SONKALEİZMİR-Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ve meclis üyelerinin imzasıyla Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanlığı'na verilen dilekçe şöyle:
"İzmir’imizde bundan 14-15 yıl önce varlığı tespit edilen bir nükleer çöplük bulunmaktadır. Bu nükleer çöplük maalesef ki halk sağlığını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Söz konusu bu nükleer çöplükte ülkeye girişi yasak olan Europium 152 ve Europium 154 izotoplarının gömülü olduğu devletin resmi kurumlarınca tespit edilmiştir. Yani nükleer santrali olmayan bir ülkenin 3. büyük şehrinde nükleer atıklar bulunmaktadır.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından Gaziemir’de 2008 yılında yapılan ölçüm sonuçlarına göre bu alanda yaklaşık 100 bin metreküp radyoaktif atık bulunmaktadır. Bu da en az 250 bin tona tekabül etmektedir. Bu rakamlar 2008 yılına ait rakamlar olup geçen süreç içerisinde yağmur sızıntı suları ve tepkimeler sonucu bu miktar en az 2 katına çıkmış durumdadır.
İzmir’in Çernobil’i olarak anılan Gaziemir Emrez Mahallesi’ndeki arazide radyasyon cihazı ile geçtiğimiz aylarda yapılan ölçümde normal değerin 7 bin 291 kat radyasyon tespit edilmiştir. Yani radyasyon ölçüm aleti 832,3 değerini göstermiştir. Söz konusu alanda yağmur sonrası topraktan çıkan duman video ve fotoğrafları da pek çok kez basında ve sosyal medyada paylaşılarak konuya dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Gaziemir Belediyesince konuya dikkat çekmek amacıyla 3 ay süre ile duran adam eylemi de gerçekleştirilmiştir. Fakat tüm bunlara rağmen konu ile ilgili çözüme yönelik hiçbir adım atılmamıştır.
Söz konusu alanda bulunan nükleer atıklar sadece Gaziemir’i değil, tüm İzmir’i tehdit etmektedir. Bu atıklar tüm İzmir’in havasını, suyunu ve toprağını zehirlemektedir. Bu amaçla söz konusu arazide sağlam zemine kadar sondaj yapılıp alınan karotlarda yeraltının üç boyutlu haritalandırılması yapılarak hangi tür radyoaktif element, hangi tür radyo izotoplar var belirlenmelidir. Sahanın yakın alanlarında yer altı suları analiz edilmelidir. Söz konusu atıkların içme sularına etkisi ile İzmir Körfezi’ni hangi oranda etkilediği ortaya koyularak tüm bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Uzun yıllardır bölgede yüksek ve tehlikeli kirletici unsurlar bulunduran nükleer atıklar mevcut durumda halk sağlığı üzerindeki etkisi ise henüz hiç raporlanmamıştır. Bölge ile ilgili geleceğe dönük planlama sağlık bakanlığının etki alanındaki ilçeler bazında hazırlayacağı halk sağlığı raporları dikkate alınarak yapılmalıdır.
Büyükşehir Belediye Kanunu 7/i. Maddesi: "Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak" demektedir.
Söz konusu veriler ışığında Büyükşehir Belediyemiz önderliğinde bölgenin toprak, hava ve su kirliliğinin tespiti için bilimsel bir çalışma yapılmasını, ayrıca söz konusu nükleer atıkların İzmir’in tamamına ilişkin etkilerinin tespit edilmesini ve yine halk sağlığına ilişkin etkilerinin raporlanması amacıyla bilimsel çalışmalar yapılması için gerekli kararların alınmasını sayın meclis heyetinden arz ve talep ederiz. Saygılarımızla."