MENÜ
İzmir 35°
Son Kale İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Komünist belediye neden ihale yapmıyor!
Türkiye
2 Aralık 2020 Çarşamba 22:09

Komünist belediye neden ihale yapmıyor!

TKP'li Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, “Biz sosyalistiz, ihaleyle müteahhit zengin etme derdimiz yok” dedi.

TKP’li Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu "Boyun Eğme" dergisinin sorularını yanıtladı.

Sosyalist belediyeciliğe dair dikkat çeken açıklamalarda bulunan Maçoğlu, “Biz sosyalistiz, ihaleyle müteahhit zengin etme derdimiz yok” dedi.

Maçoğlu ile yapılan söyleşi şöyle:

“-Ovacık yaklaşık 3 bin nüfusu olan bir ilçeydi; Dersim ise 33 bin nüfuslu bir şehir, hatta yaz aylarında nüfus daha da artıyor. Belediyecilik faaliyetlerini de etkileyen çeşitli farklılıkları var Dersim'in. Biraz bunlardan söz edebilir misiniz?

Dersim etrafına benzeyen bir merkez değil. Çevremizde tarımsal üretim, hayvancılık yaygın olarak yapılıyor ama merkezin kayalık yapısı, dağlık olması tüm bu faaliyetleri engelliyor. Kırk bine yakın nüfus var, sanayi üretimi çok az, ciddi bir istihdam sorunu var. Hem yurtiçine hem yurtdışına çok fazla göç veriyoruz. Eğitimin özellikle üniversite düzeyinde çok doyurucu olmamasından kaynaklı başarılı öğrencilerimiz de başka şehirleri tercih ediyor. 

Kamu kurumlarının istihdama dönük yatırımlar yapmaması da bu sorunu şimdilik çözümsüz bırakıyor. Ama tabi ilçelerde yapılan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin planlandığı, tüketiciye ulaştırıldığı bir pazar görevi görüyor Dersim. Biz de tüm bu zorluklara rağmen çözüm yolları arıyoruz, üretimi teşvik ediyoruz. 

-Belediyeyi kayyumdan devraldınız, çok fazla borç vardı. Diğer taraftan basına da yansıyor, görüyoruz, belediyecilik faaliyetleri devam ediyor. Bu nasıl oluyor?

Yerel yönetimlere merkezi bütçeden yüzde 6 düzeyinde pay ayrılıyor; 84 milyon nüfuslu ülkede 70 milyona yakın insanın belediyelerin hizmet alanı içinde olduğunu düşünürsek çok düşük bir bütçe. Aylık ortalama 3-3,5 milyon TL civarında bütçe gelmesi gerekirken 1,5 milyonu aşmayan bir bütçe ulaşıyor elimize. Bunun da çok büyük bir kısmı borçlar yüzünden bloke ediliyor. Zaten düşük olan bütçeden bir de böyle kesintiler olduğunda elimizde kalan tutar çok komik oluyor gerçekten.

İki bölgede yerel yönetimlerde faaliyet yürütmek için görevlendirildim, ikisinde de bütçeleri harap şekilde teslim aldık. Dersim daha da kötü durumdaydı, 3 yıllık kayyum yönetiminden devraldık. Kayyum sadece görünen yerlerde geçici çözümlerle göstermelik işler yapmış, belediyenin 10 yıllık bütçesini hunharca çarçur etmiş. Bu da hareket alanımızı daraltıyor elbette, borçlar ödenmedikçe faiz yükü biniyor. Gün geliyor belediye çalışanlarının maaşı bile dayanışma ile karşılanıyor. Tabi bu sadece bizim yaşadığımız bir sorun değil, birçok belediyede durum bu. Kayyumla teslim alınamayan belediyeler ekonomik olarak işletilemez hale getirilmeye çalışılıyor. 

Evet, çok fazla ekonomik sorun var ama bunlar işlerimizi yapmamıza engel değil. Biz sosyalistiz; ihalelerle müteahhitleri zengin etmek gibi bir derdimiz yok. O yüzden ihale yapmıyoruz, dayanışmayı örgütlüyoruz. Belediyemizin öz kaynaklarını etkin olarak kullanıyoruz. Bu süreçte de belediye çalışanlarımızın özverili katkılarıyla ve dayanışma çağrımızla bize destek veren yaklaşık 200 gönüllü ile kangrene dönmüş Demiroluk Virajı çalışmamızı tamamladık örneğin, 33 yıldır su gitmeyen köylere su ulaştırdık… Tabi borç yükümüz hafifleyince daha rahat hareket edeceğiz, başka planlarımızı da daha kolay harekete geçireceğiz; yapılacak çok fazla iş var.

BAA SEMİNERLERİ VE YILMAZ GÜNEY KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ

-Dersim kültür-sanat çalışmaları açısından önemli bir yer. Belediyenin de bu alana dönük çalışmaları neler?

Yaz aylarında gerekli önlemleri de alarak Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali’ni gerçekleştirdik. Ama kış koşullarında pandeminin geldiği noktayı değerlendirerek birçok çalışmamızı durdurmak zorunda kaldık. Anadil, enstrüman, tiyatro gibi alanlarda yürüttüğümüz çalışmalarımıza ara verdik şimdilik. 

Sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarımız hane tespitleri yapıyor.  Hangi evde kaç kişi yaşıyor, ekonomik koşulları nasıl, bir rahatsızlıkları var mı bunları tespit etmeye, kayıt altına almaya çalışıyoruz. 

Bilim ve Aydınlanma Akademisi ile geçen yıldan bu yana sürdürdüğümüz seminerlere online olarak devam ediyoruz. İnsanlar sosyal hayattan soyutlanmışken hem pandemiye dair hem başka çeşitli bilimsel ve toplumsal içerikli yayınların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Sanıyorum önümüzdeki ay da 22 Aralık tarihinde saat 20.30’da ‘Çocuk İstismarı Nedir? Nasıl Önlenir?’ başlığında bir sunum gerçekleşecek. Sizin aracılığınızla bir kez daha BAA’ya teşekkür etmek istiyorum. 

-BAA’nın da katkı koyduğu bir Bilim Merkezi projesi vardı, ne durumda proje?

Bilim Merkezi projesi seçimlerden bu yana konuştuğumuz bir şeydi. Tabi çok fazla ihtiyaç var ve bütçemiz ne yazık ki çok kısıtlı. Geçtiğimiz aylarda yurtdışında yaşayan bir ailenin yaşadığı ev kazası sonucunda eşini ve iki çocuğunu kaybeden bir arkadaşımız onların adını yaşatmak adına özellikle çocukların eğitim yaşamına katkısı olacak bir şey yapmak istedi. Bilim Merkezi projesi için hazırlıklar başlamıştı zaten; böyle bir şeye vesile olması açısından çalışmalar hızlandı. İki proje çizilmişti, daha önce kamuoyuna duyurduğumuz proje seçildi. Hem belediye çalışanları ile hem kentte üretim yapan kültür sanat emekçileri projenin mimarıyla bir araya gelip proje üzerine fikir alışverişinde bulundu. Proje üzerinde çalışmaların devam ettiğini biliyoruz. 

Tabi ekonomik kimi çekincelerimiz var. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar da hepimizi etkiliyor. Böyle olunca planladığımız zamana yetişmeyebilir elbette ama şehrimizde yaşayan gençleri, çocukları bilimle sanatla buluşturmak için uğraşacağız. 

-Yaşlı nüfusun ve işsizliğin yoğun olduğu bir şehir Dersim. Bir de pandemi koşullarını eklenince emekçiler için geçim daha da zorlaşıyor. Neler planlıyorsunuz?

Pandeminin ilk başlarında, geçtiğimiz kış aşevimizi faaliyete geçirdik, yaklaşık 200 haneye günlük sıcak yemek ulaştırdık ve gördük ki hem yemeğe hem de hal hatır sormaya ihtiyacı olan yaşlılarımız vardı. Bu kış da aşevini faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Onun dışında tabi faturalarını ödeyemiyor insanlar, evine ekmek götüremiyor. Arkadaşlarımızla da görüşüp bir plan dahilinde elimizden geleni yapacağız. 

-Geçtiğimiz günlerde toplu iş sözleşmesi imzalandı. Bu zor ekonomik koşullarda nasıl geçti bu süreç, nasıl bir yol izlediniz?

Aslında belediyenin ekonomik koşullarına baktığımızda az önce de söylediğim gibi gün geliyor maaşları bile dayanışma ile ödüyoruz. Ama öte taraftan çalışan emekçilerin hakları söz konusu. Bizden önceki dönemde çalışan işçilerimizin büyük bir bölümü asgari ücret düzeyinde yani 2400-2500 lira maaş alırken bir bölümü de 4400-4500 düzeyinde maaş alıyordu. Aslında her iki maaş düzeyi de haklarını karşılamaya yetmez ama biz en azından ücretler arasındaki makası daraltmak istedik. Bu makas daraldıkça sonraki süreçlerde mesleki tanımlamalar da yaparak maaşları yaşanabilir düzeye çekmeyi hedefliyoruz.

En düşük ücret 3700-3800’e çıkarıldı, en yüksek ücret alanların maaşları da 4400-4500 düzeyinde tutuldu. Ortalama %30,19’luk bir zam yaptık yani. Bunun yanı sıra 1 Mayıs ikramiyesi verildi, önümüzdeki süreçte de 15-16 Haziran büyük işçi direnişine ithafen bir ikramiye vermeyi planlıyoruz.

Birkaç sene içinde çalışan emekçi arkadaşlarımızın daha rahat bir yaşam sürecekleri maaşları alabileceklerini, hatta kamudaki maaşlar düzeyine çekileceğini düşünüyoruz. 

Her ne kadar masanın karşısında otursak da bir pazarlık sürecindeymişiz gibi düşünmedik; çok kafa yorduk en iyisini nasıl yapabiliriz diye. Göstermelik zamlar yapıp ödeyemeyeceğimiz bir konuma düşmek istemeyiz. Bizce iyi bir sözleşme oldu ama daha iyisini yapmak için çalışmaya devam edeceğiz.” Odatv.com

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Son Kale İzmir