SONKALEİZMİR- 94.5 frekansından yayın yapan Radyo İzmir'deki Politika Durağı'nda bu hafta Mehmet Ali Çelebi'nin AK Parti'ye geçişi, Buca Cezaevi arazisinin durumu ve önceki hafta İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait Çiğli'deki arıtma tesisi önünde AK Partililer ile güvenlik görevlileri arasında yaşanan gerilim ele alındı. Gazeteciler Onur Çakır, Sercan Avcı ve Mustafa Akbaş, kent gündeminde yer alan bu konulara ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu.
(Onur Çakır)
ONUR ÇAKIR: ÇELEBİ'NİN TRANSFERİ AK PARTİ'YE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ
Gündemebakış Genel Yayın Yönetmeni Onur Çakır, Mehmet Ali Çelebi'nin savrulmanın da savrulmasını yaşadığını belirtirken, şunları söyledi:
"İki büyük hatası var Mehmet Ali Çelebi'nin.. CHP'den istifa etti. Tamam, bunu şu açıdan kabul ederim. Şu şu politikaları bana uymuyor dedin. Memleket Partisi'ne gittin. Soldan sola gittin. Ama orada da hiçbir şey yokken pat diye bir deklerasyon yayınlayıp oradan da istifa etti. Şimdi, soldan en sağa geçiyorsun. AK Parti'ye geçiyorsun. Geçmeden önce de bunun altyapısını hazırlıyorsun. Milli Duruş'tan bahsediyorsun, falan... CHP'nin ekonomi, siyasi politikasında 2018'den bu yana bir U dönüşü görüyor musunuz? Ben görmüyorum. Peki, AK Parti'nin politikasında bir değişim var mı? Olaylara bakışı, siyasete bakışı.. Hayır, iki parti de aynı doğrultuda, aynı çizgide devam ediyor. O zaman Mehmet Ali Çelebi'nin AK Parti'ye geçişinin anlamı ne. Ben kendisinin artık siyasette pek varolacağını düşünmüyorum. Zaten AK Parti'de de Çelebi'nin gelişiyle birlikte bir sevinç filan olmadı. Sadece Kerem Ali Sürekli ve Ceyda Bölünmez Çankırı, nezaketen hoşgeldiniz dedi. Bence, Çelebi'nin bu transferi AK Parti'ye bir şey kazandırmaz."
(Mustafa Akbaş)
MUSTAFA AKBAŞ: ÇELEBİ'NİNKİ STOCKHOLM SENDROMU
Sonkale İzmir Sorumlu Yazıişleri Müdürü Mustafa Akbaş ise Çelebi'nin AK Parti'ye geçişini "Stockholm sendromu" olarak tanımladı. Akbaş şunları söyledi:
"Sen, sonradan düzmece ve kumpas olduğu ortaya çıkan Ergenekon davasından 3,5 yıl hapis yatıyorsun. Ömrünün 3,5 yılını kaybediyorsun. Ve bu düzmece davanın "savcısı" olduğunu söyleyen Erdoğan'ın partisine şükranlarını sunarak sığınıyorsun. Bu düpedüz Stockholm sendromudur... Ama olayın bir CHP boyu da var. Aslında yazacağım bir yazı vardı, vazgeçtim. Başlığı şuydu; Mehmet Ali Çelebi'ye kızmanın dayanılmaz hafifliği... Senin sağlam bir parti çizgin, davan, ideolojin olsa partine aldığın insanları bir elekten geçirirsin. Görev verme ve vermeme noktasında şöyle bir durur düşünürsün. Nedir bu adamın siyasi düşüncesi ve bizimle ne kadar örtüşüyor diye.. Ama sen dersen ki 'şu adam bilmem ne davasında mağdur oldu gel ben bunu bir vekil yapayım' ya da 'şu gazeteci de bilmem ne davasında mağdur oldu dur ben bunu da bir belediye başkanı yapayım' diyerek bu makamları bu insanlara bu kadar kolay teslim edersen başına da bu işler gelir. Gelmeye de devam eder."
"GEÇMİŞTE, İHSAN ÖZKES VE ÖZTÜRK YILMAZ'DA DA BENZER ŞEYLER YAŞANDI"
CHP'nin geçmişte de benzer hüsranları yaşadığını anlatan Akbaş, şöy konuştu:
"İki kritik örnek var. Biri, İhsan Özkes. 2015 yılında İstanbul Beyoğlu Müftüsü idi. Gezi Olayları'nda camide içki içildi yalanını açık bir dille reddeden, doğru olmadığını söyleyen bir insandı. Hatta o dönemki çıkışlarıyla CHP ve sol kamuoyunda çok ciddi bir popülarite sağladı kendisine. Ve CHP bu adamı milletvekili yaptı. Hatta önemli görevler de verdi. Ama 1 yıl sürdü sürmedi CHP'den istifa etti. CHP'yi topa tuttu. CHP'yi HDP'nin yörüngesine girmekle suçladı, FETÖ'yle yakınlaştığını iddia etti, mezhepçilik yaptığını savundu. Topa tutarak CHP'yi istifa etti. Çok büyük bir hataydı Özkes'i milletvekili yapmak. Benzer bir olay Öztürk Yılmaz konusunda da yaşandı. Yılmaz, Musul Başkonsolosuydu. 2015 yılında IŞİD'in elinde 101 gün rehin olarak kalmıştı. Döndüğünde, dönemin Başbakanı Davutoğlu alnından öpmüştü. Ama bu Öztürk Yılmaz'ı CHP 1 sene sonra Ardahan'da ilk sıraya koyup milletvekili yaptı. Hatta, yetmedi genel başkan yardımcısı yaptı. Ama Öztürk Yılmaz, 3 sene sonra, 2018 yılında TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyip CHP'den istifa etti. Kılıçdaroğlu'na öyle ağır şeyler söyledi ki bir küfür etmediği kaldı. Ve bu İhsan Özkes gibi Öztürk Yılmaz gibi alt kadrolarda niceleri var. Sen parti olarak, çizgin duruşun net, somut olmazsa her gelene gel vekil yapayım dersen hem kendi kadrolarına haksızlık etmiş oluyorsun hem de böyle olaylarla karşılaşıyorsun."
(Sercan Avcı)
AVCI: CHP ARTIK ADAY BELİRLENİRKEN DAHA DİKKAT EDECEKTİR
Gerçek İzmir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Sercan Avcı ise Menemen ve Urla'da yaşananların yanı sıra Mehmet Ali Çelebi olayının CHP'deki aday belirleme süreçlerinde artık hafızalarda önemli yer tutacağına işaret ederken, "İYİ Parti'nin İzmir'de ciddi bir yükselişi var. Bence artık CHP aday belirlenirken daha dikkat edecektir. En azından, seçim yapılacak yerlere talip olan CHP'liler, Menemen, Urla ve Çelebi olaylarını hatırlacaktır" dedi.
ONUR ÇAKIR: ÖNSEÇİMDEN GELEN DE İSTİFA EDEBİLİR
Sercan Avcı, Çelebi olayının CHP'de tekrar "önseçim" tartışmasını da alevlendirdiğini anlatırken, Onur Çakır ise şunları söyledi:
"Şu tam kafama oturmuyor. Önseçimde seçildim ama partiden istifa ettim. Evet, bu da olabilir. İlla önseçimden gelen biri partiye ihanet etmez, partiden ayrılmaz diye bir kaide olmaz. Ama sonuçta genel başkanların, genel merkezlerin listelerde görmek istediği isimler oluyor. Onlardan bir tanesi de Mehmet Ali Çelebi'ydi. Artık, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş misali herhalde CHP bundan sonra dikkat eder yani. Bu ne ilk ne de son olacak. Bence yine de Çelebi konusunda Kemal bey çok insani bir tavırla hareket etti. O zamanlar, Çelebi cezaevindeyken herkes 'helal olsun' sahip çıktı demişti. CHP'liler böyle değerlendirmişti."
SERCAN AVCI: SOYER PARTİ İÇİNDE EN GÜÇLÜ OLDUĞU DÖNEMİ YAŞIYOR
Sercan Avcı, İçişleri Bakanlığı'nın Tunç Soyer hakkında verdiği soruşturma izinleri konusunu şöyle yorumladı:
"Sıcağı sıcağına da bir gelişme oldu bugün. Keclis üyeleri ve belediye başkanları Egemenlik'teki binaya giderek Soyer'e destek ziyaretinde bulundu. Geçen hafta da sendikacılar ve işçiler Tunç Soyer'e destek ziyareti yapmıştı. Şunu gördüm bugün, 1,5- 2 sene önce bu tarz tartışmalarda sadece bir iki milletvekilinin tweet attığı, sadece açılışlarda bir iki belediye başkanının olduğu bir noktadan son 3 ayda Soyer'e parti içinden inanılmaz bir destek boyutuna geldik. 3 ayda herhalde en güçlü olduğu, arkasına en fazla destek aldığı dönemi yaşıyor."
AKBAŞ: AK PARTİ SOYER'E VURDUKÇA CHP İZMİR'DE KEMİKLEŞİYOR
Akbaş da "AK Parti Soyer'e vurdukça CHP İzmir'de kemikleşiyor. Bu zorlama bir birliktelik de değil. Herkes o noktada kenetlenmeye başladı. Tesis önünde yaşananlardan sonra da bu destek pik noktasına ulaştı. Bu durum en çok tabii ki de Soyer'e yarıyor" dedi.
ÇAKIR: AK PARTİ TAKTİK YAPIYOR, İZMİR'DE OY KAYBEDERKEN TÜRKİYE GENELİNDE KAZANIYOR
Onur Çakır ise Tunç Soyer'e vurma ve eleştirme konusunda AK Parti'nin bilerek, isterek bir taktik uyguladığını ileri sürdü. AK Parti'nin bu olaylarda İzmir'de oy kaybederken, Vahdettin meselesinde olduğu gibi Türkiye genelinde kendi tabanından ciddi oy kazandığını savunan Çakır, "9 Eylül'deki Vahdettin tartışmasında İzmir'deki AK Partili isimler çok fazla tepki göstermedi. Ama sayın Cumhurbaşkanı farklı yerlerde 4 defa Tunç Soyer'e yüklendi. Erdoğan 4 defa bir şeyi söylüyorsa burada bir strateji vardır" dedi.
Sercan Avcı da AK Parti'nin İzmir'de oy kaybı yaşadığını ancak şu an gündemlerinin genel seçim olduğunu belirtirken, "Son 3- 4 aydaki tartışmalar AK Parti'nin İzmir'i gözden çıkardığını gösteriyor. Kazanamayacağını görüyor ve buradaki tartışmalarını Türkiye geneline taşıyor" dedi.
ÇİĞLİ'DEKİ ARITMA TESİSİ ÖNÜNDE YAŞANANLAR
Onur Çakır, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait Çiğli'deki arıtma tesisi önünde AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli ve beraberindekilerle güvenlik görevlileri arasında yaşananları şöle değerlendirdi:
"Sayın Kerem Ali Sürekli'yi eskiden beri tanırım, çok naziktir, düşüncelidir, saygılıdır. Ki halen aynıdır, öyledir. Bu olayda bu kadar sinirlenmesine şaşırdım. Evet bir basın açıklaması yapacaklar, oraya gidiyorlar ama güvenlik görevlilerine yönelik sözleri bir talihsizlik. Sonradan da rahatsız olmuş. Kendisiyle de konuştum. Aslında onun tepkisi güvenliklere talimatı veren siyasi irade ve bürokratlara kızıyor. Asker duruşu tepkisine hiç gerek yoktu. Hepsinin ismini alın savcılığa suç duyurusunda bulunun demesi gereksizdi. Bence kendisi de pişman oldu ki basın toplantısından sonra güvenlikçiler dahil herkesin elini sıkmış. Daha sonra CHP bunu doğal olarak büyütüp siyasi olarak yapılması gerekeni yaptı."
AVCI: GİDİLECEK YERİ BASIN DAVETİNE YAZMADILAR
Sercan Avcı da Sürekli'nin siyasetin beyefendisi ve çok nazik bir kişilik olduğunu, kendisinin de yaşananlara şaşırdığını belirtirken, "Bu işin AK Parti'ye eksi yazdığını düşünüyorum. Kerem Ali beyin de bu olaya üzüldüğünü düşünüyorum. Ama AK Parti'yi bu olayda samimi bulmadığımın bir nedeni de basın toplantısı yapılacak yeri basın davetinde yazmadılar. Konumu araçlara gidilirken verdiler. Bu doğru değildi" dedi.
AKBAŞ: O SÖZLER BİRÇOK İNSANI İRİTE ETMİŞTİR
Mustafa Akbaş ise şunları söyledi:
"Kılıçdaroğlu'nun TÜİK önünde yaptığı eylemlerle Çiğli eylemi aynı değil. CHP, günler öncesinden yeri saati belirtiyor. İkincisi, Çiğli biyolojik arıtma tesisi. Sağlık açısından çekinceler var. İçeri alınmama haklı bir karar. Ama AK Parti kendisini olayda o kadar haklı görüyor ki yaşanan arbedenin görüntülerini de kendileri basına servis ediyor. Ama hiç de haklı değilsin. Zaten o görüntüyü izleyince anlaşılıyor. Birçok insanı irite etmiştir o görüntüler. Almışsın karşına 3 gariban güvenlik görevlisini, bu ne asker duruşu, faşist misiniz, terörist miyiz biz, alın bunların isimlerini... Bu sözler birçok insanı rahatsız etmiştir. Aslında burada askerin manevi şahsiyetine dair de bir şey var. Asker gibi durmak kötü bir şey mi? Peşine 'faşist misiniz siz' ifadesini bağlıyorsunuz. Ama ben de çok şaşırdım Kerem Ali beyin böyle bir tavır sergilemesine. Kibar, naif bir insan olarak biliyoruz. AK Parti'den gelen geri adım tavırlarını da çok samimi bulmuyorum. Taktiksel olduğunu düşünüyorum."
BUCA CEZAEVİ ARAZİSİ
Onur Çakır, kentte büyük tartışma yaratan yıkılan Buca Cezaevi'nin arazisiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu iş tamamen satranca döndü. Mahmut Atilla Kaya öncülük etti, Erhan Kılıç destekledi, birlikte Ankara'ya gittiler, cezaevi yıkıldı. Çok da güzel oldu. Sonra yerine ne yapılacağı merak konusuydu. Büyükşehir ve Buca Belediyesi buranın yeşil alma konusunda gardını aldı. AK Parti ise geçmişte bir CHP'li büyükşehir belediye başkanının buraya AVM planı olduğunu duyurdu. AK Parti, biz buraya AVM yaptırmayacağız dedi. Diğer taraf ise biz buraya hiçbir şey yaptırmayacağız, yeşil alan kalacak dedi. Sonra bize bir istihbarat geldi, araziyle ilgili planların askıya çıkacağını duyduk. Planda yüzde 30 ile 60 arası konut+ticaret alanı olacağını duyurduk. Bunun üzerine Tunç başkan bir tweet atarak tartışmanın fitilini ateşledi. Biz burayı yeşil alan ve rekreasyon alanı olarak planlıyoruz, meclisimize yollayacağız dedi. AK Parti ise bu hamleden sonra planının askıya çıkma tarihini 1 hafta erkene aldı. Ve burayı rezerv alan ilan ettiler. Araziyi adalet bakanlığının uhdesinde alıp İzmir Büyükşehir'i devre dışı bıraktılar. Ama büyükşehir buna rağmen planı imar komisyonuna gönderip meclisten bir irade çıkaracağım diyor. İmar komisyonu üyeleri de biz bunu re'sen yapabiliriz diyor. Burada şimdi hukuki bir tartışma başladı. İzmir Büyükşehir önümüzdeki süreçte bu işi yargıya götüreceği için elini güçlendiriyor."
TOKİ PLANI VAR, BUCA'DA SEÇİMİN SONUCUNU ETKİLER
AK Parti'nin yaptığı plana ilişkin eleştirilerde bulunan Çakır, şunları söyledi:
"Dönüp dolaşıp bu işin içine yine siyaset giriyor. 42 bin metrekaresi konut ve ticaret alanı. 1.50 emsal verdiler. TOKİ oraya 750 daireli konut yapabilecek. 750'yi 3'le 5'le çarp. 5 bin 10 kişi, akrabalarıyla birlikte... Buca'da seçim sonucunu etkileyebilecek bir nüfus haraketlenmesi bu. Son seçimde 12-13 bin fark var. Toplam 78 bin metrekarede, konut ve işmerkezine ayrılan 42 bin metrekare bence çok. Buca nüfusu en yüksek ilçe. Konuta ihtiyacı mı var. Başka yerlerde rezerv alan bul, oraya yap TOKİ'yi... Başka bir şey daha var burada. İller Bankası'na devrediyorlar burayı, TOKİ'nin konut yapması için. Yani bir satranç var Buca'da. Herkes bir hamle yapıyor. Sonucu mahkeme çözecek gibi."
20 YIL ÖNCEKİ ALINAN KARARDAN ŞİMDİKİ BAŞKANI SUÇLAMAK DOĞRU DEĞİL
Sercan Avcı da AK Parti İzmir Milletvekili Atilla Kaya'yı şu sözlerle eleştirdi:
"Atilla Kaya, bir haftadır 10 gündür 'onlar AVM yapmak istedi' diyor. 20 yıl önce alınan bir karardan şimdiki belediye başkanını suçlamak, sanki şimdiki yönetim AVM yapmak istiyormuş gibi yansıtmak doğru değil. Ben kentteki her tartışmanın siyasete alet edilmesinden artık sıkıldım."
CEZAEVİ PLANININ ALTINDAN SEÇİM OYUNU MU ÇIKTI
Mustafa Akbaş ise İzmir'in en kalabalık ve en yoğun nüfusa sahip ilçelerinden Buca'da konuta ihtiyaç olmadığını belirtirken, "İnsanlar Buca'da nefes alamıyor. Her yer beton. Trafik keşmekeş. Bırakın burası bari yeşil alan, küçük kısmı da otopark olsun. İnsanlarımız biraz nefes alsın, trafik azalsın. Şimdi biz askıya çıkan planın ardından 'AK Parti'nin Buca Cezaevi planının altından seçim oyunu çıktı' desek yanlış mı olur? Yahut 'senin CHP alerjin yüzünden Buca halkı niye cezalandırılıyor' desek haksız mıyız?" diye konuştu.