MENÜ
İzmir 10°
Son Kale İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başkan Tugay İzmir için ilk 6 ay planını açıkladı...
Yerel Yönetimler
28 Aralık 2023 Perşembe 09:49

Başkan Tugay İzmir için ilk 6 ay planını açıkladı...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Bir TV'de katıldığı Politika Durağı programında çarpıcı mesajlar verdi. Mevcut Başkan Tunç Soyer ile eski başkan Aziz Kocaolu yaptığı görüşme, parti içi siyaset ve Genel Başkan Özgür Özel hakkında da dikkat çeken açıklamalar yapan Tugay, projelerini de anlattı. İlk 6 ayda yapılacakları sıralayan Tugay, "Buna ‘çevik belediyecilik’ adını verdik" dedi.

SONKALEİZMİR-Karşıyaka Belediye Başkanı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Cemil Tugay, Politika Durağı programında Gazeteci Sercan Avcı ve Mustafa Akbaş’ın sorularını yanıtladı. Başkan Tugay perdeyi İzmir’de sürece değişimden yana duruşuyla damga vurduğu kurultay yolculuğuyla açarken, Büyükşehir Aday Adaylığı kararının perde arkasını da anlattı.



TARİHİ KURULTAY SÜRECİ: DEĞİŞİMDEN YANA NEDEN VE NASIL TARAF OLDU?

Karşıyaka Belediye Başkanı ve Büyükşehir Aday Adayı Tugay kurultay sürecinde yaşananlarla ilgili şunları söyledi:

“Kurultay öncesi değişimden yana taraf olma kararı aldığım günlerde Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylığı aklımın ucundan bile geçmiyordu. O dönem hepimizin genel seçim sonrası üzüntü yaşadığı, partimizin kamuoyundaki güven kaybını yoğun olarak hissettiğimiz bir dönemdi. Siyasi açıdan bunu çok tehlikeli buluyordu. Çünkü Ülkenin muhalefete ihtiyacı var. Böyle bir dönemde bir değişim talebi çok haklı gerekçelere dayanıyordu. Ve ben de parti kamuoyunun, seçmenlerin, halkın bu yönde çok yoğun talep ve tepkilerini dile getirdiği bir ortamda yapmamız gerekenin partide değişimi savunmak olduğunu düşündüm. Bu yaşadıklarımla da olgunlaşan bir karar oldu. Mesela Genel Merkez’de belediye başkanları toplantısı oldu. O dönem Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcımızın bulunduğu bir toplantı ortamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ki zoom toplantısından dolayı çokça eleştirdiği günlerdi, hepimizin gözü önünde o süreci Genel Başkanın gözünün içine bakarak anlattı. Dışarıya yansıdığı gibi arkadan iş çeviren bir grup gibi değil de gerçekten partinin içinde bulunduğu durumdan üzülen, bir şeyler yapma çabası içinde bulunan bir belediye başkanı olarak düşüncelerini dile getirdi. Aynı zamanda konuşan diğer başkanlar içinde bulunduğumuz kötü durumu tarif ettiler ve bir çözüm gerektiğini söylediler. Buna karşılık o dönem Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu kendisini savunurken açıkçası parti içerisindeki pek çok kişiyi ve grubu suçladı. Adeta Kendisi dışında pek çok insanı sorumlu tuttu. O gün başka talihsiz sözler söyledi. Onlardan birisi de ‘Ben genel başkanlığı devretmeye hazırım ama buna uygun birisi yok’ anlamında bir şeyler söyledi. Halbuki pek çok insan aslında o tarife uyuyordu. Benim oradaki saptamam şuydu. Genel Başkan partiyi yönetirken partiye hakim değil gibi bir şey tarif ediyordu. ‘Ben şunu yapmalarını istedi ama yapmadılar, ben şunu emrettim ama uygulanmadı’ gibi partinin farklı katmanlarındaki insanlara bazı eleştirilerde bulundu. Bu durumda adeta herkes suçlu ama kendisinin hiçbir suçu yok gibi bir sonuç çıkıyordu ortaya… Ben de ogün kişisel olarak ‘genel başkanımız partiye hakim değil’ gibi bir sonuca vardım. Aslında başarısızlığımızın temelindeki en büyük problem buydu. Parti içerisindeki koordinasyon sağlanamıyor, yukarından aşağıya verilen talimatlar uygulanamıyor. Ama işin tepesindeki kişi mutlaka ki aslında en fazla sorumlu olan kişidir. Buradan yola çıkarak partide gerçekten bir değişim gerekiyor diye düşündüm. Sonrasındaki süreçte değişimin öncüsü olan Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu gibi önemli isimlerle sohbet etme imkanım oldu. Ve onlardan şunu duydum: Genel Başkanı ikna etmeye çalışıyoruz. Bu süreç tartışmasız şekilde olsun, herhangi bir yarış içine girmeden bir uzlaşıyla gerçekleşsin diye… Bu süreç bir süre daha devam etti. Sonra 9 Eylül’de partimizin kuruluşun 100.yılında bir Ankara ziyaretimiz olmuştu. Orada biraz daha keskinleşmiş ve yeni bir genel başkan adayı çıkarmaya hazır bir parti için muhalefet olduğunu çok daha net anladım.Ve açıkçası o gün ben kesin olarak değişimin tarafında olmaya karar verdim. O günlerde neden bunu yüksek sesle dile getirmediğim soruldu. Daha o günlerde Özgür Özel genel başkan adaylığını açıklamamıştı. 15 Eylül’de açıkladı. Son dakikaya kadar bir şeylerin değişme ihtimali vardı. Uzlaşı sağlanabilirdi,farklı bir isim lider olarak çıkabilirdi. Bu ihtimaller nedeniyle ben de o günlerdeki konuşmalarımda her zaman ‘Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu zamanı geldiğinde partinin yönetimini başka bir partiliye devretmeye hazır olduğunu,bunun için uygun zamanı beklediğini ifade ediyor, ben de bu konuda kendisine güveniyorum, inanıyorum ve bunun gerçekleşeceğini düşünüyorum’ ifadelerini kullandım. Ama hiçbir zaman katıksız ‘Ben Genel Başkanımızın yanındayım’demedim. ‘Biz seviyoruz’ cümlesini kurdum, bugün de aynı şeyi söylüyorum. İl Kongresi’nde aslında çarşaf liste lehinde bir konuşma hazırlamıştım, o konuşmanın içeriğinde değişimin mesajını da verecektim. ‘Biz burada çarşaf listeyle öyle bir delegasyon seçmeliyiz ki İzmir’den bizi temsil eden kurultay delegeleri mesela İzmir milletvekili aday listesinin neden böyle hatalı yapıldığının hesabını kurultayda ilgili kişilerden sorabilsin’ diyecektim. İzmir’de biz 14 milletvekilinden 10 milletvekiline düştük. Bu önemli bir kayıptır. Diğer taraftan bu listenin hatalı yapılmasından dolayı CHP’nin oyları başka taraflara kaydı. Biz CHP’nin amiral gemisi olduğuna inandığımız şehrimizde önemli kayıplar yaşadık. Bu sürecin sonunda biraz da şartların getirdikleriyle ben daha aktif şekilde değişimin savunucusu, mücadelecisine, taraftar toplayan bir kişiye dönüştüm. Bunun bir nedeni belediye başkanı olup da kurultay delegesi olan aynı zaman da değişim taraftarlığını açıkça belli etmiş pozisyonda olan sadece ben vardım. Bundan dolayı kurultay delegesi olan belediye başkanlarıyla görüşme ve onlara değişimin anlamını anlatma görevi bana verildi. Başkan illeri ve ilçeleri ziyaret ettim. Bu şekilde çok aktif olarak bu sürecin içine girdim.Kurultaya giderken de değişimin kazanacağına inancımın çok yüksek olduğunu da söylemiştim.”



“İZMİR’İ EN İYİ TEMSİL EDECEK KİŞİLERDEN BİRİSİ OLDUĞUMA İNANDIĞIM İÇİN…”

Başkan Tugay kurultayla paralize ettiği Büyükşehir Aday Adaylığı kararını ise, “CHP yönetimini değiştirdik, savunduğumuz bir şey var partinin bundan sonraki siyaset anlayışını da değiştireceğiz. Siyaset uygulanış şeklini de değiştireceğiz.Kurultay öncesi bununla ilgili eleştirilerimiz haklıydı ve halen de geçerlidir.Ancak bunların seçimlerde başarıya dönüşmesi aynı zamanda uygulanır politikalara dönüşmesi lazım. Değişime gerçekten inanmış, bu konuda yapay değilde sindirerek değişimi kabullenmiş bir insan olarak İzmir’i yerel yönetimler düzeyinde en iyi temsil edecek kişilerden birisi olduğuma inandığım için ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı pozisyonunun da bu siyaseti yönetmede en etkili pozisyon olduğunu gördüğüm için Genel Başkanımız Özgür Özel’in de görüşünü alarak aday adayı olarak başvurdum” sözleriyle anlattı.

BAŞVURUYU NEDEN ANKARA’DAN YAPTI?

Başkan Tugay başvurusunu Genel Merkez’den yapma nedenini ise, “Başvurumu genel merkezden yapma nedenim tamamen teknik bir nedendir. 5 Aralık günü son başvuru günüydü, 4 Aralık Genel Merkez’de Genel Başkanımızla görüşmüştüm. Normalde 5Aralık günü dönüp İzmir’den başvuracaktım ancak görüşmemin zorunlu olduğu bazı kişiler de o gün müsaitti. O yüzden 5 Aralık günü de Ankara’da kalmak zorunda kaldım. Ve Genel Merkez’den başvuru izni aldım ve başvurumu oradan yaptım” sözleriyle açıkladı.

ÇARPICI SOYER MESAJI!

Başkan Tugay, diğer Büyükşehir aday adaylarına oranla sahaya biraz daha geç inmesinin nedenini, “Bunun tek nedeni şu andaki mevcut Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ile ilgili partinin değerlendirme sürecinin biraz ilerlemesi ve daha sonra onun aday olmama ihtimalinin güçlenmesi halinde biraz daha fazla saha çalışması yapmak” sözleriyle açıklarken, ‘Böyle bir şeyin güçlendiğini mi düşünüyorsunuz?’ sorusuna “Evet kesinlikle bunu düşünüyorum” yanıtını verdi.



“BÖYLE DAVRANMAMIN NEDENİ SADECE ORTAK GEÇMİŞİMİZ DEĞİL…”

Tugay bu tutumunun bir ahde vefayla açıklanıp açıklanamayacağı yönündeki soruyu ise şu sözlerle yanıtladı:

"Ben Tunç Başkan’a karşı sevgimi ve saygımı önemli ölçüde koruyorum. Aslında onunla beraber yola çıktık, süreçte onunla mücadele ettiğimiz çok konu oldu. Zor günleri de beraber yaşadık. Bu anlamda kesinlikle bir vefayı hak ettiğini düşünüyorum. Ancak şunu söyleyeyim. Böyle davranmamın nedeni sadece Tunç Başkan ile bireysel olarak yakınlığımız ya da öyle bir ortak geçmişimiz değil. Parti etiği ve disiplin açısından da... CHP’li aday adayları,CHP’nin adayı olmak üzere birbirleriyle yarışıyorlar. Ama neticede bu yarışmada hepimiz birbirimizi aynı zamanda korumalıyız. Hepimiz CHP’yi temsil etme misyonuyla bu yola çıktık ve hepimizin partiyi öncelikle öne çıkarma gibi bir görevi var. Bu nedenle davranış ve söylemlerimizde elbette dikkatli olmalıyız. Çok sivrilmeye çalışan, kendini fazla ön plana çıkarmaya çalışan hareketlerden kaçınmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizim şu anda üzerimize düşen görevİzmir’de mevcut olan insanlarımız rahatsız olduğu sorunlarla ilgili farkındalığımızı ve çözüm önerilerimizi dile getirmek. Sorun yoktur diyemeyiz,sorunlar var. Bunlarla ilgili her birimizin farklı anlayışları olabilir. Bu dönemde CHP yerel yönetim politikalarını da ortaklaştırmak, bir çatı politikası altında mümkün olduğunca tüm belediye başkanlarının birbirine benzer çalışmalar yapmasını sağlamak için de bir çalışma yapıyor. Aslında bir yerel yönetim politika belgesi çalışması aslında kurultay öncesinde başlamıştı, şu anda da bu biraz daha kapsamlı devam ediyor. İsteniyor ki, bir sosyal demokrat belediye başkanı yerel yönetim anlayışında mümkün olduğunca hep aynı ilkeler üzerinde hareket etsin. Bireysel farklılıklar olabildiğince az olsun. Ama bu zamana kadar herkesin yoğurt yiyişi farklıydı, şu anda da aday adayı olarak çıkan bütün CHP’lilerin birbirinden farklı düşünce ve yaklaşımları var. Biz bunlar üzerinden biraz kendimizi anlatmalıyız ama bunu yaparken CHP’li belediye başkanlarının hem İzmir’de hem başka illerde gerçekleştirmiş olduğu çok önemli projeleri asla görmezden gelmemeliyiz. CHP, İzmir’de kenti koruyan, rantakentin kurban edilmesini önleyen bir siyasi güçtür, partimizi temsil eden belediye başkanları da bu anlamda çok önemli şeyler yaptılar. Eğer İzmir bugündemokrasinin, özgürlüğün, kültürün, sanatın, yaşamın kalitesinin önemli ölçüde korunduğu bir kent ise bunun temel nedeni bu anlayıştır. Bireysel hak ve özgürlüklerin bolca yaşandığı bu kentin bu halde olmasının önemli sebeplerinden birisi uzun zamandır CHP’li belediye başkanları tarafından yönetiliyor olmasıdır.



İLK 6 AYDA ‘ÇEVİK BELEDİYECİLİK’ HEDEFİ VE ‘90 DAKİKA’ HAMLESİ PLANI

Büyükşehir aday adaylığı kararını alırken sorunları ve bunlarla ilgili çözüm haritalarını konuşup tartıştığı bir grup olduğunu ve süreçte de birlikte hareket ettiklerini ifade eden Tugay, “İzmir’in sorunlarının tamamının fotoğrafını çektik. Veriye dayalı analizini yaptık ve kendimize bir eylem planı da hazırladık. İlk 6 ay için yapacağımız çalışmalar var. Buna ‘çevik belediyecilik’ adını verdik. Çok şikayet edilen sorunlara baktığımızda trafik sorunu, ulaşım sorunu, raylı sistemdeki arızalar, yolların bozuk olması, su baskınları, Körfez’in istediğimiz düzeyde temizlenmemiş olması gibi konular öne çıkıyor. Bununla birlikte halkın halen hassasiyetini koruduğunu gördüğüm konular var. Bireysel olarak farklılık, bir eleştiri değil ama ben 90 dakika uygulamasını geri getirmeyi uygun görüyorum. Kademeli enerji yatırımları ve personelin daha verimli kullanımını sağlamakla hedeflediğimiz su fiyatındaki kademeli olarak düşmeler var mesela… Bunları yaparken bir maceraya girmeden yapacağız ama bunları yapmalıyız. Tercihlerimizde önceliklerimiz olmalı. Mesela öğrenciler için en uygun ulaşım fiyatını hedeflemeliyiz. Ankara’da, İstanbul’da aylık bir abonman gibi öğrencilere uygulanan çok özel fiyatlı bir kart var. Bunu mesela İzmir’e taşıyalım diye düşünüyorum. Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okulların kantinlerini belediyenin devralıp işletmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde çocukların beslenme sorunu halledebiliriz. Bunu yapmaya değmez mi? Değer. İzmir’in bir ulaşım master planı var. O planda trafiği rahatlatmak için yapılacak tanımlanmış şeyler var. Yine bir kanal ve içme suyu master planı hatta 1999 yılında yapılmış bir deprem master planı var. Bunların hepsini gözden geçirerek, acil müdahale gerektiren yerlere müdahale ederek trafiği de rahatlatmak, su kaçaklarını da kokuyu da taşkınları da önlemek gibi bir fikrimiz var. Bunların dayandığı belgeler ve bilgiler var. Aşama aşama hepsini yapacağız” diye konuştu.

25 BİN KONUT HEDEFİ

Tugay ayrıca konut projesini de gündeme getirdi. “Önümüzdeki 5 yılda İzmir’deen az 25 bin konutu belediye eliyle üretmeyi planlıyoruz” derken, “1/25 binlik planları yeniden yaparak uydu kentler kurmayı planlıyoruz. Ege-Koop örneğinde olduğu gibi konut rezervini artırmayı hedefliyoruz. Kentsel dönüşümü çok daha etkili yapmayı planlıyoruz”
dedi.

AJANDASINDA KARŞIYAKA’DA HAYATA GEÇEN HANGİ PROJELER VAR?

Tugay Büyükşehir Belediye Başkanı olursa Karşıyaka’da hayata geçirip İzmir’eyaymayı planladığı projeleri ise şöyle sıraladı:

Birisi en çok değer verdiğim projelerden olan 0-3 yaş çocukların evde takibi ile ilgili yaptığımız çalışma. Aslında Büyükşehir debuna başladı ama bizden birkaç sene sonra. Aslında istenilen yaygınlıkta da değil. Biz Karşıyaka’da 15 binden fazla ev ziyareti yapmış durumdayız şu anda.Kadın Aile İşleri Müdürlüğümüz var, burada özel eğitimden geçmiş çoğu sosyolog,psikolog ya da sağlık görevlisi arkadaşlarımız var. Onlar yenidoğan bebeklere ve annelerine gerçekten çok iyi bakıyorlar. Özellikle dezavantajlı mahalleler bunu yapıyorlar. Mutlaka yaygınlaşması lazım. Çünkü 0-3 yaş arası çocuklarla ilgili devlet politikası neredeyse hiç yok. Tamamen aile, çocuğun bakımıyla kendi ilgilenmek durumunda kalıyor. Belki varlıklı insanlar bu konuda daha rahat hizmet alabiliyorlar ama kendi bilgisi ve çabasıyla çocuklara bakmaya çalışan yüz binlerce anne var. Onlara yardımcı olmak için bunu bütün kente yaymalıyız. Yaşlılarla ilgili yaptığımız çalışmalar da çok önemli. İnsanlar Özellikle emekli olduktan sonra tamamen pasif hayata geçince yavaş yavaşasosyal, kendine bakamayan, ihtiyaçlarını gideremeyen bir hale geliyorlar. Buönlenmeli. Sağlıklı ve aktif bir yaşlılık dönemi için yapılabilecek çok sayıda faaliyet var. Sabah sporundan beslenme eğitimine, günlük aktivite merkezlerinden 3.yaş üniversite gibi uygulamalara, gezilerden evde sağlık destek hizmetlerinekadar… Bugün evlerini temizlediğimiz birçok yaşlı insanımız var. 65 yaş üstü yurttaşlarımız bizi arayıp evindeki arızaları tamir etmemizi istediğinde bir ekibimiz gidip tamir ediyor. Bunu da bütün İzmir’e yaymayı düşünüyorum. Herhafta mutlaka telefonla aranıp hal hatır sorulan yalnız yaşayan yaşlılarımızvar. İleri yaş politikalarımızı bütün İzmir’e yaymayı düşünüyorum. Sivil toplum yerleşkesi çok iyi bir projeydi, bunun da bütün kente yayılması lazım. Sporda Çok fazla sayıda tesis açtık, daha da fazla olması gerektiğini düşünüyorum.Sanat ve kültür aktivitelerimiz Karşıyaka’da oldukça yoğun. Bunların da bütün kente yayılması gerektiğini düşünüyorum. Karşıyaka’ya 100 bin ağaç diktik,bütün kentin yemyeşil olmasını düşünüyorum. Park sayısını çok arttırdık, bütün İzmir'in Karşıyaka gibi yemyeşil olması gerekiyor. Kentin gıda stratejisi ile ilgili bir eylem planı tanımladık, bunun gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. İzmir’deki gıda tüketiminin benzer planla üretiminden tüketimine kadar sağlıklı sistem içerisinde olması gerektiğini ve israfı önleme noktasında tedbirler alınması gerektiğini düşünüyorum. Yerelde üretilen ürünlerle beslenmek gerektiğini ilke olarak bütün kente öğretmeliyiz. İzmir Hali’ne giren meyve sebzenin çoğu kent dışından geliyor. Oysa İzmir bir tarım kentidir, Ege Bölgesi bir tarım havzasıdır. Planlama ile uzaklardan genetiği değiştirilmiş,bolca ilaç yediği için insan için sağlıksız hale gelmiş, gelene kadar yüzde30’unun bir şekilde çürüdüğü ve fiyatının da gittikçe katlandığı sistemden kurtulmamız, kendi bölgemizden sağlıklı ve güvenli gıdayı üretip ona göre hali düzenlememiz gerekiyor. 

ANKET SORUSUNA YANIT

‘Anket’ konusuna da bir parantez açan Tugay, “Yakın zamanda benim kendi yaptırdığım bir anket yok. Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı bir anketin sonuçlarını biraz da tesadüfü olarak gördüm. Orada oldukça iyi bir halk desteği gördüm. Karşıyaka halkının yüzde 36’sı ‘çok memnunum’ demiş, yüzde 35’ide ‘memnum’ demiş. Topladığınız zaman yüzde 71’lik bir oran. Bu yakın zamanda yapılan bir anket. Ben açıkçası bir kez bir anket yaptırdım. Objektif bir anket olduğuna çok eminim. Onda da sonuç çok iyi çıktı, yüzde 73’lerde çıktı. Bunu bir reklam konusu da yapmadım. Aslında bu anketi de daha çok bizden beklentiler nedir, belediye hizmetleri ile ilgili algı nedir, bunları ölçmek için yaptırmıştım. Doğru kamuoyu yoklamasının bu minvalde olması gerektiğini düşünüyorum. Eğer Büyükşehir Belediye Başkanı olursam yine aynı etrafta bir araştırma yaptıracağım. Tabi ki bizim kendi gözlemlerimiz var, mevcut anketler var, yapılmış kamuoyu araştırmaları var. Mesela bir üniversitenin yakın zamanda İzmir'de belediye hizmetleriyle ilgili yaptırdığı bir anket bana Büyükşehir Aday adaylığı dönemimde ışık tuttu. İnsanların ne beklediklerini oradan biraz görebildim. Bu belirli aralıklarla mutlaka ölçülmesi gereken bir şey... Hangi Sorunun insanları rahatsız ettiğini ancak bu şekilde anlayabilirsiniz. Ama bir seçim için size ne kadar oy verileceği konusu her şeyden önce rakipleriniz kimler olduğu ile ilgili bir durum. Bu anlamda rakiplerin belli olmadığı birortamda ‘Bana ne kadar oy verirsiniz?’ diye bir soru sormak doğru olmaz. O nedenle zamansız ve gereksiz anketlerden özellikle gereksiz bir harcamaya da girmemek açısından kaçındım” ifadelerini kullandı.

“BAŞKAN OLURSA KOCAOĞLU’NUN GÖRÜŞLERİNE BAŞVURMAYA DEVAM EDECEĞİM”

Tugay, Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile belediyecilik üzerine fikir alışverişinde bulunmak için bir temasta bulunmasına yönelik soruyu şu sözlerle yanıtladı: Kendisiyle görüşmek istedim. Kabul etti. Bir akşam hem yemek yedik hem sohbet etti. Kendi döneminde yapılan çalışmalar ve benim fikirlerimle ilgili karşılıklı görüş alışverişimiz oldum. O’nun dönemine aitgözlemleri ve O’nun gözünden bugün için eleştirilebilecek şeyleri dinleme şansım oldum. Böyle bir konuşmamız oldu. Aziz Kocaoğlu 15 yıl bu kent belediye başkanlığı yapmış ve halen daha bu kente aktif olarak katkıda bulunabilecek bir büyüğümüz. Mutlaka ki O’nunla görüşmeliyiz ve görüşlerine başvurmalıyız.Belediye Başkanı olursam bunu yapmaya devam edeceğim.

ÖZUSLU AÇIKLAMASI

Tugay, Bergama Aday Adayı Mustafa Özuslu’nun kendisinin Karşıyaka’daki buluşmasına katılması ve hemen akabinde Büyükşehir Başkanvekilliği görevinden ayrılması ve bu konu hakkında üretilen spekülasyonlar hakkında ise, “Üst üste gelmesi benim için tesadüf diye düşünüyorum. Mustafa Bey’in o gün benim yaptığım açıklamaya gelmesi tamamen kendi kararıdır. Ama gelmesinden mutlu olduğumu söyleyebilirim. Çünkü bizim O’nunla çok uzun bir geçmişimiz ve siyasi geçmişimiz var. Benim için değerli bir insandır. O da muhtemelen aramızdaki bu hukuka dayalı olarak oraya geldi. Hemen arkasından görevinden istifa etmesinin bununla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Ama Bergama’da belediye başkan aday adayı olmak için artık daha rahat çalışma adına böyle bir kararı kendisinin gerekli olduğunu söyledi.

BÜYÜKŞEHİR ADAYI OLMAZSA?

Büyükşehir adayı olmazsa yol haritasının nasıl şekilleneceğine yönelik soruyuda yanıtlayan Tugay, “Ben Büyükşehir aday adaylığına başvurdum. Şu andaki net amacım budur. İlçe belediye başkanlığı ile ilgili bir hedefim yok. Hele hele Karşıyaka dışındaki bir ilçeye belediye başkan adayı olacağım söylemleri tamamen uydurulmuş bir şey. Hiçbir şekilde böyle bir olasılık yok. Mutlaka bir ilçe belediye başkanlığı görevi almam istenirse bu tabi ki Karşıyaka olacaktır ama ben tekrar kendimden emin bir şekilde söylüyorum İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayım ben. Partimizin takdiridir belirleyecek olan ama şunun bilinmesini isterim, ben koltuk hesabıyla siyaset yapmıyorum. Hiç bir belediye başkanlığı verilmeyedebilir. Bu da önemli değil. Sadece parti üyesi olsam da Türkiye'de siyasetin daha iyiye gitmesi için mücadele etmeye devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

PARTİ İÇİ SİYASET MESAJLARI!

Parti içi siyaset ve görev yaptığı sürede Karşıyaka’da ve değişimden yana taraf olduğu kurultay öncesinde süreçlere müdahil olma konuları hakkında da konuşan Tugay, “Ben CHP üyelerinin birbirleriyle kavga etmesine, gruplaşmasına, gruplar halinde çatışmalarına karşıyım. Bizler aynı ideolojiye inanan insanlar olarak herhangi bir anlamda ayrışma hakkına sahip değiliz. Görüş ayrılıklarımız olması çok doğaldır. Ama bunları tartışmalı ve gruplara bölünüp iktidar yarışı yaparak değil uzlaşarak çözmeliyiz. Ve nihayetinde bizim mücadele ettiğimiz şey partinin içinde değil dışında olan şeyler. Parti için sorunlar genelde tekil sorunlardır. Bunları çözmek için partinin üst yönetimine, ya da il ve ilçe başkanlıklarına düşen görevler var. Ki orada halen problemli arkadaşlarımız var. Ama bunların sayıca çok az olduğunu düşünüyorum. Daha çok geleneksel olarak bir gruplaşma ve gruplar arası mücadele olarak bir şeylerin yürüdüğünü görüyorum. Bunu sağlıklı görmüyorum. Parti içi demokrasiyi samimi olarak geliştirmeliyiz. Bunu deyince sadece önseçim anlaşılıyor ama özellikle delege seçimlerinde mutlaka çarşaf listelerle sandığa gitmeli, grupları değil kişileri seçmeliyiz. İdeolojimiz üzerine çokça çalışmalıyız. Cumhuriyetçi, Atatürkçü,sosyal demokrat kimliği olan bir partiyiz. Ama yeni çağın gerektirdiği daha katılımcı demokrasi anlayışını mutlaka geliştirmeliyiz. İnsan hakları üzerineçok daha sağlam temellere oturmuş bir anlayışımız, duyarlılıklarımızın çevresorunlarıyla ilgilisi olmalı. Sadece genç kadrolar değil, gençleri anlayan kadrolar yaratmak için çalışmalıyız. Toplumu doğru anlayan, kapsayıcılığı fazla bir siyasi parti olmalıyız” dedi.

‘KARŞIYAKA’DA MALİ TABLO’ AÇIKLAMASI

Tugay programda yönetimindeki Karşıyaka hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. “Karşıyaka’da yaptığımız çalışmaları ben beğeniyorum. Gerçekten çok iyi çalışmalar olduğunu düşünüyorum. Amaçladığım şey beklentileri anlamak ve bunları karşılayacak çalışmalar yapacak bir belediye yönetimiydi” derken belediye ile halk arasındaki kopukluk ve temizlik şikayeti başlığı altında ilketap hayata geçirilen uygulamaları da detaylandırdı. Tugay ayrıca dönem dönem maaş krizleriyle gündeme gelen mali tablo konusunda da önemli mesajlar verdi.Karşıyaka Belediye Başkanı, “Tam olarak istediğimiz mali tabloya ulaşamadık ama abartıldığı gibi sorunlarımız kesinlikle yok. Ne borç stokumuzda ne de maaşödemelerinde kesinlikle abartıldığı gibi bir sorun yok. Birkaç aydır Personel A.Ş.’de çalışan arkadaşlarımız maaşlarının yanı sıra ikramiyelerini, her türlü yan ödemelerini de tarihlerinden bile önce alıyor. Kent A.Ş.’de gecikmeler biraz daha fazla oldu. Ama 3-5 günlük gecikmelerle kalan kısımları da ödeyerek maaşların tamamını öder haldeyiz. Burada memurlara üst limitin de üzerinde bir sosyal denge tazminatı ödediğimizi ve bundan geri adım atmadığımızı da söylemek isterim” diye konuştu.

“GENEL BAŞKANIMIZLA GURUR DUYUYORUM”

Son olarak Türkiye’yi yasa boğan şehit haberlerinin ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in karşı karşıya kaldığı provokasyon hakkında konuşan Tugay, “Ben Özgür Özel Manisa’da o olayları yaşadığında bütün gün yanındaydım. Birlikte şehidimizi karşıladık, sonra birlikte camiye gittik. Sonrasında bir tür tacizde bulunuldu. Provokasyon söylemlerini sabah saatlerinden itibaren de duyduk ve çok da tedirgin olduk ama Genel Başkanımız Özgür Özel çok kararlı ve dik durdu.‘Ben şehidimizin cenazesine katılmamayı kabul edemem’ dedi. O gün o yaptığıyla ve sonrasındaki söylemleriyle ben Genel Başkanımızla gurur duyuyorum. İyi kiböyle bir Genel Başkanı kurultayda destekledik ve O’nu partimizin başına getirdik. O bu ülkede şehitlerin gelmesine engel olmayacak sadece bir A4 kağıttan oluşan metnin altına imza atmayı reddederek bence Türkiye’ye ders verdi. Orada askerlerimizin ölümüyle ilgili bir sorumluluk var. Tabi ki teröristlere lanet olsun, biz de lanetliyoruz ama bir taraftan da bununla ilgili bir açıklama yapılması lazım. 24 saat içerisinde 12 şehit verdik.Bununla da yüzleşmek lazım. Bu çocuklar bu ülkenin evlatları. Bu ülkede hainlik yapmayan herkes ama herkes değerli. Bir şekilde birilerinin yanlış politikalarıyla bunlar oluyorsa bunun hesabının sorulması lazım. Bir bilgi istedi diye kimse hainlikle suçlanamaz. Bunun arkasında dimdik durduğu için ben kendisiyle gurur duyuyorum” dedi.  
 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Son Kale İzmir