Muhalefet şerhleri ile birlikte 20 sayfayı bulan gerekçeli kararda, Anayasa’nın “Türk” ve “Atatürk milliyetçiliği” tanımları ayrıntılı olarak anlatıldı.
Anayasa’ya göre “Türk” kelimesinin Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkesi ifade ettiği anımsatılan gerekçede, Atatürk milliyetçiliğinin ise “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk sayan, ırk, dil ve din gibi düşüncelerle yapılacak her türlü ayrımı reddeden, birleştirici ve bütünleştirici bir anlayışı temsil ettiği” belirtildi.
“YASA BAKANLIĞA TAKDİR YETKİSİ VERİYOR”
1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’nın Türk Milletinin bütün fertlerini Anayasa’da belirtilen ilkeler çerçevesinde yetiştirme görevini Milli Eğitim Bakanlığı’na verdiği aktarılan gerekçede, ancak yasanın bu amaç ve ilkelerin öğrencilere kazandırılması sırasında kullanılacak eğitim ve öğretim yönünden bir belirleme yapmadığı anlatıldı. Yasanın, eğitim ve öğretim yöntemleri belirleme konusunda bakanlığa takdir yetkisi verdiğine dikkat çekildi.
ÖĞRENCİ ANDININ TARİHİ SÜRECİ ANLATILDI
Dava konusu öğrenci andının ilk halinin dönemin Milli Eğitim Bakanı tarafından hazırlandığı ve 1933 yılında uygulamaya konulduğu anlatılan gerekçe, daha sonra öğrenci andında 1972 ve 1997 yılında öğrenci andının bazı değişiklikler yapıldığı ve her sabah dersler başlamadan topluca söylenmeye başladığı bildirildi. Buna rağmen; ilköğretim ders kitaplarında öğrenci andına yer verilmesinin zorunlu olduğuna dair kuralın halen uygulamada olduğuna dikkat çekildi.
“SADECE OKUTULUP OKUTULMAMASI ÜZERİNDEN İNCELEME YAPILDI”
2013 yılında yapılan dava konusu yönetmelik değişikliği ile öğrenci andının ilkokullarda her gün dersler başlamadan önce okutulması uygulamasına son verildiğini hatırlatılan gerekçede, “Atatürkçülüğe, Türklüğe ve bazı ahlaki değerlere yer veren öğrenci andı metnin Anayasa’da ve Milli Eğitim Temel Yasası’nda yer alan temel ilkelere uygun olduğu konusunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır. Bu itibarla uyuşmazlık öğrenci andının içeriğine yönelik olmayıp, meri mevzuata göre hala eğitim ve öğretim yöntemi materyali olarak kullanılmaya devam edilen Öğrenci andının ilkokullarda her gün dersler başlamadan önce topluca okutulup okutulmayacağına ilişkindir” denildi.
“İDARENİN TAKDİR YETKİSİ VAR”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın savunmasına da yer verilen gerekçede şu değerlendirmelere yer verildi:
"Bakılan uyuşmazlığın öğrenci andının içeriğinden veya metnin kaldırılmasından kaynaklanmadığı, öğrenci andının ilkokullarda her gün dersler başlatılmadan topluca okutulması uygulamasının kaldırılmasına yönelik olduğu, bu hususta da idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ve bu konuda idarenin yargı kararı ile önündeki seçeneklerden birini tercih etmeye zorlanmasının yerindelik denetimi anlamına geleceği sonucuna varılması nedeniyle daire kararında belirtilen bilimsel görüş yaklaşımı yerinde bulunmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Milli eğitiminin amaç ve ilkelerinin öğrencilere kazandırılması konusunda kullanılacak eğitim ve öğretim yöntemleri ile materyallerini belirleme hususunda takdir yetkisine sahiptir. Söz konusu takdir yetkisi 2005 yılından itibaren dünyadaki genel eğilimler dikkate alınarak, eğitim ve öğretim materyali olarak kullanılmaya devam edilen öğrenci andının yalnızca derslerden önce her gün topluca okutulmasının kaldırılması yönünde kullanılmak suretiyle tesis edilen dava konusu düzenleyici işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”