Ulusal Egemenliğin ve hukukun üstünlüğünün yerini, ‘sınırsız haksızlık ve sıfır adalet’ koşullarının aldığını belirttiği açıklamasında; “Bu ihlal ülkemiz tarihinde ilk değildir. Ancak; Can Atalay, en umutsuz ve kaotik bir dönemde kurban seçilmiş, ancak halkın gözünde hem kahraman hem simge olmuştur. Halkın iradesi ve yasalar, gözlere sokulurcasına yok sayılırken; yaşananların çok şey anlattığı, çok şeye gebe olduğunu söylemeliyiz. Bugün onlarca milyonun haykırdığı Atalay’a özgürlük talebi, aslında halkın yani kendilerinin gasp edilen haklarının da mücadelesidir. Ülke, ‘Artık, böyle gitmez!’ noktasındadır” ifadelerini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu; açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü; “Can Atalay’ı; 12 Eylül yargısını da sollayan bir yaklaşımla esarete mahkûm eden zihniyet, her kurumu siyasallaştırmış, korku duvarlarını aşılamayacak kadar büyütmüştür. Artık tutukluluk esas, tutuksuz yargılanma istisna haline gelmiştir. Can Atalay neden esirdir? Neden 18 yıla mahkûm edilmiştir? Yargı; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak; demiştir gerekçe olarak. Gezi planlarını iptal mücadelesi, bir yanlışa dur deme özgür iradesini göstermektir. Soma’da 301 madenci ve ailesinin haklarını savunmak, Adana’da 14 çocuğumuzun can verdiği yangın sonrası acılı annelerin avukatlığını yapmak, ancak adalet savunuculuğu olur. Emek Sineması kapatılmasın demek, ancak tarihe ve kültürümüze sahip çıkmak olarak açıklanabilir. Doğayı, insanı, emeği korumanın ve adalet aramanın karşılığı, demir parmaklık arkasına koyulmaksa, bedeli ve sonuçları bu kadar ağır olabiliyorsa; sakat bir sistemle çıkmaz sokaklar zorlanıyor, demektir. Özgürlük, sadece şiirlerde ve şarkılarda kalmış; dayanışma ruhu köşeye sıkışmış demektir ki; güzel ülkemde onlar da yasaklıdır.”
Gerçeği perdelemek ve ertelemek
“Gerekçeden yoksun yargı kararlarıyla, yasaları uygulamaktan kaçarak, susturarak, sindirerek siyasal ve toplumsal bir düzen kurma çabası; eninde sonunda halkın kolektif bir şekilde direnç göstermesiyle yenilgiye mahkûmdur.” diyen CHP’li Nalbantoğlu; sözlerine şöyle devam etti; “Gezi gibi bir direnişin karşısında, iktidarını koruma çabası, şimdi de siyasallaşmış bir yargı sistemi ile uzatmalara dayanmıştır. Can Atalay; serbest kalmalı, yeminini etmeli, halkın işaret ettiği koltuğa derhal oturmalıdır. Hatay yaşayanlarının iradesi teslim edilmelidir. Yasal dayanaklar ortadadır. Anayasa’nın bir kez daha ihlali söz konusudur. Bir suç işlenmektedir ve sabit kaidelerle tartışmaya kapalıdır. Bir temenniden öte, sistem doğru ve adil bir biçimde işletilmelidir. Gerçeklerin perdelenmesi ve ertelenmesi, işe yaramayacağı gibi; demokrasi hanesine bir kara leke daha eklenmiş olacaktır. Bu tarihi sorumluluk hepimizindir. En çok da sessiz ve kayıtsız kalanlarındır. Bugün ülkenin dört yanını saran ‘Atalay’a özgürlük’ çağrısı; demokratik bir hukuk devletinin tesisi çağrısıdır. ”