Yargıtay içtihatlarına giren karara konu olan dava konusu İstanbul'da yaşandı. Bir şirkette çalışan S.A., karısının giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere müdahalelerde bulunarak sosyal şiddet uyguladığını, kadının baskın karakterde olduğunu, sürekli kavgacı tavırlar sergilediğini belirterek eşi A.A.'ya boşanma davası açtı. S.A. dilekçesinde, karısının kendisine hakaret edip evden kovduğunu, çocuklarıyla da ilgilenmediğini gerekçe göstererek evlilik birliğinin çekilmez bir hâl aldığını öne sürdü.
İSTİNAF: KARIŞABİLİR
İlk derece mahkemede yapılan yargılama sonunda, kadının tam kusurlu olduğu kabul edilerek erkeğin boşanma davası kabul edildi. İlk derece mahkemenin verdiği bu karara karşı kadın, dava dosyasını itirazıyla birlikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi'ne taşıdı.
Sabah gazetesinden Halit Turan'ın aktardığına göre, istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) kadına yüklenen "Eşinin giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere müdahalelerde bulunarak sosyal şiddet uyguladığı" iddiasının tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davalıya kusur olarak yüklenmesine imkân bulunmayacağı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını kaldırdı.
YARGITAY: BOŞANMA SEBEBİ
Boşanma davasının bozulması üzerine de S.A. da Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyeleri, erkeğin dilekçesinde belirttiği eşinin giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere müdahalelerde bulunarak sosyal şiddet uyguladığı ve çocuklarıyla ilgilenmediği iddialarının hükme esas alınabileceğini kaydetti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nce erkeğin davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirten Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, istinaf mahkemesinin kararını bozdu.