CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, atık kağıt toplayan işçilerin sorunlarını TBMM'de düzenlediği basın toplantısı ile gündeme taşıdı.
Atıkların yüzde 80'inin sokak atık toplayıcıları tarafından toplandığını belirtenBeko, şu ifadeleri kullandı;
''Bugün bu yoğun gündem içinde COVİD-19 salgını ile birlikte durumları her geçen gün zorlaşan Atık Kâğıt İşçileri ile ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. Teknolojik gelişmeler ve sanayileşme ile paralel olarak yaşanan hızlı kentleşme ve nüfus artışı, hem ülkemizde hem de tüm dünyada insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki baskısını hızla arttırmaktadır. Mevcut yönetmeliklerde yer verilmese de tek kelimelik bir ibare bulunmasa da sektörel gerçeklik, atıkların yüzde 80’inden fazlasının sokak atık toplayıcıları tarafından toplandığını gösteriyor. Kağıt, cam, plastik ve metal gibi geri dönu?ştu?ru?lebilir atıkları, çok tehlikeli atıkların ve hastalık yapıcı mikropların arasından toplayan ve atık toplama depolarına satan, böylelikle de geçimlerini sağlaya çalışan işçilerden söz ediyoruz. Ülkemiz sınırları içerisinde yaklaşık 6 milyon kişinin sokaklarda tam ve yarı zamanlı olarak 200’e yakın faaliyet türünde çalıştıkları bilinmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre, bu 6 milyon kişinin içinden, kayıt dışı iş yapan sokak toplayıcılarının sayısı 500 bine ulaşmaktadır.''
ÜSTLENDİKLERİ ÖNEMLİ GÖREV GÖZ ARDI EDİLEMEZ
Atık toplayıcılarının üstlendikleri önemli görevin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Beko; ''Sadece İstanbul’da 100 binin ve Ankara’da 20 binin üzerinde insan, sağlık sigortası ve sosyal güvenlik hakkı olmaksızın, Günde çekçekleri ile ortalama 8-10 kilometre yürüyerek yaklaşık 12 saat çalışırlar ve topladıkları atıkları 60-80 TL gibi düşük bir bedelle hurdacılara satmak durumunda kalırlar. Bu noktada atık toplayıcılarının, yeniden değerlendirilebilir atıkları geri dönüşüm sektörüne kazandırma açısından önemli bir görev üstlendikleri inkar edilemez bir gerçektir. Türkiye’de kayıt dışı olarak toplanan ambalaj atığının en az yarısı sokak toplayıcıları tarafından sisteme kazandırılmaktadır. Ancak kazançları ile yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan atık toplayıcılarının yaşadıkları en büyük problemlerden birisi sosyal güvencesizlik. Ayrıca; Her türlü atıkların atıldığı çöp kutularının sokak toplayıcıları açısından doğurduğu sağlık riskleri, önemlidir. Atık toplama işinde, tıbbi atıklardan bulaşabilecek hepatit tehlikesi, solunum sistemi hastalıkları (kronik bronşit, astım, verem) uzun çalışma saatlerine bağlı olarak fiziksel tükenmişlik, genel iskelet yapısının bozulması ve psikolojik rahatsızlıklar gibi birçok sorunla karşılaşılıyor.'' ifadelerini kullandı.
SAĞLIK PROBLEMLERİ YAŞIYORLAR
Toplayıcıların yaşadığı sağlık problemlerine de dikkat çeken Beko şunları söyledi;
''Sokak toplayıcılarında solunum sistemi bozuklukları, tifo ve koleradan tespit edilmektedir.Sokak toplayıcıları, ayrıca kirli toz, yara ve böcek ısırıklarına ve sokmalarına, ağır çekçekleri çekmelerinden kaynaklanan iskelet bozukluğuna ve genel atıklarla birlikte tehlikeli kimyasallarla temasından kaynaklanan yanıklara bağlı olarak cilt ve kan enfeksiyonları, göz ve solunum yolu enfeksiyonları gözlenmektedir. Bu bağlamda, sağlıklı bir çalışma ortamının sağlanması için atılacak her bir adımın önemi büyüktür. Sayın basın mensupları, bu noktada; geri dönüşüm işçilerinin ülke ekonomisine sağladıkları katkıları da sizlerle paylaşmak istiyorum. 2,5 litrelik bir plastik şişe geri kazanılıp üretimde kullanılırsa 6 saatlik elektrik enerjisi tasarruf ediliyor. Dönüşen her ton cam için 100 litre petrol tasarrufu sağlanıyor. Kullanılmış kâğıdın geri dönüşümünde hava kirliliğini %74, su kirliliğini %35, su kullanımını %45 azalıyor. 1 ton kâğıt atık geri dönüştürüldüğünde doğada 17 ağaç kesilmekten kurtarılıyor. Geri dönüşüm ekonomiye yıllık en az 35-40 milyarlık katkısı olan bir sektör. Aynı zamanda dışarıya bağımlı olduğumuz enerjide de tasarruf sağlamış oluyoruz. Doğal kaynaklarımız korunuyor. Çevre kirliliği azaltılıyor. Enerji tasarrufumuz sağlanıyor. Atık miktarımız azaltılıyor. Geleceğe ve ekonomimize yatırım yapılmış oluyor.
''500 BİN KİŞİNİN YÜZDE 20'Sİ ÇOCUK''
Aynı zamanda atık toplayıcıları ülkemizin ve dünyamızın ortak sorunu olan iklim değişikliği ile mücadele konusunda da toplanan atıklarla büyük bir görevi yerine getirmiş oluyorlar. Peki, atık toplama bu kadar önemliyken kim bu sokağın emekçileri? Olmaz ise ne olur atık toplayıcıları? Sokaklarımızda en az 500 bin atık toplayıcımız var. Bu sokağın emekçileri olmazsa belediyelerin bu konudaki araç, işçi ve ek mali gider masrafları iki katına çıkıyor. Ülkemizdeki geri dönüşüm sistemi neredeyse imkansız hale geliyor. Sokaklarımızdaki atık toplayıcılarının yüzde 15’i yabancı uyruklu: Türkmenistan, Suriye, Afganistan gibi ülkelerden gelmişler. Onlar da aynı şekilde zor koşullar altında çalışmaktadırlar. 500 bin çalışanın tamamı kayıt dışıdır. Ancak 500 bin kağıt toplayıcısının yüzde 20’si ise ne yazık ki çocuktur. 10 binlerce çocuk sokak toplayıcısı birçok açıdan risk altındadırlar. Tehlikeli ve tıbbi atıklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Kemikleri gelişim sürecinde olduğu için ağır yük kaldırmak ve taşımak, çocuklarda çok ciddi iskelet problemlerine neden olmaktadır. Bu ağır şartlarda çalışmak zorunda olan çocuklar, eğitim imkanlarından ve kendilerini geliştirme fırsatlarından yoksun kalmaktadırlar. Çocuklar, şiddet ve tacizle daha çok karşılaşmaktadırlar, daha savunmasız durumdadırlar. Yapılacak ilk iş bu çocukları okullara göndermek, sağlıklı yaşam koşulları oluşturmaktır.
Atık kağıt işçilerinin barınma yerleri genelde kağıt depolarıdır. Sosyal güvenceleri olmadan çalışmaktadırlar. Günlük 60-80 liraya, en az 12-15 saat çalışıyorlar ve ağır yükleriyle kilometrelerce yol kat ediyorlar. Sokak atık toplayıcıları yazın çok sıcakta, kışın çok soğukta çalışıyorlar. Bu işi yoksul aileler yapıyor ve çoğu zaman aile bireylerinin tamamı çalışmak zorunda kalıyor. Bu zor şartlara rağmen doğayı ve tüm yaşamı bu denli ilgilendiren konularda emek veren bu sokağın kahramanlarının talepleri ise şunlardır;
Atık toplayıcıları aslında kamu görevi önemindeki bu mesleklerinin yasada tanımlanmasını, statülerinin olmasını; ve sosyal güvence altında çalışmayı talep ediyorlar. Dünyanın ve insanlık tarihinin karşılaşmış olduğu en yıkıcı tehditlerden birisi olan bu salgın nedeniyle de salgının sonlandığı durumda da sokaklarda yaşayıp, geçimini sokaklardaki etkinliklerle kazanan kimselerin ihtiyaç duyacakları hijyen koşullarının sağlanabilmesi çok zordur. İçinde geçilen sürecin de ruhuna uygun olarak, sokaklarımızın, bu emekçilerine toplum olarak sahip çıkılması görev olarak önümüze çıkmaktadır. Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerimizin bu görevi üstlendikleri ve büyük destek sağladıklarını biliyoruz ama daha kalıcı ve yapısal sorunların çözümüne dair adımların atılması şarttır. Dolayısıyla yapılacak şey, polis marifetiyle depoları basmak değil, bu kişilerin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına bir destek programı oluşturulmasını sağlamaktır. Bu vesileyle de bir soru sormak isterim; bu baskınların gerçek sebebi nedir? Neden bugün yapılmaktadır? Bu baskınların arkasında hangi yandaş şirketler vardır? Bir an önce kamuoyuna bu soruların yanıtları verilmelidir. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da bizzat yerinde bu arkadaşlarımızı ziyaret etmiş ve sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılacağını vurgulamıştır. Dolayısıyla bu sorunun çözümü AKP iktidarı ile birlikte artık iyice görünür olan ve gün geçtikçe artan yoksulluğu sona erdirmektir. Bu da ancak Millet İttifakı İktidarı ile olacaktır. Zira Saray ve çevresinin 5’li çete ve yandaşları dışında kimseyi görmediği açıktır. Sokaklarımızda karşılaştığımız, önlerinden yürüyüp gittiğimiz sokağın bu emekçilerinin bu talepleri çok görmemeliyiz. İnsanca bir yaşam herkesin hakkıdır!''