum’da 2 küçük yıkanma bölümü, bir buhar odası ve bunlara servis veren özel bölümler var. Metropolis küçük bir kent olmasına rağmen, bu ortaya çıkan üçüncü hamam yapısı. İki tanesi kamuya hizmet veren yapılardı ancak bu kişiye özel olması açısından önem taşıyor. Aynı zamanda Roma İmparatorluğu’nun M.S. 4’üncü yüzyıldan itibaren olan döneminde kentin zenginleştiğini ve yeni yapılarla ihya edildiğini gösteriyor. Çok iyi korunmuş bir ısınma sistemi tespit edildi. Binanın gövde duvarları büyük anıtsal taşlarla inşa edilmiş durumda. İç kısmından itibaren zemininden duvarlarına kadar özel dizayn edilmiş tuğlalarla yakılan ateşin binanın içinde dolaştırılarak ısıtıldığını görüyoruz. Bu bizim Anadolu’daki başka yapılarda da bildiğimiz bir uygulama fakat Metropolis’te çok iyi korunmuş bir örneğini bulmak bizi sevindirdi. Bu boyutlarda kamusal olmayacak kadar küçük ama işçiliği ve kullanılan malzemesiyle de belli ki bu yapı özel ve büyük bir konutun bir bölümünü oluşturuyor. Özellikle renkli mermerlerden oluşan kaplama taşları kullanılmış. Pişmiş topraktan su malzemelerle temiz su getiriliyor. ‘Tubuli dediğimiz ısıtma sistemini tuğlalar oluşturuyor. Çiviler, kemik malzemeler de kullanılmış, bu buluntular çok canlı bir hayatın varlığını gösteriyor."