Mustafa AKBAŞ/SONKALE- İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinin ardından CHP'de başlayan tencereli, tavalı ve Gezi mizahını andıran siyasi atmosfer tartışma yarattı. "Gayri ciddi" ve "kitlede rahatsızlık yarattığı" eleştirilerine hedef olan yaklaşıma en net yanıt CHP'nin başarılı yerel seçim kampanyasının mimarı, reklamcı ve yazar Ateş İlyas Başsoy'dan geldi. Başsoy'un önceki gün SONKALE tarafından gündeme getirilen, başta İzmir olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanından gelen esprili dayanışma mesajlarının abartılmasına yönelik eleştirileri adeta parti örgütünü salladı. "Abartılı şenlik havasını bitirmek gerek... makara yarıştırma zamanı değil" ifadelerinin yer aldığı, "Her Şey Çok Zor Olacak" başlıklı yazı, sosyal medyada yüzbinlerce kez tıklandı. Başsoy'un tespitleri birçok platformda partililer tarafından tartışıldı.
UÇLARDA GİDİP GELİYORLAR
Bu kez eleştiri yerine İstanbul seçimleri için "Nasıl yapmalı" sorusunun yanıtını arayan ve başarının formülünü anlatan Başsoy, SONKALE'ye özel açıklamalarda bulundu. Muhalif kesimdeki ruh halinin iki uçta gidip geldiğini, insanların ya çok "coşku" ya da "yılgınlık" içinde olduğunu vurgulayan Ateş İlyas Başsoy, "Ama bu ikisi de doğru değil. Çocukça refleksler bunlar. Meseleye daha olgun ve temkinli bakmamız lazım. Büyük sloganlara, büyük reflekslere girmeye gerek yok. Aklı selimi ve soğuk kanlılığı önde tutmamız lazım" dedi.
YOKSULLARA DOKUNMAK
Başsoy, İstanbul'un tarihi, kültürü, doğal zenginlikleri ve ekonomisi olarak dünyanın en önemli kentlerinden biri olduğunu söyledi. “Küçük bir kent Ankara’nın desteğine ihtiyaç duyabilir, oysa İstanbul üç Türkiye besleyecek kadar zengin bir kent” diyen Başsoy, İstanbul’un himayeye ihtiyacı olmadığını, bu konuda kaygı duyulmaması gerektiğini aktardı. Başsoy, "Ancak bu zenginliğe rağmen İstanbul’da büyük bir yoksulluk da var. Kimileri restoranda aylık asgari ücret kadar hesap öderken, çoğunluk yoksul, işsiz ve umutsuz. Bir parça tavuğun suyuyla, kemiğiyle bir hafta yemek yapan aileler var. Ekrem İmamoğlu bu insanlara dokunabilecek bir yapıya sahip. 1 milyon esnafa zaten dokundu. Ayrıca, 31 Mart gecesinden itibaren hem seçmenin verdiği oylar hem de kişisel olarak gösterdiği vakur duruşla gönüllerde yerini aldı" dedi.
İSTANBUL'U KAZANMAK ÇOK KOLAY
Başsoy, şu andan itibaren artık kampanyaların çok fazla faydası olmadığını belirtirken, "Çünkü artık sadece iki kişiyi konuşuyoruz. Biri Başbakanlık dahil çok sayıda önemli görev icra etmiş ve artık 60 yaşını aşmış Yıldırım, diğeri insanlara umut veren projeleri ve yaklaşımları ile henüz 40'larındaki İmamoğlu.. Herkes komşuları, iş arkadaşları ve tanıdıkları ile tepeden değil dost bir şekilde konuşmalı. Yani diyalog devreye girmeli. Konuşarak çok rahat çözülecek bir durum bu. Yüzde 20'lik kesim, yüzde 80'lik kesimi ikna etmeyecek. Yüzde 50'ye yüzde 50 bir durum var. İstanbul'u kazanmak aslında çok kolay. Ama gönülden bir diyalog geliştirilirse. Böyle olursa İmamoğlu yüzde 60'la kazanır" diye konuştu.
KARŞI TARAFI KEMİKLEŞTİRİR
Tencere tava çalmak ve suçlayıcı bir dil kullanmanın sadece karşı tarafı kemikleştireceğini aktaran Başsoy, "Ramazan ayındayız ve önümüz Ramazan bayramı. Yani insanların kaynaştığı dönemler. Kesinlikle kavga eden, laf sokan taraf olmamalıyız. Duvarlar değil, köprüler inşa etmeliyiz. Toplumun diğer yarısıyla tatlı tatlı konuşulursa bu iş çok kolay şekilde çözülür. Herkesin aklı var. İmamoğlu'na 1,4 milyon AKP’li oy verdi. Bunun 1 milyonu esnaf. 31 Mart’tan sonra İmamoğlu daha iyi tanındı. Bu nedenle bu sayının 3 milyona çıkabileceğini düşünüyorum” dedi.
ERDOĞAN'IN SUÇU YOK
Başsoy, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Binali Yıldırım'ın kesinlikle suçlanmaması gerektiğini de belirtti, şöyle devam etti:
“Her seçimde yenilen taraf itiraz eder. CHP de Bursa ve Giresun’da itiraz etti. Seçim sonucuna itiraz ettiler diye Erdoğan, Yıldırım veya AKP’yi suçlayamam. Yapmaları gerekeni yaptılar. Burada bir yanlış varsa, o yanlış emsaller dışı, dayanaksız, hatalı bir karar veren yedi YSK üyesinin yanlışıdır... Baskı altındalarmış vs... Bunun anlamı yok. En üst makama gelen bir yargıç baskı altında kalamaz. Kalıyorsa yeminiyle çelişir... Bu yedi kişi geçmişte aldıkları kararlarla çeliştiler. Bence bu YSK kararı AKP seçmeninde bile üzüntü yarattı. Erdoğan'ı veya Yıldırım'ı suçlamak anlamsız. Siyasi kavgaya gerek yok. Ekrem İmamoğlu asfalt dökecek, yoksullara yardım edecek, yani belediyecilik yapacak. Makro siyaset değil İstanbul'un dertlerine derman olmak konuşulmalı."
İSTANBUL ÖRGÜTÜ BİLİNÇLİ
Ateş İlyas Başsoy, CHP İstanbul örgütünün de son derece akıllı ve bilinçli bir şekilde bu stratejiyi uyguladığını, başta Canan Kaftancıoğlu olmak üzere bağcıyı dövmek için değil üzüm yemek için çalışıldığını söyledi... Bağcılar, Esenler ve Sultanbeyli gibi merkezlerin önemine işaret eden Başsoy, şunları söyledi:
İMAMOĞLU HER AİLEYE AYLIK 300 TL VERDİ
"Buralarda yatırım yok. Park, yeşil alan yok. Emlak değerleri artmıyor. Çarpık bir kentleşme var. Kaliteli belediye hizmeti almıyor bu insanlar. Şu an İstanbul örgütü buralarda karış karış geziyor. Çok da doğru yapıyor. Bu işin genel siyasetle ilgisi yok. İstanbul'un zenginliklerini bu merkezlerde yaşayan yoksul insanlara adaletli şekilde dağıtmayı gündeme getirmeliyiz. İmamoğlu zaten bunları yapmaya başlamıştı. Su ve ulaşım indirimleri ile aylık en az 300 liranın bu yoksul ailelerin cebinde kalmasını sağlamıştı. Fırıncıları mağdur etmeden 3 milyon yoksul insana bedava ekmek dağıtmak, kırmızı eti unutan İstanbulluya güvenilir ucuz et sağlamak gibi konularda çalışıyordu. İki haftada tüm İstanbullu ailelerin cebine 300 lira koymak büyük iş... YSK İstanbullu yoksul aileleri iki ay daha üzme kararı aldı, hepsi bu... İstanbul'un baronları, beton mafyası hariç, 16 milyon güzelim İstanbullu için her şey çok güzel olacak.”