Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kampüs içerisinde rektörlük binası önüne kurmak istedikleri ‘direniş çadırı'na özel güvenlik birimleri izin vermemiş, bunun üzerine oturma eylemi yapan öğrencilere çevik kuvvetler sert müdahale etmişti. 45 öğrenci gözaltına alınırken, 42’si emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Yaşanan olayın ardından Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri açıklamada bulundu.
“BARIŞÇIL PROTESTO HAKKI ENGELLENDİ”
22 Ekim Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde gerçekleşen olaya ilişkin akademisyenlerin açıklamasında, “Meşruiyeti tartışmalı bir biçimde atanmış rektörlüğün emriyle daha önce de çeşitli kereler olduğu gibi öğrenciler yasaklanmaya çalışıldı. Bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin 45 öğrencisinin, anayasa tarafından güvence altına alınan barışçıl protesto haklarını kullanmaları engellendi” denildi.
“KAMUSAL ALANI İŞGAL SUÇLAMASI YAPILDI”
Akademisyenlerin açıklamasında gözaltılara ilişkin şöyle denildi:
''Öğrenciler, dağılacakları takdirde herhangi bir müdahale olmayacağı sözü üzerine sorunsuzca dağıtmaya hazırlanırlarken “kamusal alanı işgal etmek” gibi dayanaksız bir suçlamayla zor kullanılarak gözaltına alındı.
Giriş yasakları nedeniyle ‘kamusal alan’ olmaktan çıkan kampüsümüzde yaşanan olaylar konusunda atanmış rektörlüğün yaptığı açıklama gerçeği yansıtmamaktadır. Yüzlerce hoca, mezun ve öğrencinin tüm gün tanık olduğu olayların görüntü kayıtları sosyal medyada yaygın olarak paylaşılmıştır.
Üniversite, öğrencilerimizin kendilerini kayıtsız şartsız güvende hissetmeleri gereken, fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam olmalıdır. Böyle bir ortamın özel güvenlik, sivil polis ve çevik kuvvet tarafından ablukaya alınması kabul edilemez.
Eğitim-öğretim kalitesini düşürmeye ve ortak akıl zeminini yıpratmaya yönelik bu müdahaleler, tüm toplumu etkileyen bir kamu zararına yol açmaktadır.''
REKTÖRÜ İSTİFAYA ÇAĞIRDILAR
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, yaşanan olayların ardından rektör Naci İnci'yi istifaya davet ederek “Tüm bu uygulama ve müdahalelere karşı on aydır hiç kesintisiz olarak dile getirdiğimiz akademik özgürlük, üniversite özerkliği ve şeffaf, demokratik, hesap verebilir yönetim talebimizi ısrarla yineliyor ve meşruiyeti tartışmalı bir biçimde atanmış rektörlüğün derhal istifasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
REKTÖRLÜKTEN ‘AZINLIK GRUP' AÇIKLAMASI
Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğü ise yaşanan olaylara ilişkin yaptığı açıklamasında, rektörlük binası önünde giriş-çıkış kapısı önünü işgal etmek amacıyla çadır kurmak istendiğini, özel güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle çadırın kaldırıldığını söyledi.
Rektörlüğün açıklamasında, “100 kişilik öğrenci grubuna müdahalede yetersiz kalındığı için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yardım istendiği” belirtildi. 5 saate yakın rektörlük binası önünde oturma eylemi yapan grup ile müzakere edildiği, ardından çevik kuvvetlerin müdahale ettiği ve gözaltıların gerçekleştiği belirtildi. Rektörlüğün açıklamasında eylem yapan öğrenciler içinse ‘azınlık grup’ ifadeleri kullanıldı.
SÖYLEŞİ, DEKAN TARAFINDAN İPTAL EDİLDİ
Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü, Pazartesi günü (25 Ekim) yapmayı planladıkları ‘Can Candan ile Belgesel Macerası' isimli yönetmen söyleşisi etkinliğinin son anda Öğrenci İşleri Dekanı Fazıl Önder Sönmez tarafından, Can Candan’ın kampüse girmesinin yasak olduğu gerekçesiyle iptal edildiğini duyurmuştu. Karara tepki gösteren öğrenciler, “Okulun sinema kulübü olarak okulla bağlantılarına bağımlı veya onlardan bağımsız, alanında yetkin bir belgesel yönetmeni ile söyleşi etkinliği bile yapamıyorsak ne yapmamız bekleniyor?” diye sormuştu.
“BENİ ÖĞRENCİLERİMDEN KİMSE AYIRAMAZ”
Can Candan da kulübün açıklamasını sosyal medya hesabından alıntılayarak, “Ben de bu keyfi, hukuksuz ve hak ihlali içeren kararı kabul etmiyorum! Beni öğrencilerimden kimse ayıramaz!” sözleriyle tepkisini dile getirmişti.
Sayfa başına git