SONKALEİZMİR- İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilki İstanbul’da gerçekleştirilen “İzmir Zamanı Ortak Akıl Buluşması’nın ikincisini Kültürpark’taki İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde yaptı. İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu ve Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri’nin de katıldığı toplantıda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, çarpıcı mesajlar verdi. 30 Ekim’de gerçekleşen, 117 yurttaşın ölümüne yol açan depremle ilgili kısa bir videonun ardından konuşan Başkan Soyer, İzmir’in son 18 ayda tarihinin en büyük orman yangını, pandemi, deprem, Türkiye’nin ilk tsunamisi ve tekrar artan pandemiyle uğraştığını anlattı. Çok acı tecrübeler yaşadıklarını ve hızlı çözümler ürettiklerini vurgulayan Başkan Soyer, dayanışma gösteren tüm kurum ve kuruluşlara ise teşekkür etti.
YEREL YÖNETİM REFORMU ÇAĞRISI
Soyer, deprem sonrasındaki çalışmalara ve kentsel dönüşümün önemine değinirken, acilen yerel yönetim reformuna ihtiyaç duyulduğunu söyledi. İzmir Büyükşehir’in stratejik planını BM’nin sürdürülebilir 17 kalkınma hedefiyle uyumlu hazırladığını, 7 ana hedeften birinin ise altyapı ve kentsel dönüşüm olduğunu vurgulayan Başkan Soyer, “Yaşadığımız deprem felaketi şehirlerdeki mekansal ihtiyacı bir kez daha gözler önüne serdi. Depremle ilgili en büyük yanılgı, unutmak! Biz depremin ardından bu tecrübeyi unutmamak istiyoruz. 2 hafta önce düzenlediğimiz çalıştayın sonuçlarını kendimize rehber edineceğiz. Geniş katılımcı bir afet yönetim platformu oluşturacağız. Daha önce kurduğumuz afet bilim kurulu da teknik ve bilimsel çalışmalarda bize yol göstermeye devam edecek” dedi.
YAPILARA KARNE VERECEKLER
İzmir’in bina stok envanterini çıkaracaklarını ve yapı sertifikalandırma sistemi oluşturacaklarını açıklayan Başkan Tunç Soyer, “Bu bir nevi deprem güvenlik karnesi olacak. İlçe belediyelerimizle birlikte çok etkin bir denetim sistemi oluşturacağız. Yıkılan ve hasarlı binalarımızdan gördük ki deprem odaklı felaket risklerini azaltmanın en önemli araçlarından biri kentsel dönüşüm. Ağır ve orta hasarlı binalarla, envanterler belirlenecek yapıların dönüşümü için kentsel strateji belgesinin hazırlığını yapmaya başladık. Yeni bir perspektife ihtiyaç var. Kullandığımız teknoloji, sosyal hayatımız baş döndürücü bir hızla değişiyor. Kentlerin gelişim hızı ve geldiği nokta bu mevzuatlarla yönetilecek gibi değil, sorunları da çözecek gibi değil. Yenilikçi ve çağdaş bir vizyona ihtiyaç var. Pandemi ve İzmir depremi gösterdi ki, yerel yönetimlerden beklenti bu mevzuatlarla belirlenenden çok fazla. Bir yerel yönetim reformuna ihtiyaç var. Bu reform yaşamın tüm alanlarına yerelden bakan bir perspektif taşımak zorundadır” ifadelerini kullandı.
Soyer, özellikle 1999 yılı sonrası ruhsatlandırılmış binaları denetleyeceklerini ve işe Bayraklı’dan başlayacaklarını bildirdi.
ORTA HASARLILAR NE OLACAK!
Depremin ardından “ağır hasarlı” binalara ilişkin AFAD ve merkezi hükümetin yerinde tedbirler aldığını aktaran Başkan Soyer, 4200 bina için öngörülen “2 yıl ödemesiz 18 yıl 0 faizli ödeme” şeklindeki finansman modelinin iyi bir çözüm olduğunu söyledi. Soyer, ancak “orta hasarlı” binalar için hiçbir çözüm getirilmemesini ise eleştirdi. Bu konudaki mevzuat yetersizliğine de işaret eden Soyer, “Halen 1959 yılındaki afet yasasıyla ve 1985’te çıkan imar mevzuatıyla yürüyoruz. O mevzuatlarla bugünün hayatını yönetmek, sorununa çare bulmak mümkün değil. Mesela, mevzuatta az, orta, ağır hasarlı tanımı var. Vatandaş bu ayrıma değil, oturabilir mi oturulamaz mı buna bakıyor. ‘Oturulamaz’ diyorsanız devlet olarak buna çare üretmeniz lazım. Şu an mevzuat ağır hasarlılar için çözüm üretiyor. Orta hasarlılarla ilgili düzenleme yok. Güçlendirirsen oturabilirsin. Güçlendirmezsen 1 yıl sonra yıkarım diyor. Yıkarsa ağır hasarlılara tanınan haklardan yararlanıyor mu? Hayır. Bunun mutlaka değişmesi lazım. Orta hasarlı binalar için de düzenleme yapılması lazım Vatandaş çaresiz. Yeni bir finansal modelleme yapılıp mağduriyet giderilmeli” dedi.
FAY HATTI SIKINTI DEĞİL
Bayraklı Doğançay olarak belirlenen deprem konutları rezerv alanının fay hattında bulunmasının bir sıkıntı yaratmayacağını belirten Soyer, “Fay hattı dünyanın her yerinde var. Önemli olan zeminin sertliği. Bilim insanları orada bir sıkıntı görmüyor. Bizim müdahil olmamızı gerektirecek de bir durum yok” diye konuştu.
NE OLACAK BEN DE BİLMİYORUM!
Başkan Soyer, Büyükşehir binasının yıkılmasından sonra izlenecek yol haritasına ilişkin soruya ise "Gerçekten ben de bilmiyorum. Yaşayarak göreceğiz. Çok seçenek var. Arkadaşların büyük bölümü Kültürpark’a yerleşti. Farklı yerlere dağıldık. Büyükşehir bu süreci ağır yaşıyor. Binamız yok. Bunu dert etmiyoruz, çare bulacağız” yanıtını verdi.
UYKULARIMI KAÇIRIYOR
İzmir’deki susuzluk sorununun iyice kendini gösterdiğini vurgulayan Soyer, “Gerçekten uykularım kaçıyor denilecek kadar vahim bir durum var. Yağmur yağmıyor diye değil. Evet yağmur yağmıyor ama İzmir çok ciddi bir şekilde kuraklığa doğru gidiyor. Eskiden 5 metreden su çıkarmış şimdi 300 metrede su yok. Bu çok vahim bir durum... Kendi kendimizin ayağımıza sıktık. Son derece yanlış üretim süreçlerinin içine girmişiz. Hiç olmaması gereken ürünlerle on yıllardır haşir neşir olmuş ve kendimizi kurutmuşuz. Bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Ürün tercihlerinde bulunmamız lazım. Öncelikli meselemiz budur. Su farkındalığını İzmir’e göstermek durumundayız” dedi.