Okullarda ‘manevi danışman’ adı altında imam ve vaiz görevlendirilmesini öngören ÇEDES Projesi’ne İzmir’de tepkiler dinmiyor. Yurttaşlar ve bazı siyasi partilerin ardından öğretmenler de seslerini yükseltti. Eğitim-İş Sendikası İzmir Şubesi, Konak'ta bir basın açıklaması yaparak uygulamayı protesto etti. Eğitim-İş Sendikası adına bir basın açıklaması yapan İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, şunları söyledi:
“Öğretmenlerin yeri okullar, din görevlilerinin yeri ibadethanelerdir. Okullardan din görevlilerini çekin. ÇEDES ile ilgili projeye bugün, buradan, İzmir’den, projenin pilot bölgesinden bir işaret fişeği yakmak için toplandık. Mücadelemiz sadece bugünle sınırlı kalmayacak. Bu protokol iptal edilene kadar sizlerle, İzmirlilerle devam edecektir. ‘Daha kötü ne olabilir ki’ sorusuna her yeni eğitim-öğretim döneminde, ‘bu kadar da olmaz’ dedirten AKP iktidarı, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında da bu geleneği bozmamış, eğitim geçen yılları dahi mumla aratan hale dönmüştür. Sonuna geldiğimiz bu eğitim-öğretim yılında gericileştirme ve niteliksizleştirme politikaları dozunu artırmış bu kuşatmaya bir de ekonomik krizin eğitime yansıması eklenmiştir."
GERİCİLİK SEÇİM BİTER BİTMEZ HIZLANDI
Okullarda çok temel problemler olduğunu, yıllardır çözülmediğini, ancak bunların bir kenara bırakılıp bilim yuvalarında apar topar imam ve vaizlere yer açıldığını vurgulayan Yıldırım, "Bugün çocuklarımız, okullarda musluklarda temiz su olmayan suyu içip, kantinden bir tost dahi alamazken, kalabalık sınıflara mahkûm edilmişken, mesleki eğitim adı altında sermayeye çocuk işçi olarak sunulurken, ailesi zengin öğrenciyle yoksul öğrenci arasındaki makas daha da açılmışken, eğitim emekçileri açlık sınırında ücretlere mahkum edilmişken, bir milyona yaklaşan atanmayan öğretmen varken şimdi bir de çocuklarımız eğitim dışı kurumların kucağına itilmeye çalışılmaktadır ne yazık ki. Aynı skandala rağmen dernek, vakıf maskesi takmış tarikatlar ve protokolleri aracılığıyla eğitimde cirit atmaya devam etmektedir. Eğitimdeki bu gericileştirme hamleleri 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandırılmış, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilimizde devlet okullarına pedagoji eğitim almamış din görevlilerinin gönderilmesi bunun en somut örneği olmuştur. Seçimden hemen sonra İstanbul’da, Bilal Erdoğan’ın yönettiği bilenen TÜGVA’ya 238 okulun tahsis edilmesi, ‘Çevreye Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ projesi kapsamında yapılan protokollerle, okullara manevi danışman adı altında imam, vaiz, din görevlilerinin ve din hizmetlerinin uzmanı ve Kur’an kursu öğreticisi atanması eğitimde çok başlılığın artacağının net sinyallerini de bize vermektedir" diye konuştu.
BU PROTOKOL TEHLİKELİ
Adem Yıldırım, alanında uzman eğitimciler varken konuyla ilgisi olmayan kişileri ve yapıları eğitim sistemine sokmanın hem kamu kaynaklarını israf etmek, hem de laikliği ortadan kaldırmak anlamı taşıdığını dile getirdi. ÇEDES protokolünün anayasaya ve yönetmeliklere açıkça aykırı olduğunu, laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıt olduğunu, bu nedenle de yargıya taşıdıklarını belirten Yıldırım, "‘Çocukları korumak, vatanı korumaktır’ sloganıyla alanlardayız. Tüm yurttaşlarımıza buradan seslenelim: Gelin, bu protokolü birlikte reddedelim. Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım. Bu protokol tehlikelidir" dedi.