İzmir’in merkezi yönetimden yeterli desteği göremediğini ve iktidarın yaklaşımının siyasi olduğunu ifade eden Arslan; “Merkezi Yönetimin ve Bakanlığın tam olarak ne yapacağının yazılı olarak ifade edilmemesi, siyasi amaçlarla bütün sorumluluğun İzmir Büyükşehir Belediyesine yüklenmeye çalışıldığı hissiyatı uyandırıyor. Üstüne bir de İzmir’in 40 verip 1 alması gerçeği var. Dolayısıyla bu noktada samimi bir yaklaşım göremiyoruz” dedi.
Arslan’ın açıklaması şöyle:
“Bilim insanlarının çalışmaları değerli ve mutlaka dikkate alınması gereken maddelerden oluşuyor ancak İzmir Körfez’inde yaşanan sorunu çözebilmek için ortak akıl ile hareket edilmesi, sorumluluğu olan tarafların hepsinin yapacaklarının açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Merkezi Yönetimin ve Bakanlığın tam olarak ne yapacağının yazılı olarak ifade edilmemesi, siyasi amaçlarla bütün sorumluluğun İzmir Büyükşehir Belediyesine yüklenmeye çalışıldığı hissiyatı uyandırıyor. İktidar ve temsilcilerinin sözlü olarak vaatleri olsa da bu vaatlerin yazılı olarak ifade edilmesi herkesi rahatlatacaktır. Çünkü söz uçar, yazı kalır. Verilen sözlerin ve vaatlerin yerine getirilmesinde AKP iktidarının karnesinin kötü olduğunu tüm halkımız biliyor. Üstüne bir de İzmir’in 40 verip 1 alması gerçeği var. Dolayısıyla bu noktada samimi bir yaklaşım göremiyoruz.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin mimarları ve temsilcilerinin; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Cemil Tugay’ı 15 maddelik İzmir Körfezi Acil ve Kısa Vadeli Eylem Planı’nı şerh düşmeden imzalaması üzerinden eleştiriyor olmaları bu işe ne kadar siyasi baktıklarının bir göstergesidir. Samimi olsalar, Dünya Bankası ve İller Bankası kredileri için destekleyici ve net bir tavır sergilerlerdi. Ancak iktidarın gerçekten sorunu çözme niyetinde olup olmadığı ne yazık ki belirsiz. Büyükşehir Belediyemizin onay bekleyen ve Körfezin temizlenmesi için kritik önemi olan Sirkülasyon ve Navigasyon kanalları projesi var. Eğer samimi iseler bu projeye onay versinler.
Körfezimizin temizlenmesi ve temiz kalabilmesi için gerekenler bilim insanlarımızca ifade edilmiş. Burada Cemil Başkan’ın tutumunun oldukça doğru olduğunu söylemek gerek. Dünyanın hiçbir yerinde karşılıklı tartışma ve uzlaşı olmadan ortaya doğru bir iş çıkmaz. Hiçbir kimse ve kurum tek başına tüm sorunlara vakıf olamaz, bu sorunları çözemez. İzmir Büyükşehir Belediyesi 15 maddelik görevleri yapacak peki bakanlık ne yapacak? Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı çalışmalarla Körfez temizlenmez. Bakanlığın üstüne düşen nedir? Bunları konuşmadan sorunu çözmemiz mümkün değil.
Körfezin temizlenmesi ve bu temizliğin kalıcı olması için atılması gereken adımlar var. Hem temizlik için hem de kalıcı çözüm için yapılması gerekenlerin çoğu Bakanlığın yetkisinde. Körfez’de yapılması gereken dip temizliği ve Körfez’e akan nehirlerin temizliğinin denetimi Bakanlığın yetkisinde. Gemilerden, Liman’dan Tersaneden ve sanayi tesislerinden kaynaklı kirlilik ile mücadele yine bakanlığın yetkisinde. Ancak görüyoruz ki iktidar Körfez için sadece denetleyici pozisyonda kalma, bütün mali ve idari yükü Büyükşehir Belediyemize bırakmak istiyor.
Haliyle sormamız gerek, Bakanlık bu zamana kadar neden kendi yetki alanındaki kirleticiler ile yeterince mücadele etmemiş. Eğer bir mücadele verdiyse ne yapmış? Sadece ceza keserek ne yazık ki sorun çözülmüyor. Bu cezalardan gelen para ne yapılmış? Körfez’in kirlenmesini önlemek için bir fon oluşturulmuş mu? Bakanlık bir fon oluştursa ve bu daha önce kesilen para cezalarının tutarları oraya aktarsa ve bu kaynak Körfez’in temizlenmesi için kullanılsa olmaz mı?
Son olarak 31 Mart seçimlerinde İzmirli hemşehrilerimiz haklarını koruması ve onlara doğru hizmeti ulaştırması için yetkiyi Cemil Başkan’a verdi. Sayın Belediye Başkanımızın da bu yetkiyi kullanarak Körfez’in temizlenmesi için yapılacak işlerin kalıcı olması açısından İzmirli hemşehrilerimizin hakkını korumak istemesi oldukça doğal. Belediyemiz Körfez için elinden geleni yapmaya hazır, bunu çok kez ifade ettik. Aynı samimi tutumu şimdi Bakanlık’tan ve iktidardan bekliyoruz. Körfez’in ve İzmir’imizin kaybedecek zamanı yok.”