Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde gazete, televizyon ve ajansların yöneticileriyle bir araya geldi. 5. gününe giren Barış Pınarı Harekatı konusunda açıklama Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarılı bir şekilde operasyonu yürüttüğünü söyledi.
Erdoğan, "Bölücü terör örgütü, Amerika tarafından 30 bin kamyonluk silah, mühimmat ve araç gereç teçhiz edilmiş olmasına rağmen ciddi bir direniş ortaya koyamamıştır. En son geçen hafta 400 kamyon daha gelmek suretiyle, araç, gereç silah vesaire bunlarla beraber ve tabii bizler bunların bir kısmını da ele geçiriyoruz. Ele geçirdikçe de neler oluyor bunu da görüyoruz. Özellikle şu anda Rasulayn şehir merkezi ve 4 köy kontrol altına alınmıştır. Tel Abyad tarafından da 17 köy kontrol altına alınmış, şehir merkezi iki taraftan kuşatılmıştır" diye konuştu.
"BU FIRSATI ONLARA VERMEK İSTEMİYORUZ"
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye Milli Ordusu, biliyorsunuz Özgür Suriye Ordusu, daha sonra ad değiştirmek suretiyle bu hale dönüştü. Tabii biz sadece belli bir bölgeyi kontrol altına almayı değil, aynı zamanda bunu askerlerimizi ve Suriye Milli Ordusu saflarından savaşan kardeşlerimizi en az riske atarak yapmak istiyoruz. Teröristlerin karşımızda dayanmayacağını zaten biliyorduk. Önemli olan en az kayıpla, en az acıyla bu süreci tamamlamaktır. Nitekim sahada askerlerimizin ve Suriye Milli Ordusu'nun, karşısında duramayan hainler, sınırlarımıza yakın yerlerden havan ve roketlerle sivil vatandaşlarımızı hedef alıyor. Şu ana kadar Şanlıurfa, Mardin, Şırnak ve Gaziantep illerimizdeki yerleşim yerlerine yönelik 652 havan ve roket saldırısı olmuştur. Teröristler, saldırmak için Türkiye'nin henüz operasyon başlatmadığı yerleri seçiyorlar. Nitekim bu havan ve roketlerin yaklaşık yarısı Nusaybin ve Kızıltepe'ye düşmüştür. Teröristler saldırıları park, hastane, ibadethane, sokak gibi sivillerin bulunduğu yerlerden yapıyorlar. Amaçları Türkiye'nin karşılık vermesi halinde sivil kayıplar ortaya çıkmasını sağlamaktır. Hatta daha ileri gidiyorum. Kilise içinde atış yaptıkları bile vakidir. Bunları tabii biz İHA'larla tespit ediyoruz. Ancak biz kiliseye karşı bir harekatta bulunsak, bu defa bunu söyleyecekler, 'Bak gittiler Kiliseyi vurdular'. Bu fırsatı da onlara vermek istemiyoruz"
"OYUNA GELMEDİK GELMEYECEĞİZ"
"Masumların kanı üzerinden kendilerine propaganda malzemesi üretmeye çalışıyorlar" diyen Erdoğan, "Elbette biz bu oyuna gelmedik, gelmeyeceğiz. Gerekirse 100 tane sivilin arkasındaki tek bir teröristi tespit edip tereyağından kıl çeker gibi onu etkisiz hale getirebilecek tecrübeye, teknolojiye ve hepsinden önemlisi ahlaka sahibiz" ifadelerini kullandı.
Sınır şehirlerine yapılan saldırılar konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önemli bir bölümü çocuk olmak üzere 18 vatandaşımız şehit oldu, 140 vatandaşımız da yaralandı. Bildiğimiz gibi bu 18 vatandaşımızın arasında 9 aylık Suriyeli Muhammedimiz de var. Babasıyla görüştüm. Süleyman (Soylu) Bey kardeşimiz de ziyaretlerine gitmişti. Kendisiyle de görüştüğümde, yani 9 aylık evladını kaybetmiş babadan o cesamet, o sabır, o tahammül hakikaten her türlü takdirin üzerindedir ve harekat alanında da 2 askerimiz ile 16 Suriye Milli Ordusu mensubu şehit olmuştur. 27 askerimizle 57 Suriye Milli Ordusu mensubu yaralanmıştır. Buna karşılık ölü, yaralı ve teslim alma olarak etkisiz hale getirilen terörist sayısı 490 olmuştur. Bu 490'ının 440'ı öldürülmüş olanlar. Bunların içinde 26 yaralı var ve 24 tane de teslim alınan var. İçeri girerken son nihai tablo bu. Şu ana kadar kontrol altına alınan alanın büyüklüğü 109 kilometrekaredir. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza Rabbim'den acil şifalar diliyorum." değerlendirmesini yaptı.
Sosyal medya paylaşımlarına da değinen Erdoğan, "Ülkemiz aleyhine faaliyet yürüten 129 kişi gözaltına almış, 509 kişiye de idari işlem yapılmıştır." dedi
3 BAŞLIK
Suriye'de yürütülen operasyonla ilgili tereddütlerin 3 başlıkta toplandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Birinci konu bu operasyonun ardından Suriye'de bulunan DEAŞ'lıların durumudur. İkinci konu bu operasyonun terör örgütünü mü yoksa Kürtleri mi hedef aldığıdır. Üçüncü konu ise, Türkiye'nin Suriye'de kontrolü altına aldığı bölgelerle ilgili gelecekteki hesabıdır. Kısaca da olsa her üç hususla da ilgili görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Türkiye, DEAŞ üzerinden ülkemizi itham etmeye kalkan ülkeler ve çevreler başta olmak üzere bu alçak örgüte karşı gerçek anlamda mücadele vermiş tek devlettir. Geçtiğimiz Perşembe günü Ankara'da yaptığımız il başkanları toplantımızda DEAŞ ile mücadelemizle ilgili olarak rakamları tüm detaylarıyla kamuoyu ile paylaşmıştım. Hala Suriye'de bulunan DEAŞ'lılar konusunda her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğumuzu altını çizerek ifade ediyorum. Buna rağmen ülkemizi hala DEAŞ konusunda itham edenler, asla iyi niyetle hareket etmiyorlar. Harekatımızın Suriye halkını, özellikle de oradaki Kürtleri değil, teröristleri hedef aldığı açıkça ortadadır. Kendi güvenlik güçlerimizin ve vatandaşlarımızın hayatlarını riske atma pahasına sivillerin zarar görmemesi için sergilediğimiz hassasiyet, bunun en büyük ispatıdır. Türkiye'nin asker gücü, şayet insani duyarlılığımız olmazsa, terör örgütün tüm operasyon sahasında birkaç gün içerisinde yerle yeksan etmeye yeterlidir. Ama biz adeta bir kuyumcu hassasiyeti ile çalışıyor, tek bir masumun burnunun bile kanaması için gayret gösteriyoruz. Hele hele, operasyonumuzun Kürtleri hedef alması gibi bir durum asla söz konusu değildir. Tam tersine bu operasyonda en büyük desteği Suriye Kürtlerinden alıyoruz. Gerek önden gelen Kürt Sivil Toplum temsilcilerinin yaptığı açıklamalar, gerekse askerlerimizin girdiği yerlerde gördükleri hüsnü kabul, bu durumun ispatıdır. Altını çizerek ifade etmem gerekirse, biz Kürtlere değil, PKK, onun yan kuruluşları durumunda PYD/YPG'ye karşı operasyon yapıyoruz. Kısacası biz, Suriye'nin kuzeyinde bir terör devletinin kurulmasına müsaade etmiyoruz, müsaade etmeyeceğiz. Tabii bunun altındaki gizliliği de sizler de inanıyorum ki çok çok iyi biliyorsunuz, bu terör devletinden ne kastettiğimiz..."
"KİMSENİN TOPRAKLARINDA GÖZÜMÜZ YOK"
Suriye'deki varlığın Türkiye'nin tamamen kendi sınırlarının güvenliği ve Türkiye'deki Suriyelilerin güven içinde evlerine dönmelerini sağlamaya yönelik olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği sağlandığında bundan en çok memnun olan ülke Türkiye'dir. Çünkü, hemen yanı başımızda, böylesine büyük insani dramların, istikrarsızlığın yaşanmasının en büyük faturasını biz ödedik, biz ödüyoruz. Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yok. Ama topraklarımıza göz dikenlere de acıma lüksümüz yok." diye konuştu.
MERKEL İLE DİYALOG
"Az önce Şansölye Merkel ile de biraz uzun süren bir konuşmamız oldu. 'Terör örgütünü NATO'ya aldınız da haberimiz mi yok' dedik" ifadesini kullanan Erdoğan, "Önceliğimiz bu meseleyi bölgede bulunan müttefiklerimizle birlikte gerçekleştirmek, onlarla birlikte bunu çözmekten yana oldu" diye konuştu.