Serter, soru önergelerine dair yaptığı açıklamada, deniz hıyarına dair bilgiler paylaştı. Serter, deniz hıyarının, kirliliği yiyerek beslendiğini, denizlerin çöpçüsü olarak adlandırıldığını, deniz hıyarının bir tekinin günde 350 kilogram, yılda 120 ton kumu ağır metallerden arındırdığını belirterek denizlerin oksijeninin devamlılığını sağlayan en önemli deniz hayvanının koruma altına alınmasının öneminin altını çizdi. Bu noktada da deniz hıyarının koruma altına alınmasının ve avlanmasının yasaklanmasının özellikle bugün gelinen noktada hayati derece önemli olduğunu vurguladı.
Serter, açıklamasında, “Bu iktidar, her şeyi para olarak görmekten, göz göre göre denizlerimizin yok olmasına, deniz salyasının denizlerimizi öldürmesine seyirci kalmıştır. Denizlerimizin oksijeninin devamlılığını sağlayan, deniz kirliliği noktasında adeta filtre özelliği gören, tek bir resifte 5 Eyfel Kulesi kadar dışkıladığı bilinen ve denizlerin ekosistemi için vazgeçilmez deniz hayvanı olan deniz hıyarlarının talan edilmesine nasıl göz yumulur diye sormak istiyorum. Nitekim bu soru daha önce de partimiz tarafından ilgili bakanlara sorulmuş ve yeterli bir cevap alınamamıştır. Bugün geldiğimiz noktada, denizlerimizin berraklığını, sağlığını kaybettiğimiz, turizmimizin de etkilendiği bir noktaya geldiğimiz açıktır” dedi.
Serter, “Bu konuyu birebir takip etmesi gereken ama bunun için çok geç kalan iki Bakana yine de soruyorum: “ 2016 yılında Ticari Amaçlı su ürünlerinin avcılığını düzenleyip yasaklamış olmanıza rağmen neden 2020 yılında Ticari Amaçlı Su Ürünleri avcılığının düzenlenmesine dair çıkardığınız kanun kapsamında deniz hıyarı avcılığına izin verdiniz? Bugün geldiğimiz noktada, deniz hıyarının avlanmasının engellenmesi noktasında Bakanlığınızca alınmaya başlanan acil önlemler ve alınan kararlar nelerdir? Bugüne kadar deniz hıyarının ticari olarak ciddi bir şekilde ihracatının yapıldığı bilinen bir gerçektir, bugün gelinen noktada kilosu 150 dolar olduğu bilinen deniz hıyarından kaç kilonun yurtdışına satışı gerçekleşmiştir? Ve yine bugün müsilajın geldiği nokta itibariyle gerek çevresel etki anlamında gerekse turizm açısından ekonomik etki anlamında Türkiye’nin göreceği zararın ne kadar olacağı öngörülmektedir? Deniz hıyarının avcılığının yasaklanmasının ana madde olacağı Ticari Amaçlı Su Ürünleri avcılığının düzenlenmesine dair bir kanun teklifi için Bakanlığınızca yapılan bir çalışma söz konusu mudur?'' ifadelerini kullandı.
EGE DENİZİ İÇİN TEDBİR ALINMALI
İzmir Milletvekili Bedri Serter, açıklamasında, Marmara Denizi’nin dört bir yanını etkisi altına alan deniz salyasının Ege’ye doğru akmaya başladığını da belirtti ve “Su ürünleri fakültelerinin uzmanları, çevre mühendisleri müsilajın Ege’ye doğru akmaya başladığını belirtiyor. Her ne kadar İzmir kapalı bir körfez olsa da sonuçta gün geçtikçe yayılan bir bakteriden söz ediyoruz. Bu noktada da yayılmanın engellemesi için suların arıtılmasına daha fazla dikkat çekilmesi gerektiği açıktır. Bu noktada, kentlerin mevcut atıksu arıtma tesislerinin sağlıklı işletilmesi, artan nüfusun kirlilik yükünü karşılayacak biçimde kapasite artışlarının yapılması ve yatırımların da zaman kaybetmeden gerçekleşmesi gerekmektedir. Ayrıca, şu anda avlanmanın yasak olmadığı bir bölgenin içinde yer alan Çeşme’nin Karaabdullah burnu gibi alanlarda deniz hıyarının koruma altına alınması ve avlanmasının engellenmesi gerekmektedir. Düşük rakamda bir ihracat için denizlerimizin yok edilmesine göz yumulmamalıdır. Bu konuda merkezi hükümetin, ilgili bakanlıkların ve yerel yönetimlerin bir arada çalışmasının önemi ortadadır. Denizlerimizin sağlığı bir an önce ön plana alınmalıdır” dedi.