CHP İzmir Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, koronavirüsün İzmir’deki durumu hakkında bilgiler verdi. Kılıç, "İzmir’deki ilk Korona virüs vakası, umre heyetindeki bir huzurevi çalışanının karantina ve önlem alınmadan huzurevindeki işine devam etmesiyle mi başladı? Böyle mi tedbir alıyorsunuz?” “İzmir’de korona hastalarının ilaçları neden yakınlarına dışarıdan aldırtılıyor? Nerede sosyal devlet. Ölüm raporlarına koronavirüs yazılmıyor, neyi gizliyorsunuz" dedi
İzmir’de koronavirüs tanı/teşhisli hastaların tamamının Bornova Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’ne yatırıldığını belirten Av. Kılıç, “Sağlık Bakanlığı’nın ilk aldığı kararla, İzmir’de Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi ‘pandemi’ için ayarlanmıştı, ancak şehre uzaklık ve trafik akışı nedeniyle 300 yatak kapasiteli Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’nin kullanılmasına karar verilmiştir.” dedi. CHP’li Av. Kılıç, “Şu anda Bornova’daki bu hastanede 200’ü aşkın pozitif vaka olduğu doğru mudur? Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin İç Hastalıkları Bölümü ile pandemi kliniklerine her gün 100’ün üzerinde başvuru yapıldığı bilgileri doğru mudur? Bu konuyla ilgili Valiliğin ve İl Sağlık Müdürlüğü'nün derhal açıklama yaparak kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir.” dedi.
"VAKAYI SAKLARKEN İÇİNİZ SIZLAMADI MI?"
İzmir’de koronavirüslü ilk vakaların Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı huzurevinde ortaya çıktığı şeklinde kamuoyunda bir algı olduğunu ifade eden Av. Sevda Erdan Kılıç, şunları kaydetti: “İzmir'deki ilk vaka umre heyetindeki bir huzurevi çalışanının karantina ve önlem alınmadan huzurevindeki işine devam etmesiyle mi gerçekleşti? Eğer umre heyetindeki huzurevi çalışanı tarafından virüs bulaştırıldıysa; kamuoyuna, ‘yurt dışından evladı gelen bir hastanın ailesini ziyareti’ olarak aktarılan bu olay kamuoyundan neden gizlendi? Bu durumu kamuoyundan ve İzmirlilerden saklayarak, hemşehrilerimizin ve tüm Türkiye'deki vatandaşlarımızın hayatlarını tehlikeye atmış olmuyor musunuz? Önümüzde Çin gibi bir örnek varken, şeffaf olunması gereken böyle hassas bir konuda yaşanan bu ilk vakayı saklarken neyi amaçladınız, vicdanınız hiç mi sızlamadı?
Umreden gelen bu huzurevi çalışanını karantinaya alsaydınız, kimseyle görüştürmeseydiniz ve o da huzurevindeki vatandaşlara bu virüsü bulaştırmasaydı, bu hastalık bu kadar yayılmayacaktı. Çünkü, orada kalan yaşlılar genelde 65 yaşın üzerinde olan ve bağışıklık sistemi diğer vatandaşlara göre zayıf olduğu için bu hastalığa daha kolay yakalanabilecek insanlar. Yarın bir gün tarih önünde bunun hesabını vicdanınıza, çocuklarınıza, topluma nasıl vereceksiniz?”
CHP İzmir Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, hastanelerde ne yazık ki doktorlar, hemşireler ve diğer hastane çalışanları için yeteri kadar maske, eldiven ve koruyucu madde bulunmadığını ifade etti.
"İKTİDAR İNSAN HAYATI İLE KUMAR OYNAMIŞTIR"
Buradaki hastalara, “tedavide kullanılan ilaçları dışarıdaki eczanelerden satın alma zorunluluğu” getirildiğine işaret eden Av. Kılıç, şu hususları belirtti: “Gerek Sağlık Bakanı Koca, gerekse AKP Genel Başkanı Erdoğan, her ne kadar ‘sağlık sektöründe malzeme, test ve ilaç sıkıntımız yok’ dese de görüyoruz ki durum hiç öyle söylendiği gibi değil. Hasta vakaları ve ölümlerde şeffaf olamayan iktidar, sağlık sektöründe kullanılacak malzemelerde de şeffaf olmayarak insan hayatıyla kumar oynamıştır. Bu millet, o hastanelerde yatan çaresiz insanlar size yıllardır vergi ödedi, sosyal güvenlik primi ödedi. Bu vatandaşlara, çaresizce onları ortada bırakarak mı cevap vereceksiniz? Yazıklar olsun size! İzmir genelinde Korona virüs salgınına yakalanan hastaların yakınlarının, dışarılarda sağlık merkezlerine, eczanelere yönlendirilmesi içler acısı bir durumdur, bu asla kabul edilemez ve tehlikeli bir durumdur.”
"REÇETEYE İLAÇ İÇİN HASTANEDE YOKTUR MÜHRÜ BASILDI"
CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, İzmir Kemalpaşa’da yaşayan vatandaşlarımızdan olan 68 yaşındaki Vedat Adanar’ın durumunun, “tedavide kullanılan ilaçları dışarıdaki eczanelerden satın alma zorunluluğuna” örnek olduğunu bildirdi. Av. Kılıç, pandemi hastanesi olan Bornova Türkan Özilhan Devlet Hastanesi’ndeki doktorların, Vedat Adanar’ın yakınlarına ilaçları bulması için reçete yazdığını, reçete üzerine de “hastanemizde yoktur” mührü bastığını ifade etti. Bir süre hastanede tedavi gören Adanar’ın vefat ettiğini ve cenazesinin tören yapılmadan sessiz sedasız toprağa verildiğini belirten Av. Kılıç, Vedat Adanar’ın kardeşi Uğur Adanar’ın, “ağabeyinin ölüm nedeninin Korona Virüs olduğunu” söylediğini; damadı Gökmen Aydın’ın da “kayınpederim hakkın rahmetine yürümüştür. Maalesef COVID-19 olduğu için cenaze merasimi olmayacaktır” açıklaması yaptığını kaydetti.
"ÖLÜM RAPORLARINA KORONAVİRÜS YAZILMIYOR"
CHP İzmir Milletvekili Av. Kılıç, “Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin ölüm raporunda ‘salgın hastalık’ ibaresinin yer aldığı; cenaze işlemlerinde, ölüm raporu ve sağlık kurulu raporlarında ‘Koronavirüs’ ve ‘KOVID-19’ gibi tanımlamaların yer almadığı doğru mudur?” diye sordu. Bu durumu “skandal” olarak değerlendiren Av. Kılıç, “Neyi, nereye kadar gizleyeceksiniz? Toplum sağlığını ilgilendiren bunun gibi kriz anlarında bilginin doğru şekilde verilmesi; halkın paniğe kapılmaması,yeterli önlemi alabilmesi ve manipülasyona uğramaması adına önemlidir. Artık gerçekleri halktan ve kamuoyundan saklamayın. Hangi ilde kaç vaka, kaç ölüm var açıklayın” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, “İzmir Valiliği’nin koordinasyonunda kurulacak ‘Pandemi Kurullarına’ Koronavirüsle mücadele için canla başla çalışan belediyelerimizden de temsilci alınması bir zorunluluk olup, virüsle mücadelede çok etkili olacaktır.” ifadesini kullandı.