İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Tunç Soyer, 90 günlük görev süresinin ardından kent gündemindeki önemli konuları SONKALE'ye değerlendi. Öncelikle İzmir basınına yeni bir renk katan SONKALE'ye hayırlı olsun dileklerini ileten, başarılı ve uzun soluklu olmasını dileyen Başkan Soyer, hem Türkiye'nin hem de İzmir'in güçlü bir yerel medyaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. Soyer, İzmir'de çokça tartışılan konularla ilgili sorulara ise açık yüreklilikle yanıtlar verdi. İşte o röportaj:
Fotoğraflar: Abdullah ÇELEBİ
Röportaj: Mustafa AKBAŞ
*Son seçimler ilginç bir tabloyu ortaya koydu. Sizce Türkiye nereye gidiyor?
Şu anda tabandan büyüyen bir dalga var. Bu dalganın ne kadar büyük olduğunu 31 Mart'ta gördük. 23 Haziran'da daha net gördük. Türkiye'de siyaset değişiyor. Çünkü aşağıdan yukarıya bir hareket var. Dil, kültür, beklentiler değişiyor. Ben bunu her gün yaşıyorum, hissediyorum, görüyorum. Çok kısa süre içinde siyasi aktörlerin, dinamiklerin, partilerin değiştiğini gösterecek bu değişim. Ne CHP eski CHP olacak, ne CHP'nin aktörleri eskisi gibi olacak, ne AKP eski AKP olacak. Yeni partiler çıkacak. Tüm siyasi dinamikler değişecek. 23 Haziran ve 31 Mart, Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde çok önemli bir kilometretaşı olacak. Toplum farklı bir mesaj verdi. Biz bir zafer falan kazanmadık. Türkiye genelinde oy oranlarında bir değişiklik yok. Sadece millet büyükşehirleri bize bıraktı. Bu sadece bize verilen bir avans, kredi. Bu millet bize dedi ki; hele yürü bakayım bir yürüyüşünü göreyim. Eğer bizim doğru yürüdüğümüzü, iyi işler başardığımızı görürse o zaman millet bize güvenmeye başlar. O nedenle bu bir zafer değil sadece siyasal bir avans. Ama bu aşağıdan gelen hareket siyasal iklimi değiştirecek. PKK'yı da HDP'yi de CHP'yi de AKP'yi de değiştirecek. Çünkü bu bir halk seferberliği. Değiştiğini göreceğiz hep beraber...
BASMANE ÇUKURU'NA GÖLET DERKEN KASTIM...
*İzmir özeline dönersek; Basmane Çukuru'nda yeni bir gelişme vardı. Siz de Folkart'ın bıraktığı ve tekrar Güçbirliği'ne teslim edilen bu alanı gölet yapmak istediğinizi söylemiştiniz. Ne oldu gölet?
Oturacağız, müzakere edeceğiz. Mevcut koşulları herkesin iyi anlamasını sağlayacağız. Ondan sonra da bir yol haritası çıkaracağız. Ama benim göletten kastım, bütün bu uzlaşma ve o uzlaşma sonucunda ortaya konacak uygulamaya kadar geçecek süre içinde orası öyle duvarlarla çevrili bir alan olarak kalmasın demekti... Etrafına banklar koyalım, içine fıskiyeler koyalım, bir gölet olarak hiç olmazsa halkın kullanımına açılsın. Talebimiz sadece geçici bir süredir.
*Orayı satın alıp gölet yapacaksınız gibi anlaşılmıştı ama..
Satın almak değil ama bu eldeki verilerin neye imkan verdiğini mal sahipleriyle birlikte oturup değerlendirmek istiyoruz. Bizim de orada yüzde 30 hissemiz var, az buz değil yani.. Biz de orada sadece koordinasyondan sorumlu bir mevkiide değiliz. Biz aynı zamanda hissedarız. Dolayısıyla hissedarların mevcut koşulları iyi anlayıp, birlikte hareket etme iradesi konusunda ne yapacaklarını masaya yatırmaları lazım. Masadan ne çıkar bilmem.
*Masa ne zaman?
Önümüzdeki haftadan itibaren masaya oturuyoruz.
KENT EKMEK'TE KAMU MENFAATİNE BAKARIZ
*İzmir Ticaret Odası'nın Kent Ekmek'in kapasitesinin azaltılması ve ekmeğin fiyatının artırılması talebi oldu sizden. Bu çok tepki çekti. Ne dersiniz?
Bu toplantıların, taleplerin iki boyutu var. Birincisi biz herkesi dinleyeceğiz, dinlemeye devam edeceğiz. EBSO ile ticaret odasıyla ve sanayi bölgeleriyle her ay düzenli buluşmaya başladık. Dinleyeceğiz, dinlemek zorundayız. Çünkü bunu demokrasinin bir uygulama örneği olarak değerlendiriyorum. Demokrasi insanlığın bu kainatta yarattığı en başarılı inovasyondur. Farklı görüşleri bir arada değerlendireceğiz. Herkesi dinleyeceğiz...
Çatışan çıkarlar, fikirler sonunda kamu menfaatinde eriyecek. Kamunun menfaatinin nerede daha çok öne çıktığına beraber karar vereceğiz. Parametremiz, turnosolümüz kamunun menfaati olacak. Herkes orada haddini bilecek. Çünkü bu memleketette yaşayan herkes bu kamunun menfaatinin büyümesinden yararlanıyor. Bizim de rolümüz budur. O nedenle Basmane çukurunda da Kültür Park'ta da tarımda da onu ortaya koyacağız. Dolayısıyla İzmir Ticaret Odası'nın taleplerini de dinleyeceğiz, ondan sonra bakacağız kamunun menfaati nerededir. Tercihlerimizi o belirleyecek. Ama dinleyeceğiz, onları da yok saymayacağız.
BUCA BEKLEMEDE, GAZİEMİR REVİZE OLABİLİR
*Buca metrosu neden halen beklemede?
Yeni bakan atamaları yapılacak diye bekliyoruz. İBB'deki AKP Grubu'nun sözcüsünü de yanımıza alıp bakana birlikte gideceğiz. Değişim olsun bakalım, onu bekliyoruz. Bakanlıktan ne para, ne hazine garantisi, hiçbir şey istemiyoruz. Her şeyimiz hazır. Proje, fizibilite, bütçe hazır. Sadece yasa gereği almamız gereken bir onay imzası var. Ona da engel olamayacaklar. Çünkü AKP'lilerle beraber gideceğiz. Ama çözeceğiz bu sorunu kesinlikle..
*Geçenlerde güzergahını açıkladığınız Gaziemir metrosuyla ilgili de ciddi eleştiriler var. Hattın, İZBAN ile aynı bölgeden geçtiği, birçok istasyonun birbirine çok yakın olduğu söyleniyor...
Varsa yanlışlar zaten düzelteceğiz. Demokrasinin güzelliği orada. Yok ben en doğrusunu biliyorum, en doğru hat benim hattımdır, diyemeyiz. Varsa bir hata, varsa bir eksiklik, bunu değerlendireceğiz. Biz de onun ışığında revize edeceğiz. Niye etmeyelim. Biz bunu kamu için yapıyoruz. Varsa eksiği yanlışı düzelteceğiz. Ama şu önemli; İzmir'in ulaşım sorununun çözümü ile ilgili yeni adımlar atılması lazım. Altgeçitlerin yapılacağı yerler var. Yeni güzergahların açılacağı, yeni hatların açılacağı yerler var. Deniz ulaşımı, metro, hafif raylı sistem var.. Monoray gibi yeni kullanılacak enstrümanlar var. Bunlar İzmir'in gündemine gelecek...
MONORAYI ÇİNLİLER YAPACAK
*Monoray'da durum nedir?
Çinlilerle yapacağız büyük ihtimalle. Onlar çok daha uzun hatlara talipler ama biz kısa bir numune hattı hemen yapacağız. ESBAŞ'ın ordan fuar alanına 2.3 kilometrelik bir hat. Bu hat hem fuarın tanınırlığını, işlerliğini kolaylaştıracak hem de biz monorayın fizibilitesini, rantabilitesini biz görmüş olacağız. Eğer oradan cesaret bulabilirsek de İzmir'de çok yaygınlaştıracağız. Çünkü İzmir'in coğrafi konumu jeolojik konumu bu tür havai hatları çok cezbeden bir yapı. Buna ihtiyacımız var. Kamulaştırma ve toprağın altına girme gerektirmeyen çok pratik, hızlı çözümler aslında bunlar. Monorayın genellikle Uzakdoğu'da çok yoğun kullanılmasının sebebi o. Üstelik maliyeti metroya göre daha düşük. Arkadaşlarımızın çalıştığı başka monoray güzergahları da var ama ilk olarak ESBAŞ- Fuar olacak...
*İlçe belediyelerin gayrimenkul satışları çok eleştiriliyor. Ne dersiniz?
Türkiye'de çok ciddi bir yerel yönetim reformuna ihtiyaç var. Belki de her şeyden daha öncelikli. Tüm dünya yerelleşiyor, yerelin yetkisi, sorumluluğu, gücü artırılıyor. Bizde ise tırpanlanmaya çalışılıyor. Bu doğru bir şey değil. Çünkü insanlar dertlerine dermanı yerelde buluyorlar. Vatandaşın derdinin ne olduğuna en fazla yerel yönetimler vakıf. O yüzden yerelin yetkisinin artırılması lazım. İlçe belediyelerinin yetkisi öyle tırpanlanmış durumda ki ona bağlı olarak gelir kalemleri de azalmış. Yerel belediyeler can çekişiyor aslında. Borçlu olmayanı yok. AKP'lisi CHP'lisi fark etmiyor...
BU MEVZUATLA BORÇLANMAMAK MÜMKÜN DEĞİL
*Peki bunda kötü belediye yönetiminin hiç mi suçu yok.?
Onun da payı var ama asıl mesele mevzuat. Mevzuat öyle sıkıştırıyor ki pırıl pırıl dört dörtlük iş yap, mümkün değil borçlanmamak. Mümkün değil...
Büyük hatalar yapıldığına hiç kuşku yok. Bunları tartışmıyorum bile. Ama daha genel bir şeyden bahsediyorum. Öncelikle bu memleketin ihtiyacı olan yerel yönetim reformudur. Gelirlerinin artırıldığı, bütçesinin kuvvetlendirildiği, kaynaklarının genişletildiği bir yerel yönetim yapısıdır. Bu olmadan niye borçlanıyor, niye satıyor diye sormanın bir manası yok ki. Adil olmayan şey; yerel yönetimin güçsüzleştirilmesi. Burada bir yanlışlık var. Bu büyük bir hata. Acilen gücün artırılması lazım. O nedenle bir yerel yönetim reformu şart. Yani bizde işler tepeden tırnağa yanlış. 1 gecede 16 bin köyü kapattık. Böyle bir şey olabilir mi. Tarım öldü, can çekişiyor diyorsun. Sonra tarımdan geçimini sağlayan insanı emlak, temizlik vergisi mükellefi haline getiriyorsun. Akıl alacak gibi değil. Tam bir akıl tutulması. Çünkü doğru bakmıyor olaya, şaşı bakıyor. Yerel yönetimin önemini kavramayan bir bakış açısıyla bakarsanız sonuç, neden arazi satıyorlara gider. Orada yanlış yönetimden çok yerel yönetim mevzuatının hatası ağır basar..
*Her yer betonlaşıyor, nefes alacak yer kalmıyor. İzmir'de yeşil alan artacak mı?
Evet artacak. Yeşildere'de 1.5 milyon metrekarelik yeni yeşil alan, Behçet Uz Parkı'nda 700 bin metrekarelik yeşil alan yaratacağız. Kişi başına düşen yeşil alan ciddi biçimde artıracağız. Kentin nefes almasını sağlayacağız. Daha birçok yapacağımız şey var. Bisiklet yolları, yayalaştırma, yenilenebilir enerji kaynaklarının hayata geçmesi, rekreasyon alanlarının çoğaltılması, Portakal Vadisi v.s..
BRÜKSEL'DE BİZE FAŞİST MUAMELESİ YAPMIŞLARDI
*Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği'nin (SODEM) de başkanlığını yürütüyorsunuz. SODEM'in sendikalaşma kararı neyi ifade ediyor?
Sendikanın kuruluş kararı dün geldi. İlk haberi size vereyim. İki şey aslında bir arada yürüyecek. SODEM daha çok akademik, uluslararası ilişkiler ağırlıklı olarak varlığını sürdürecek. Çünkü belediyelerde bunu çok önemsiyoruz. Ben 10 yıl önce Brüksel'e ilk gittiğimde bize faşist muamelesi yapmışlardı.
*Neden? Biraz açar mısınz?
CHP öyle biliniyordu çünkü. CHP'nin bıraktığı boşluğu cemaat dolduruyordu. Ve cemaatin gözüyle bize bakıyorlardı o zamanlar. Dolayısıyla da bizi tanımıyorlardı. Şimdi işler değişti. Bugün artık CHP'li belediyeleri gerçek ve sürdürülebilir paydaşları olarak görüyorlar. 10 senede geldik bu noktaya. Dolayısıyla SODEM'in uluslararası alanda Türkiye'deki yerel yönetimlerle ilgili ezber bozan ve gerçek kimliğini ortaya çıkartan bir görevi var. Bunu sürdüreceğiz. Beledediye başkanlarının sosyal demokrat olması için Akademi SODEM adı altında eğitim programları yürütüyoruz. Çünkü belediye başkanlarının her biri farklı disiplinlerde eğitim almış, farklı uzmanlık alanları olabilir. Ama sonunda sosyal demokrat olmak durumundalar. Sosyal demokratlığın eğitimdeki, turizmdeki, ekonomideki karşılığı nedir. Sosyal demokrat eğitim politikası nedir, turizm politikası nedir, bunun için bilgiye ihtiyaç var. Yoksa herkesin sosyal demokratlığı kendinden menkul olur... Buna bir de şimdi SODEM-SEN'i ekledik. SODEM-SEN bize yepyeni bir alan açmış olacak. Aiadat toplamak zorunda kalmayacağız. Belediye başkanları arasındaki dayanışmayı güçlendirecek. AKP'nin, MHP'nin vardı, CHP'nin yoktu. Şimdi onu kurmuş olduk. SODEM-SEN hem aramızdaki dayanışmayı geliştirecek hem de kaynak yaratarak hareket kabiliyetimizi artıracak. SODEM ve SODEM-SEN ikisi birden önümüdeki dönem güçlenerek ilerleyecek.
cuneyt 10 Temmuz 2019 Çarşamba 09:43
|
Hasan Güraksu 8 Temmuz 2019 Pazartesi 12:45
|