MENÜ
İzmir 10°
Son Kale İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mekânım Datça olsun...
Kültür-Sanat
12 Ağustos 2019 Pazartesi 14:13

Mekânım Datça olsun...

Türk şiirinin 'Can Baba'sı olarak bilinen,12 Ağustos 1999'da hayata gözlerini yuman Can Yücel, ölümünün 20'nci yılında da unutulmadı. Sanat ve siyaset dünyasının yanı sıra ünlüler, akademisyenler, işçiler ve öğrencilerden oluşan geniş bir kesim usta şairi andı. Birçok platformda Can Yücel'in şiirleri okundu, paylaşıldı. Devlet töreni ve şaşalı anma etkinlikleri olmasa da usta şair, halkın gönlünde edindiği yerle bir kez daha hatırlandı.

Usta şairi Can Yücel için hayatının son yıllarını geçirdiği Muğla'nın Datça İlçesi'nde küçük ama samimi bir tören gerçekleştirildi. Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat Akademisi'nce (UKKSA), 9'uncu Knidos'un Sır'ı Sanat Festivali etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen anma törenine Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, UKKSA Başkanı Nevzat Metin, onlarca şair ve yazar ile Can Yücel'in sevenleri katıldı. Ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan usta şairin anıt mezarına çelenk bırakılmasının ardından konuşma yapıldı. Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, Can Yücel'in gündelik dili şiire çevirebilen bir şair olduğunu vurgulayarak, "Can, bizim şiirimizin en önemli şairlerinden biridir. Can'ın şiiri bir dil şiiridir. Dil ile söyleyen, dille yazan, dili şiire çeviren bir şairdir. Gündelik sözcüklerimizi şiir diliyle anlatabilen bir şairdir. Can, özellikle İstanbul ağzıyla konuşur. İstanbul ağzındaki bütün argoları, küfürleri şiir diliyle anlatır. Can Yücel'in şiirleri, bence şiirin aslıdır. Can Yücel politik, ekonomik, günlük yaşamımıza yansıyan her türlü olayı alaycı bir dille bize aktaran bir şairdir" dedi.

Can Yücel'i anma etkinlikleri, UKKSA'da bugün saat 17.00'de Cengiz Bektaş, Adnan Özyalçıner, Nedim Gürsel, Yaşar Miraç, İsa İnan, Ayşenur Arslan, Funda Tarakçıoğlu, Ali Gök, İdil Berf, Nebil Özgentürk, Gülsen Tuncer ve Hüsnü Arkan gibi şair, yazar ve sanatçıların katılacağı söyleşi ve imza günü ile devam edecek.

CAN YÜCEL KİMDİR

Türk şiirinin 'Can Baba'sı olarak bilinen Can Yücel, Eski Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu ve öğretmen Hasan Ali Yücel'in oğlu, Canan Yücel Eronat'ın ikiz kardeşi ve ressam Su Yücel'in babası Yücel, 21 Ağustos 1926'da İstanbul'da dünyaya geldi. 1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı, söylendi. Gazi Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.

Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. 1996 yılında kurulan Emek Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Şairin "Hava döndü" şiiri EMEP'in parti marşı olarak kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten de yargılanan Yücel, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi.

Sanat Hayatı

Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında `Yenilikler`, `Beraber`, `Seçilmiş Hikayeler`, `Dost`, `Sosyal Adalet`, `Şiir Sanatı`, `Dönem`,`Ant`, `İmece` ve `Papirüs` adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları `Yeni Dergi`, ‘Birikim`, `Sanat Emeği`, `Yazko Edebiyat` ve `Yeni Düşün` dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı.

1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı. Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip kovuşturmaya uğrayan Yücel, ilk şiirlerini 1950 yılında `Yazma` adlı kitapta toplamıştır.

Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. 'Maaile' şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.

"Mekanım Datça Olsun"

Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi önemli yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına ve Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına bağlı kalmayan, eserleri topluma aktarma amacıyla yaptığı çevirilerdir. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiştir.

12 Ağustos 1999 tarihinde vefat eden Yücel'in cenazesi dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın katkıları ile Datça'ya getirildi ve 17 Ağustos 1999 tarihinde 1999 Gölcük depreminin meydana geldiği tarihte defnedildi. (Haber Merkezi- T24)

  Haberin Videosu

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Son Kale İzmir