CHP'nin Ödemiş İlçe Başkanı Hamdi Halis ve üyelerle birlikte patates tarlalarına giderek üreticileri ziyaret eden Av. Kılıç, çiftçilerle sohbet etti, dertlerini dinledi. Çiftçilerin çok dertli olduğunu anlatan CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, şunları söyledi: "Her yerde olduğu gibi burada da bir dokunduk bin ah işittik. Diğer tüm sektörlerimizde olduğu gibi çiftçimiz de emeğinin ve alın terinin karşılığını alamıyor. İktidarın ithalata dayalı tarım politikasının yanı sıra; mazot, gübre, yem, elektrik ve suyun pahalı olması ile çiftçinin üretim yapacak ne gücü kaldı ne de devlete olan güveni. Patates-soğandan, samana kadar ithalat yapan bir ülkede üreticinin yaptığı boşa kürek çekmek olur. Bunların yanı sıra bizim içimizi yakan başka bir konu daha var: Türkiye’nin patatesi dünyaca biliniyor, hele de Ödemiş patatesini duymayan kalmadı ama AKP iktidarı ne yapıyor? Mısır’dan, başka ülkelerden patates ithal ediyor. Zaten ekonomik olarak çöken çiftçi, Mısır’dan ve başka ülkelerden patates geldiğini duyunca manen de çöküyor ve yıpranıyor.”
“Biz bize yeteriz ama…”
CHP İzmir Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, Türkiye’nin kaynaklarının çok geniş, coğrafi yapısının da çok güzel olduğunu ifade ederek, “Ülkemiz havasıyla, suyuyla çok güzel. Bizim kaynaklarımızla ‘biz bize yeteriz’ ama bu kaynakları doğru kullanmak gerekiyor. Bu iktidar 17-18 yıldır bu kaynakları o kadar kötü kullandı ki şu an dışarıya muhtaç duruma geldik. Samanı bile ithal eder duruma geldik. ‘Biz bize yeteriz’ kampanyası yapıyorlar. Evet biz bize yeteriz ama kaynakların doğru kullanımıyla yeteriz. Tarım politikaları o kadar yanlış yapıldı ki çiftçi, üretici kan ağlar duruma geldi, borç içinde yaşıyor adeta. Ya borcuyla devam edecek ya da bitirecek. Tarımın önemini bu salgın sürecinde o kadar iyi anladık ki tarımı bu pespaye politikalara kurban etmeyeceğiz" dedi.
Kılıç şöyle devam etti: "Salgın, deprem, sel gibi afetlerde insanların en çok ihtiyaç duyduğu şey gıda ve sağlıktır. Sürdürülebilir tarımsal üretim için kırsal kalkınmayı, kırsal kalkınmayı ise göç ve istihdam sorunlarını yerinde çözerek, kent-kır arasındaki sosyal ve ekonomik dengeyi oluşturarak sağlayabiliriz. Bunun ana etkeni devlettir, devletin ürettiği tarım ve istihdam politikasıdır. Yerlilik ve millilik naraları atan iktidar, üreticinin mahsulünün tarlada kalmasına, yok pahasına aracılara gitmesine, ülkemizde tarımın bitme noktasına gelmesine neden olmuştur. Tarıma elverişli coğrafya, tarıma elverişli hava şartları var ancak tarıma elverişsiz bir iktidar var. Bizim üreticiye sahip çıkmamız gerekiyor ve Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi hep sahip çıkacağız. Yerli üreticiye sahip çıkmamız gerekiyor ki en zor anımızda hep yanımızda olsunlar, üretsinler.”
“Çiftçinin borçlarını silin”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun çiftçinin borçlarının silinmesi önerisini de anımsatan Kılıç, "2006 yılında çıkan tarım yasasının 12. maddesine göre, milli gelirin her yıl en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilmesi gerekiyor. Hani desteği gören var mı?” diye sordu.
AK Parti iktidarının bu salgın döneminde çiftçilerin borçlarını silmek ve destek paketi açıklamak yerine onları daha da borçlandırmak için ellerinden geleni yaptığını savunan Kılıç, “Elektrik ve su ile ilgili kolaylaştırma yapmaları gerekiyor. Elektrik şirketlerinin bu salgın döneminde dahi abonelik iptali yaptığını, abonelik yenilemek için çiftçiden tekrar para istediğini ve borcundan dolayı elektriğini kestiğini duyuyoruz. Bu yem ve gübrenin pahalılığına çözüm bulmak gerekiyor. Çiftçinin mazotu vergisiz alması gerekiyor aynı yat sahipleri gibi. Yat sahipleri mazotunu nasıl vergisiz alabiliyorsa, çiftçinin de öyle alması gerekiyor. Rahat rahat üretimini yapsın ve hak ettiği değerde malını satabilsin diye. Ancak üreticimize ve çiftçimize yönelik bu uygulamalar bizleri üzüyor. Çünkü, (Çiftçi büyürse, tarım büyür; tarım büyürse ülke büyür.)” diye konuştu.