Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in kız okulları açıklamasının yankıları sürüyor. Tekin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ''Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşmasını sağlamaktı. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz, veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli" demişti.
İzmir Barosu'ndan yapılan açıklamada Bakan Tekin'e tepki gösterildi.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı;
''Milli Eğitim Bakanının, ayrımcılık yasağına, Anayasa’nın başlangıç kısmında yer alan eşitlik, din ve vicdan hürriyeti ilkelerine, Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitiminin temel kanunu olan ve Anayasa’nın 174. maddesiyle koruma altına alınmış “inkılap kanunlarından” Tevhidi Tedrisat Kanunu'na açık bir şekilde aykırılık oluşturan açıklamalarını kınıyor ve kabul etmiyoruz.
Yasalar gereği kız-erkek ayrımı yapmaksızın tüm çocukların okula gitmesini sağlamakla görevli Milli Eğitim Bakanının kız okulları açılabileceğine dair beyanları; zorunlu eğitim çağındaki kız çocuklarının okula gönderilmediğinin, bunu engellemek için gerekli önlemlerin alınmadığının yani görev ihmalinin itirafını da içermektedir.
POLİTİK BİR TERCİHTİR
Kız çocuklarının eğitime erişiminin engellenmesi, 4+4+4 sistemiyle başlatılmış; gitgide derinleşen yoksulluk ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile pekiştirilmiştir. Engellerin kaldırılması yerine karma eğitimin “suçlu” ilan edilmesi, bilinçli olarak yapılan politik bir tercihtir.
Eğitimin amaçlarından biri, tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırarak inanç ve vicdan özgürlüğünü güvence altına almak iken bu açıklamalarla “milli eğitimde” laiklikten uzaklaşarak “dinsel eğitimin” hedeflendiği ve cinsiyetçi, eril anlayışın eğitim ilkelerine hâkim kılınmaya çalışıldığı açıktır. Karma eğitimin tartışmaya açılması Cumhuriyetin demokratik, bilimsel ve laik kazanımlarının tasfiye edilerek “milli eğitim"in “din esaslı” eğitime dönüştürülmesinin devlet eliyle örgütlenmeye çalışılmasıdır.
İZİN VERMEYECEĞİZ
Yine aynı şekilde geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Artİstanbul Feshane’deki sergisi önünde bir araya gelen gerici grupların saldırı girişimi, Balıkesir Sivil Toplum Platformu isimli gerici oluşumların yaptıkları ortak açıklama dikkate alınarak Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından konserlerin iptal edilmesi, Kızılay’ın başına adı cemaatle anılan kişilerin getirilmesinin; din esaslı bir devlet kurma ve laikliği yok etme çabalarının parçası olduğunu biliyoruz.
İzmir Barosu olarak demokratik, bilimsel ve çağdaş eğitimden uzaklaşma uğraşının her zaman karşısında duracağımızı tekrar eder; Cumhuriyetin 100. Yılında başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet kazanımlarımızı yok etmenize izin vermeyeceğimizi hatırlatırız.