
CHP İzmir'de ön seçim ve İmamoğlu hazırlığı...

Aslanoğlu'dan gemi söküm alanının Aliağa Belediyesi'ne devrine tepki: Rant, kayırmacılık!

MHP ile DEM Parti arasındaki bahar kısa sürdü

İYİ Partili Kavuncu: Mektubu hiçbir şekilde muhatap almıyoruz

Ülkemizin 2018 yılında “Özgür olmayan ülkeler” kategorisine alındığını ve son 10 yıldır sürekli gerilediğini vurgulayan Nalbantoğlu, “Ne yazık ki gözlem altına alınan 195 ülke içinde dünyanın özgür olmayan son 7 ülkesinden biriyiz. Sonuncu olmamak için de Nikaragua, Venezuela, Nijer gibi ülkelerle yarışıyoruz. Bu ayıp, ülkeyi yönetenlerindir.” dedi. Açıklanan onca İnsan Hakları Eylem Planına ve oluşturulan danışma ve izleme kurullarına rağmen hiçbir şeyin değişmediğini ve hatta daha da geriye gidildiğini belirten Nalbantoğlu, yaptığı yazılı açıklamada “Bütün bunlar sistemin totaliterleşmesinin bir sonucudur” diyerek şunları söyledi:
Suriye Bile Bizden Daha Özgür
“Freedom House 2025 Özgürlükler Raporuna göre bu yıl da ülkemiz, özgürlüklerin en çok gerilediği ülkeler arasında yer almış ve sondan 7’nci olarak sıralanmıştır. Aynı rapora göre Türkiye, son 10 yılda 22 puan kaybetmiştir. Suriye’nin bile kazanım sağlayan ülkeler arasında yer aldığı rapora göre, özgürlüklerin gerilemesinde en büyük etken seçimle gelen liderlerin otokratlaşmasıdır. Ülkemizde de durum maalesef budur. Yapılan onca çalıştaya, eylem planına ve oluşturulan kurullara rağmen bunların yaşama geçirilmemesi, bu yönde irade kullanılmaması tam anlamıyla samimiyetsizliktir.
Keyfi Tutuklamalara Son Verilmelidir
Hükümete yönelik en ufak eleştirinin tutuklama sebebi sayıldığını, liderler dahil siyasiler, gazeteciler, STK’lar ve muhalif düşünen herkesin boğulmaya çalışıldığını belirten Nalbantoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Totaliterleşmenin en önemli sonuçlarından biri de yargının siyasallaşmasıdır. Bu nedenle Hakkını arayan, sesini duyurmaya çalışan herkes terörist suçlamasıyla karşı karşıya kalmakta ve tutuklanmaktadır. Bunun en son örneği, kilometrelerce yol yapan ve Meclis’e gelerek seslerini duyurmaya çalışan TAYAD’lı ailelerdir. Bu ailelerden birçoğu Meclis ziyaretinden sonra gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Bu keyfi gözaltı ve tutuklamalara her gün bir başkası eklenmektedir. Unutulmamalı ki somut delillere dayanmayan her tutuklama bir insan hakları ihlalidir. Ve bunu yapanlar insanlık suçu işlemektedir"