İzmir Valiliği'nin toplam büyüklüğü 1 milyon dönüme yaklaşan 16 ilçedeki 35 jeotermal sahayı kiraya verme planı Ödemiş'te de endişe yarattı. Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Ödemiş Kent Konseyi Başkanı Mehmet Taşlı ve yürütme kurulu üyeleri, siyasi partilerin temsilcileri, oda başkanları, kooperatif başkanları, muhtarlar, İzmir ve Aydın’dan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri düzenlenen toplantıyla doğaya, toprağa, suya ve havaya zarar verecek her türlü girişime karşı hukuki olarak mücadele edecekleri mesajını verdi.
DÖRT MEVSİM ÜRETİM OLAN DÜNYADA ÜÇ OVADAN BİRİYİZ
Ödemiş Belediyesi Nikah Salonu’ndaki toplantıda konuşan Belediye Başkanı Mehmet Eriş, “İzmir’de toplam 33 sahada 950 bin dekar alanı kapsayan bir bölge için jeotermal arama ruhsatı için 14 Kasım’da ihale düzenleniyor. Bu alanların içinde Ödemiş’ten Mescitli ve Yeniceköy de var. Ödemiş, Tire ve Kiraz’da toplam alan 240 bin dekarı buluyor. Zaten Kiraz’da oluyorsa Beydağ’a da Ödemiş’e de zararı var. Ödemiş’te oluyorsa Bayındır’a, Tire’ye zararı var. Biz yılın dört mevsimi üretim olan, dünyada üç ovadan biri olarak tanımladığımız bir üretim bölgesindeyiz. Tarımın kalbindeyiz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer de seçimler öncesi tarım projelerini 2. Cemre olarak Ödemiş’te açıklamıştı. Bu tarıma verilen önemi gösteriyor. İşte tarımsal üretim açısından çok önemli olan Küçük Menderes topraklarında bu jeotermal kaynak yeryüzüne çıkartılmak isteniyor" dedi.
KANSER OLMAK İSTEMİYORUZ
Kesinlikle bölgede jeotermal tesis istemediklerini vurgulayan Başkan Eriş, "Enerji üretmek amacıyla yerin binlerce metre derinliğinden çıkartılan bu suyu siz tarımda kullanamayacağınıza göre bu suyu tekrar yerin altına şarj etmeniz gerekiyor. Böylelikle yeraltı sularını da kirletiyorsunuz. Burada bor buharı etkisi ile hava kirleniyor. İnciri, cevizi, zeytini, kestanesi de etkileniyor. Tüm tarım ürünlerine zararı var. Bundan daha önemlisi Aydınlı arkadaşlarımız sürekli söylüyorlar; ‘Kanser olmak istemiyoruz’. Şimdi Ödemişli, Kirazlı, Tireli, Beydağlı, Bayındırlı, Urlalı, Bergamalı ister mi? Biz de istemiyoruz" görüşünü dile getirdi.
BİZİM ZENGİNLİĞİMİZ EKİLEN BİÇİLEN YERYÜZÜ
Mehmet Eriş şöyle devam etti: "İşte bu sesi bugünden duyurmak için buradayız. İzmir’den yükselen sese biz de ses veriyoruz. Bizim toprağımızın üstündeki zenginlik bize yetiyor. Zenginliğimiz yüzeyde, ekilen biçilen, dikim yapılan, hayvancılık yapılan alandadır. Hem övüneceğiz; ‘Dünyadaki en güzel tarım toprakları bizde’ diye hem de jeotermalle, maden aramalarıyla zarar vereceğiz. Bu yönüyle jeotermalin çıkartılacağı en son yer Küçük Menderes havzasıdır... Hukuk çerçevesinde mücadelemizi verip buna ‘dur’ denilmesi için sivil toplum kuruluşlarımızla, muhtarlarımızla, hemşehrilerimizle hep birlikte çalışacağız. Perşembe gününe kadar olan süreyi iyi değerlendireceğimize inanıyorum. Bu konuyu İzmir Valiliğimizde de takip edeceğiz. İzmir Valimizin de bu konuda duyarlı olduğuna yürekten inanıyorum. Dileriz ki bu ses bugünden duyulur. Burada Aydın’da bu sıkıntıları yaşayan arkadaşlarımız da mücadelemize destek için buradalar. Büyük Menderes Ovası’ndaki hal ortada.”
BİZİM YAŞADIKLARIMIZI SİZ DE YAŞAMAYIN
Aydın Çevre Kültür Derneği (AYÇEP) Başkanı Mehmet Vergili ise Aydın’daki jeotermal santraller ve yarattıkları olumsuz etkilerle ilgili çarpıcı bilgiler paylaştı. Vergili, Ödemişlilerin bugün sergilediği duyarlılığın anlamlı ve yerinde olduğunu belirterek, “Aydın’ın yaşadığını siz de yaşamayın. Atatürk’e 1929 yılında Aydın’da jeotermal kaynağı değerlendirmekle ilgili geliyorlar, ‘Bunu alalım kullanalım, bu kaynakla elektrik elde edelim’ diyorlar. Sonuçta genç Cumhuriyet’in elektriğe ihtiyacı var. Atamız, gidip fizibilite yapmalarını istiyor. Araştırıyorlar; ‘Yerin altından çıktığında çok tehlikeli olacak’ diyorlar. ‘Hemen kapatın üstünü’ diye emir veriyor Atatürk. ‘Ejderhanın üstünü iyi kapatın çıkmasın’ diyor. Ne oluyor, yıllar geçiyor yerin üstü altı her taraf pazar olunca iştahlar kabarıyor. Bize de o yıllarda ‘Evlerinizde ısınmada kullanacaksınız, seralarda kullanacaksınız, elektrik çok ucuz olacak’ dediler. Biz böyle anlata anlata, biz uyurken bu yasaları çıkartıp bunları yaptılar" dedi.
AYDIN'DA KANSER VAKALARI 4 KAT ARTTI
Aydın’da kanser vakalarının 4 kat arttığını aktaran Vergili, "İntihar vakaları yine 4 kat arttı. Kalp ve damar hastalıklarının görülmesi 3 kat arttı. Biz 2013’ten beri bunun mücadelesini veriyoruz. Yaşam ve çevre mücadelesi hayat hikâyemiz oldu. Mücadele ile 8 ilçedeki ihaleyi iptal ettirdik. Baştan yakalayamazsanız hukuk yasa fayda etmiyor. Yasanın dışında yöneticiler çıktı karşımıza. Müthiş kepazelikler yaşadık. Bu işin Partisi yok. Çevre için dürüst namuslu insanlara ihtiyaç var. Bu belediye başkanı olur, vatandaş olur. Bu mücadele halkla olursa kazanılır. Halk mücadele ederse yetkililerin de bir vicdanı var. Bu vicdan galip geliyor. Birlik olursak kazanacağız” dedi.
ASİT YAĞMURLARI BAŞLADI
Geçen yıl Tire’nin Başköy Mahallesi’nde açılmak istenen jeotermal kuyulara karşı mücadele veren eski mahalle muhtarı Sami Şengün de, hukuki çerçevedeki mücadelenin vaktinde başlatılmasının önemini vurguladı. Şengün, Aydın’daki jeotermal santrallerle birlikte yaşanan hava kirliliğinin Tire’nin mahallelerindeki incir ve zeytin ağaçlarını ve üzüm bağlarını da olumsuz etkilediğini belirterek, bölgede şimdiye dek hiç görülmeyen asitli yağmurların son yıllarda etkili olduğunu, insan ve çevre sağlığını tehdit ettiğini belirtti. Toplantıda mahalle muhtarları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çevreyi tehdit eden girişimlere karşı verilecek mücadelede halkın desteğinin, birlik-beraberliğin ve doğru bilgilerle sosyal medyanın aktif kullanımının önemini vurguladılar.