Mardin’in Kızıltepe ve Derik ilçelerine bağlı yaklaşık 60 köy, DEDAŞ’ın kestiği astronomik faturaları ödeyemeyince elektriksiz kaldı. Bazı köylerin içme, temizlenme ve tarım suyunu sağlayan şebeke sistemi elektrikle çalıştığı için köylüler hem elektriksiz hem de susuz bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. 30 gündür suyu olmayan köylüler, 50 yıllık kuyulardan çıkardığı ve yüzde 90 içilemez raporu olan sudan kullanmak zorunda kalıyor.
Yaklaşık 1 milyon dönümlük araziye su gitmediği için verimin yalnızca üçte birini alabilen çiftçiler, elle kesilen ve kime ait olduğunu bilmedikleri bir banka hesabına ücretlerin yatırılmasının istenmesine tepki gösterdi. CHP’li Sarıbal, tarımın milli servet olduğunu hatırlatarak yetkililere seslendi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, 2020 yılı haricinde 6 bin 100 çiftçi için kesilmiş toplamda 1 milyar 300 milyon TL değerindeki faturaların şeffaf olmadığını söyledi. Köy sakinlerine sayaçtan kesilip verilen faturanın olmadığını belirten CHP’li Sarıbal, bir kullanıcıya aynı gün içinde 4 kez SMS’le farklı rakamlarda fatura gönderildiğini söyledi.
“İNSANLIĞINIZDAN UTANIRSINIZ”
Cumhuriyet.com.tr’ye konuşan CHP’li Orhan Sarıbal, yaşananları, “İnsanlık vicdanının bittiği bir süreç” sözleriyle özetleyerek şunları söyledi:
“2020 yılı haricinde 6 bin 100 üreticiye toplamda 1 milyar 300 milyon TL fatura kesilmiş durumda. Kesilen faturalar da şeffaf değil. Ücretler sayaç okunarak belirlenmiyor, faturalar da SMS yoluyla üreticiye gönderiliyor. Bir üreticiye SMS yoluyla aynı gün içinde 4 farklı ücrette fatura gönderiliyor. Bu insanlar gerçekten zor şartlarda yaşamını sürdürüyor. Engelli çocuğu olan bir kadın, 4 gündür çocuğunun altını su olmadığı için temizleyemediğini söyledi. Görseniz insanlığınızdan utanırsınız. Bu insanlık vicdanının bittiği bir süreç.”
“SU EVRENSEL HAKTIR”
Su kullanma hakkının insanlığın evrensel hakkı olduğunu vurgulayan Sarıbal, şirketin köye giden elektriği tamamen kesip şebekelerinin çalıştırılmasını engellemesinin insanlık suçu olduğunu söyledi. Köylülerin aynı zamanda ekinlerinin de susuzluk nedeniyle kuruyup yok olacağını söyleyen Sarıbal, “İnsanlığın en temel hakkı olan su hakkı burada engelleniyor. Şirketin bu yaptığı insanlık suçudur. İnsanların ekinleri tarlalarda susuzluktan kuruyup yok oluyor. Tarım milli servetimizdir. Tarımın gelişimine bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bu süreçte ekinlerin kurumasını sağlayanlar aynı zamanda burada da suç işliyor” dedi.
“İKTİDAR ÖZEL ŞİRKETLERİN TAŞERONU”
Elektrik şirketlerinin özelleştirilirse ‘daha ucuz ve kesintisiz elektrik’ geleceğini vadeden iktidarın, 21. yüzyılda insanları susuz ve elektriksiz bıraktığını savunan Sarıbal, iktidarın özel şirketlerin taşeronluğunu yaptığını vurguladı:
“Elektrik şirketleri özelleştirilirken AKP, halka daha ucuz ve kesintisiz elektrik getireceğini söylemişti. Şimdi geldiğimiz sonuç ise insanların hem elektriksiz hem de susuz kaldığı bir durum. Bu şirketleri özelleştirmeler bu insanların başına saran AKP hükümetidir. İktidar şirketlerin taşeronluğunu yaparak insanımızın bu duruma düşmesini sağlıyor. ‘Su getirdik, yol yaptık, AK Parti yapar, onlar bakar’ diye diye insanları bu hale düşürdüler. İnsanlara suyu, elektriği kullandırtmadıktan sonra getirmenin, yapmanın ne anlamı var ki?”
“HALKA ZULMEDİLİYOR”
Bu yaşananların CHP’li Sarıbal, iktidarın yandaşlarını beslemek için halka zulmettiğinin göstergesi olduğunu ifade eden CHP’li Sarıbal, iktidarın artık yönetmediğini öne sürerek şunları söyledi:
“Bu yaşananların 18 yıllık AKP iktidarının yandaşları beslemek için halka zulmettiğinin göstergesi. Bu şirketler halka su vermeyerek suç işliyor, taşeronluğunu yapan AKP’nin yönetemediğini bir kez daha görmüş olduk.”
“ELLE FATURA YAZIP, IBAN VERİYORLAR”
DEDAŞ’ın SMS gönderme dışında insanlara elle yazılan miktarlar dağıtılarak bildirdikleri IBAN adresine göndermelerini istediklerini ifade eden Yumrucak sakini olan çifti Alpaslan Çelik, “DEDAŞ ihaleyi aldıktan sonra sayaçlara bakıp el yazısıyla, beyaz kağıda bir miktar yazıp elimize tutuşturuyor. Henüz kime ait olmadığımız bir banka hesabına kesilen faturalardaki miktarın yatırılmasını istiyorlar bizden” dedi.”
Yapılan kesintiler nedeniyle 1 milyon dönüm arazinin veriminin yalnızca üçte birini alabildiklerini belirten Çelik, DEDAŞ’ın kendilerini cezalandırdığını savunarak şunları söyledi:
“1 milyon dönümlük araziden alabileceğimiz verimin yalnızca üçte birini alabildik, kesinti nedeniyle. Buğday hasadından sonra 2 milyon dönüme yakın arazinin de mısır ekilmesi gerekiyordu. Ama bize elektrik vermedikleri için bunu henüz yapmadık. 70 dönüm arazisi olan arkadaşlarımıza 200 bin liradan fatura kesilmiş. 70 dönümü ekip biçse bile ona 50 bin lira para kalır. Bununla nasıl ödeyebilir ki bu parayı?”
“HAYVANLARIN İÇTİĞİ SUDAN İÇİYORUZ”
Yumrucak köyünde yaşayan Çelik, su şebekesi çalışmadığı için yüzde 90 içilemez raporu olan sudan içmek zorunda kaldıklarını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Günde 3 faz elektrik açarak ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimizi sanıyorlar. Ama verilen enerji şebekeyi çalıştıramadığı için bütün köy, hayvanların içtiği sudan içmek zorunda kalıyoruz.” (Cumhuriyet)