MENÜ
İzmir 36°
Son Kale İzmir
Başkan Tugay: Bağırılması gereken yer sendikanın önüdür!
Yerel Yönetimler
14 Temmuz 2025 Pazartesi 20:18

Başkan Tugay: Bağırılması gereken yer sendikanın önüdür!

İzmir Büyükşehir Belediyesi Temmuz Ayı meclis toplantısının ilk oturumunda işten çıkarılan işçilerle ilgili konuşmalar gündem oldu. Başkan Cemil Tugay eylemlerle ilgili, "Bağırılıp, çağırılması gereken yer sendikanın önüdür. İşçilere sorsak, sandık koysak, bizim haklı olduğumuz yönde oy kullanacaklar. Bunu defalarca sendika yönetimlerine teklif ettiğim halde sandık koymadılar" dedi.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

SONKALEİZMİR-İzmir Büyükşehir Belediyesi Temmuz Ayı meclis toplantısının ilk oturumunda işten çıkarılan işçilerin durumu gündeme geldi. Meclisi basmak isteyen ve yaşanan gerginlik sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Sözcüsü Uğur İnan Atmaca'nın meclis öncesi bir işçinin kendisine yönelttiği "Bizim günahımız neydi" sorusunu Başkan Tugay'a yöneltti.

Başkan Tugay ise işten çıkarmalarla ilgili detaylı açıklama yaptı. Başkan Tugay şunları söyledi:

"İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin sahibi İzmir halkıdır. Bütçesi İzmir halkının vergilerinden geliyor. Kimse, ne biz, ne hükümet cebinden para verip de göndermiyor. Bİzim burada sanki sahibiymişiz, kafamıza göre, keyfimize göre adam çıkarma ne de kimseyi cezalandırma hakkımız yok. Mahkemede haklarını arayabilirler. Zaten arıyorlar da. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hizmet edebilmesini sağlamak amacındayız. Bütçede sıkıntı yaratacak bir personel gideri varsa, bu personel fazlalığından da ödenen ücretlerin yüksekliğinden de olabilir. Ödeme yapamıyoruz, bütçe yetmiyor. Nasıl oldu da bu kadar personel var? Nasıl oldu da bu ücretler veriliyor? Geçmiş dönemde toplu sözleşme sürecinde konuştuklarımızı hatırlamanızı isterim. Size not veren arkadaşınıza şunu söyleyin. Doktor Cemil Tugay'ın bireysel olarak sizi tanıması mümkün değil. Bu kurumun yöneticileri birkaç saik üzerinden karar veriyor buna. Şİrket yönetim kurulu diyor ki biz bu parayı ödeyemiyoruz. Onun için mecburen, zorunda kalarak bazı personellerimizi çıkarmak zorunda kalacağız. Çıkardığımızda da tazminatlarını ödüyoruz. Sendikadan ricada bulunuyoruz. SEndika arkadaşları bağırtan çağırtan sendika baş sorumludur. Türkiye'deki belediyeler arasında en yüksek ücreti, seçimden birkaç gün önce yaptırdıkları toplu sözleşmede dayatma ile imza attırdıkları için şunu rica ettik. Şu an aldığınız ücreti verelim. Ancak iki tane prim var bunları adil görmüyoruz. İşe devam primi... İşe devam zaten zorunlu, bunun primi nasıl olur? İkincisi rapor almama primi. Hukuken ve ahlaken açıklanamayan primler bugün ödeniyor. Şu an iyi seviyede ücret alıyorlar. Yan ödemelerle toplam bakmanız lazım. Gerçekten iyi düzeyde ücret alıyorlar. Sendika diyor ki Eylül ayında da bir daha zam yapılacak. Kurumun dengesini bozmamak için. bütçenin karşılayabilmesi için ek protokolle düzenleyelim. Bunu yapmazsanız mecburen bir grup işçi ile yollarımızı ayırmak zorunda kalacağız. Çıkarma yaparken cezalandırma amacı güdülmüyor. Düşük performanslı olduğunu düşündüğümüz arkadaşlarımız. Çalışmadıklarında yerleri doldurulabilecek olanlar. Emekliliği gelenler. Gibi insanlar. Hiçbirine karşı düşman değiliz. Bu kurum yürümezse, bütçe dengesine ulaşmazsa sizin de benim de burada durmamızın anlamı yok. Bizler hizmet için buradayız. Hizmeti sendikanın haris tavrı engelleyemez. Haksız yere talep ettiği zamlardan geri adım atmak durumunda. 4 buçuk İzmirli adına bu tabelin ardında durmak zorundayım. Bağırılıp, çağırılması gereken yer sendikanın önüdür. İşçilere sorsak, sandık koysak. Bizim haklı olduğumuz yönde oy kullanacaklar. Bunu defalarca sendika yönetimlerine teklif ettiğim halde sandık koymadılar." 

KİŞİLİ BİR İŞÇİNİN DURUMUNU ANLATTI

Mecliste soru önergelerinin verildiği anlarda da gerginlik yaşandı. AK Partili Meclis Üyesi Dilaver Kişili'nin işçilerle ilgili, "Bir kişi bankamatik değil. Eğitimini tamamlamak için şehir dışına gidip yüksek lisans yapıyor. Yıllık izin ve rapor hakkını kullanıyor. Amir değişikliği oluyor, döndüğünde eğitim hakkı olan kardeşimizin 6 günlük rapor tutuluyor ve raporun içinde grev süreci de var. Bu kişi işten çıkartılıyor. Halk komitesi işten çıkarmalarla ilgili görevini yapıyor mu, yoksa Cemil Tugay yerim dar diyerek müdürlerine talimat mı verdi” sözleri Başkan Tugay'ın tepkisini çekti. 

YERİM DAR NE DEMEK!

Tugay, “Yerim dar ne demek, bir belediye başkanı bu der mi? Kullandığınız cümlelere dikkat edin! Yerim dar diye hiçbir belediye başkanı kimseyi işten çıkarmaz. Olur mu böyle saçmalık. Böyle saçma sapan konuşamazsınız. Bu provokatif dili hep kullanıyorsunuz Dilaver Kişili. Yakışmıyor, ayıptır” çıkışında bulundu.

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Başkan Denizli ile Sevil arasında gerginlik!
Yerel Yönetimler
14 Temmuz 2025 Pazartesi 20:04

Başkan Denizli ile Sevil arasında gerginlik!

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli ile AK Parti Buca Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil arasında gerginlik yaşandı. Başkan Denizli'nin "Sen millet iradesine saygısı olmayan terbiyesiz bir insansın" diye tepki gösterdiği Sevil, "Kes sesini diyemezsin bana" yanıtını verdi.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

SONKALEİZMİR-İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Temmuz ayı meclis toplantısında bir önergenin yarıda kesilmesi sonrası Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli ile AK Parti Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil arasında tartışma çıktı. Bazı Büyükşehir bürokratlarının eşlerinden ayrılıp, daha sonra kurdukları şirketlere usulsüz ihale verilip verilmediği ile ilgili soru önergesi Başkan Cemil Tugay tarafından yarıda kesildi. Tugay, "Bunlar nasıl önerge. Bu mecliste saçmalamayazsınız. Böyle bir şey varsa suç duyurusunda bulunmanız lazım" dedi.

Bu sırada meclis sıralarında Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli ile AK Partili Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil arasında tartışma çıktı. Başkan Denizli, "Sen millet iradesine saygısı olmayan terbiyesiz bir insansın. Senin ne olduğun zaten çıktı ortaya. Otur" diye tepki gösterdi.

Sevil ise, "Hala konuşuyorsun. Senin ne olduğu belli ne demek? Açıkla bunu.. Kes sesini diyemezsin bana. Sen ne kadar seçildiysen ben de o kadar seçildim" yanıtını verdi.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Büyükşehir Meclisi'ne zorla girmek isteyen işçilere polis müdahalesi...
Yerel Yönetimler
14 Temmuz 2025 Pazartesi 19:51

Büyükşehir Meclisi'ne zorla girmek isteyen işçilere polis müdahalesi...

İzmir Büyükşehir Belediyesinden işten atılan işçiler Belediye Meclis Toplantısı'na girmek isteyince polis müdahale etti. Arbedede fenalaşan bir işçi ile iki gazeteci hastaneye kaldırıldı.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

İzmir Büyükşehir Belediyesinin iştiraki İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ şirketlerinde işten atılan Belediye-İş sendikası işçiler, 9 Temmuz'da başlattıkları eylemlerine devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Egemenlik Binası önünde toplanan işçiler, Kültürpark'a kadar yürüdü. Polis, yürüyüş esnasında önlem aldı.

İzmir Büyükşehir Meclis Toplantısı’nın yapılacağı binanın önüne gelen işçiler, burada oturma eylemi yaptı.

Belediye-İş Sendikası 2 No'lu Şube Başkanı Savaş Atalay, gazetecilere, toplantıya katılacak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ı burada bekleyeceklerini, kendisine işçilerin işten çıkarılma nedenini soracaklarını söyledi.

Bir süre oturma eylemine devam eden işçiler, meclis toplantısının yapıldığı Fuar 4 No'lu Hole girmeye çalıştı. Zabıta ve özel güvenlik görevlileri de kapıları kapattı, o anda arbede yaşandı ancak işçilerin girmesi engellendi. Daha sonra polis ekipleri binanın önüne geçti, işçilere müdahale etti. Çıkan arbede sırasında baygınlık geçiren bir işçi, ambulansla hastaneye kaldırıldı.

İKİ GAZETECİ HASTANEYE KALDIRILDI

Yaşanan arbedede Ege Telgraf Gazetesi’nden Memduh Güney ve Öncüşehir internet haber sitesinden Mevlüt Kömür fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Ümit Özdağ: 30 tane silahı yakmakla, terör sonra ermez
Politika
14 Temmuz 2025 Pazartesi 17:31

Ümit Özdağ: 30 tane silahı yakmakla, terör sonra ermez

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, terör örgütü PKK'nın silah bırakma süreciyle ilgili yaptığı değerlendirmede, "30 tane silahı yakmakla, terör sona ermez. PKK silah bırakmış olmaz. PJAK var, PYD var. Bunlar KCK adlı terör örgütünün alt kolu olmakta. Bunların hiçbirisi silah bırakmadı. PKK elindeki ağır silahları PYD ile PJAK verdi. Bu silahları kullanan teröristler de diğerlerine kaydırıldı. Gördüğümüz, Türkiye'de anayasa değişikliğine ikna etmek" dedi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İzmir'e geldi. İzmir'deki orman yangınında zarar gören yerleri ziyaret eden Özdağ, vatandaşlarla bir araya geldi. Ümit Özdağ ilk ziyaretini İzmir'de 29 Haziran'da çıkan orman yangınının yaşandığı Seferihisar ilçesine yaptı. Özdağ, beraberindekilerle birlikte kırsal Orhanlı ve Doğanbey mahallelerini gezip vatandaşla sohbet etti, yangına ilişkin bilgi aldı. Ardından açıklama yapan Ümit Özdağ, "Orhanlı Mahallesi'ndeyiz. Buranın halkı bu büyük yangının söndürülmesinde, kendi imkanlarıyla ve gençlerinin verdiği mücadeleyle başarı gösterdi. Buradaki vatandaşların İzmir Valisi’nden bir ricası var. Buraya bir konteyner ile yangın söndürmede kullanılacak araç gereç istiyorlar. Sayın Vali, umuyorum bu talebe olumlu yaklaşır" diye konuştu.

'PKK SİLAHI BIRAKIYORMUŞ GİBİ YAPIYOR'

Terör örgütü PKK'nın silah bırakma sürecini de değerlendiren Özdağ, "PKK'nın yapmış olduğu mangal partisinden bahsediyorsunuz. 30 tane silahı yakmakla, terör sona ermez. PKK silah bırakmış olmaz. PJAK var, PYD var. Bunlar KCK adlı terör örgütünün alt kolu olmakta. Bunların hiçbirisi silah bırakmadı. PKK elindeki ağır silahları PYD ile PJAK verdi. Bu silahları kullanan teröristler de diğerlerine kaydırıldı. Gördüğümüz, Türkiye'de anayasa değişikliğine ikna etmek. Bir mizansen hazırlanmış. PKK silahı bırakıyormuş gibi yapıyor. Ama silahlarını yan örgütlerine aktarıyor. Orta Doğu'da eylemlerine devam ediyor. PYD'den PJAK terörist takviyesi de yapılıyor İran'a karşı. Hükümetti bize şunu söylüyor: 'Biz pazarlık yapmıyoruz' ama bu söylenen doğru değil" ifadelerini kullandı.

Silah bırakma eylemi sonrası Meclis’te komisyon kurulacağını belirten Özdağ, "Bu komisyon anayasa yapmayacak. Peki ne yapacak? Komisyonda ne konuşacaksınız? Bu komisyonu muhatabı kim olacak. Bu komisyon, anayasanın değişikliğine zemin hazırlayacak komisyon. Öte yandan, PKK ve önde gelenleri de açıklama üstüne açıklama yapıyor. 'Biz 30 silahı yaktık ancak siz de anayasamızı değiştirmezseniz, Öcalan'ı özgürleştirmezseniz tekrar teröre başlarız' diyorlar. Durum bundan ibaret" dedi. (DHA)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Karşıyaka'da bir devir kapandı... Atlar satıldı, Taypark konsept değiştiriyor!
Yerel Yönetimler
14 Temmuz 2025 Pazartesi 17:08

Karşıyaka'da bir devir kapandı... Atlar satıldı, Taypark konsept değiştiriyor!

Karşıyaka Belediyesi tarafından 2010'da Mavişehir'de faaliyete geçirilen, Cemil Tugay başkanlığında Taypark Binicilik Okulu olarak binlerce İzmirli'nin hizmetine sunulan Cordelion Taypark, mevcut Belediye Başkanı Yıldız İşçimenler Ünsal tarafından kapatıldı. Kasım ayında tadilata alındığı açıklanan ancak bir daha açılmayan binicilik okulundaki atların Menemen'deki bir çiftliğe satıldığı öğrenildi. Alanın önümüzdeki dönemde farklı bir konseptle hizmete açılacağı belirtildi. 
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Türkü ERBİL/SONKALEİZMİR-Karşıyaka'da 2010 yılında açıldıktan sonra binlerce çocuğun ücretsiz ata binme imkanı bulduğu, Cemil Tugay başkanlığında Aralık 2019'da "Binicilikte ödüllü sporcular yetiştirmek" amacıyla yenilenen Cordelion Taypark ile ilgili flaş bir karar alındı. 

19 Kasım 2024'te tadilata alındığı ve bakım çalışmaları nedeniyle kısa bir süre kapandığı duyurulan binicilik okulu aradan geçen yaklaşık 8 ayda açılmadı. 

Mevcut yönetim, yüksek maliyet ve verimli kullanılmadığı gerekçesiyle Türkiye'nin sayılı kapalı manej alanlarından birinin bulunduğu Taypark'ı kapatma kararı aldı. Binicilik okulundaki 10'a yakın atın da Menemen'deki bir çiftliğe satıldığı öğrenildi. 

YEME İÇME ALANLARI OLUŞTURULACAK

Başkan Yıldız İşçimenler Ünsal'ın binicilik okulunun da yer aldığı alanı yeni bir konseptle hizmete açmayı planladığı belirtildi. Belediyeden alınan bilgilere göre söz konusu alana konteynerlerin getirileceği ve yeme içme sektörü üzerine geniş bir alan oluşturulacağı, mevcut kafeteryanın da elden geçirileceği belirtildi. 

(Yıldız İşçimenler Ünsal)


 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Başkan Tugay'dan kooperatif soruşturması açıklaması... 'İntikam ya rövanş almak değil'
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 12:06

Başkan Tugay'dan kooperatif soruşturması açıklaması... 'İntikam ya rövanş almak değil'

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun tutuklandığı kooperatif soruşturmasına yönelik açıklamalar yaptı. Tugay, "Kendi kurumumuz içerisinde bir iç denetim, teftiş süreci olduysa, bu normal prosedürler çerçevesinde oldu. Yoksa özel bir talimatla herhangi birilerinden hesap sormak, intikam almak, rövanş almak için yapılmış bir şey kesinlikle değil" dedi.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Sözcü Gazetesi'nden Gökmen Ulu'ya verdiği röportajda dikkat çeken açıklamalar yaptı. Tugay, kooperatif soruşturması ve İzmir yangınları ile ilgili önemli mesajlar verdi. Başkan Tugay'ın Sözcü Gazetesi'ndeki röportajı şöyle:

-Önceki gün CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’le bir araya geldiniz. Gündeminizde neler vardı?

Doğal olarak İzmir’deki operasyon sürecinde yaşananlar vardı. Onlarla ilgili genel başkanımız tabii her şeyi görmedi, bilmiyor. Biraz benim gördüklerimi de aktardım kendisine. Onlarla bağlantılı olarak biraz geçmişten biraz da gelecekten bahsettik. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin tamamında olduğu gibi İzmir’de de olumsuz algı çalışması ve saldırı altında. Halkla bağını koparmadan Türkiye için bir şeyler yapmaya çalışıyor, önemli bir siyasi mücadele veriyor. Bu mücadelenin bir ayağı İzmir’de. Ben genel başkanımıza bana düşen neyse bunu yapma konusunda kararlı olduğumu söyledim. Daha çok görüşmeye karar verdik. Şu anda Türkiye’de ve İzmir’de yaşadığımız krizi en doğru şekilde atlatmaya çalışacağız.

“SORUŞTURMANIN SİYASİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

-Önceki dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer, belediye bürokratları ve CHP İzmir İl Başkanı Sayın Şenol Aslanoğlu dahil 60 kişinin tutuklandığı soruşturma hakkında sizin değerlendirmeniz nedir?

Ben soruşturmanın büyük ölçüde siyasi olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir konuda savcılık soruşturma yürütebilir ama bunlar şafak operasyonuyla insanların evinden alınması, basın üzerinden algı operasyonuyla olmamalıydı. Hatta servis edilen operasyon görüntüleri de çakmaydı, gerçek değildi. O soruşturma çerçevesindeki herkes ifadeye çağırıldığında adliyeye gidebilecek insanlar. Herhangi bir kimsenin suçu varsa biz suç örtülsün diye düşünemeyiz. Ama şu anda yürüyen süreç sadece İzmir’de değil Türkiye’nin tamamında Cumhuriyet Halk Partisi’ni halkın gözünde itibarsızlaştırmayı amaçlayan bir süreç. Bundan dolayı çok üzgünüm ve endişeliyim. Mücadele etmeye devam edeceğiz.

SORUŞTURMADA BELEDİYENİN DAHLİ VAR MI?

-Operasyonun sizin şikayetiniz üzerine başladığı iddia edilmişti.

Bizim kendi iç denetimlerimiz, elde edilen bulguların kendi teftiş kurulumuzca değerlendirilmesi sonrasında bazı bulguların savcılığa bildirilmesinin zorunlu olduğu söylendi. Bu benim kararım değil, müfettişlerimizin ve iç denetçilerimizin verdiği bir idari karardı. Ben de bunu tabii ki onayladım. Yani böyle şeyler bulunduysa bildirmeyin deme hakkım yok, aksi halde ben birilerinin hatalarını örtmeye çalışıyor gibi bir duruma düşerim. Ama şu anda yürüyen soruşturmanın kapsamına bakıldığı zaman bizim yaptığımız o iç denetimdeki bulgularımıza dayalı değil, daha çok kooperatifle ilgili konular üzerinden yapılan bir soruşturma gibi duruyor. Tunç Soyer’in, Şenol Aslanoğlu’nun, özellikle bu iki ismin ve gözaltına alınanların pek çoğunun suçlandığı konu kooperatif konusu.

-Belediye teftiş kurulu raporunda bu husus var mı?

O konuda bizim savcılığa bildirimimiz, herhangi bir dahlimiz yok. Ama kendi yaptıkları operasyonu sanki Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendi içinde çatışma varmış gibi bir şekle sokmaya çalışıyorlar. Yandaş medyada da bunu çokça görüyorum. Kasıtlı bir algı çalışması olduğunu düşünüyorum.

“İNTİKAM VE RÖVANŞ ALMAK İÇİN YAPILMIŞ DEĞİL”

-Size dair, parti içi çekişme ve halef – selef kavgası nedeniyle suçlamalar da var.

Çok üzüldüğüm nokta şu ki, kendi partimiz içindeki bazı insanlar da bunun ortağı olmuş durumdalar, maalesef. Bunun da arka planına baktığım zaman benim değişim taraftarı olduğum, sanki eski ve yeni ekipler arasında çatışma varmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Kendi kurumumuz içerisinde bir iç denetim, teftiş süreci olduysa, bu normal prosedürler çerçevesinde oldu. Yoksa özel bir talimatla herhangi birilerinden hesap sormak, intikam almak, rövanş almak için yapılmış bir şey kesinlikle değil.

-Nedir bu kooperatif meselesi? Bir de sizden dinleyelim.

2012 yılında, Aziz (Kocaoğlu) başkan döneminde İzmir Büyükşehir Belediyesi Karabağlar – Uzundere, Gaziemir - Aktepe, Emrez ve Karşıyaka – Örnekköy’de kentsel dönüşüm alanları belirliyor. Bu alanlarda bazı vatandaşlarımızın tapulu evleri var. Gecekonduvari evler bunlar. Onlarla oturuyorlar, diyorlar ki, “Siz bize tapularınızı verin, biz size taahhüt edeceğimiz belli süre içerisinde yaptıracağımız yeni binalardan konutlar vereceğiz.” Ondan sonra Büyükşehir Belediyesi bazı etapları ihale edip müteahhitlere yaptırıyor. Ama çok karlı projeler olmadığı için bazı etaplarda da müteahhit bulunamıyor. Tunç Soyer döneminde ise bazı ihalelere müteahhitler girmeyince “Bu ihaleleri belediye şirketi İzbeton A.Ş. yaptırsın” deniliyor. Büyükşehir belediye meclisinde İzbeton’a yetki veriliyor. Sonra da kooperatif modeli geliştiriliyor. Bu modelde genellikle iş dünyasından insanlar yönetici oluyorlar, onlar kooperatife üye yapıyorlar, sonra kooperatif ”Bu kentsel dönüşüm projesini ben yapacağım diyor. Yüzde 50’si müteahhidin, yüzde 50’si belediyenin ve hak sahiplerinin olacak. Yani belediyenin tapularını aldığı insanların. Kendisine düşen yüzde 50’yi kooperatif üyelerine vereceğini ve bütün projenin parasının da kooperatif üyelerinden sağlanacağını söylüyorlar. Yani böyle bir model. Normalde müteahhidin yapıp da kendine kar olarak alacağı payı kooperatif ben yaptırayım, ben onu üyelerime dağıtayım, bu arada da bütün inşaat maliyetini üyelerimizden aldığımız paralarla yapalım diye yola çıkıyorlar. Baktığınız zaman bu mantıklı, akla yatkın bir fikir.

-Sorun nerede çıktı?

Uygulamada bir taraftan kooperatif üyelerine vadedilen rakamların yetmeyeceği anlaşılıyor bir taraftan da kooperatifin aslında İzbeton’dan bu işi almasının yasal olmadığı, kooperatifte müteahhit olmadığı için işin bir başka taşeron şirkete veriliş sürecinin de yine hukukla uyuşmadığı aşama aşama ortaya çıkıyor.

KOOPERATİF PROJESİNİ KİM DURDURDU?

-CHP Sözcüsü Deniz Yücel önceki gün basına yaptığı açıklamada “Cemil Tugay kooperatif projesini durdurduğu için Tunç Soyer hapiste” dedi.

Bu kesinlikle doğru değil. Böyle olmadığını her şekilde ispatlayacak durumdayız. Bunun doğru olmadığını en başta kooperatif üyesi hak sahipleri biliyor. Herkes hatırlasın; geçen dönemde Büyükşehir Belediyesi Örnekköy’de de Uzundere’de de defalarca protesto edildi. Kemal Kılıçdaroğlu o zamanlar buralara geldiğinde insanlar önünü kesiyordu, “Bizim taahhüt edilen evlerimiz yapılmıyor, problem var” diyorlardı. O zamandan bir sürü haber hatırlanabilir. Problem olmasaydı insanlar bu protestoları yapar mıydı? Geçen dönem Büyükşehir Belediye Meclisinde de sıkça bu konu açılır, AKP ve MHP üyeleri usulsüzlük olduğunu, suç duyurusunda bulunduklarını filan söylerlerdi. O dönemde bu konu sorunlu olarak devam etti. Biz göreve geldiğimizde kooperatifler inşaatları devam ettirmiyordu. Durmuştu.

-Durmasının sebepleri neydi?

Değişik nedenleri vardı. Bir neden; para yoktu. Bir neden; Örnekköy’deki projede yapım hatasıydı. Büyükşehir Belediyesi o zaman Örnekköy’deki bu inşaatların mühürlenmesini istedi. Sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu işe el koydu. Bir kısmı yıkıldı ve tekrar yapıldı. Bu süreçte biz kesinlikle dahil değildik. Büyükşehir Başkanı Tunç Soyer’di, genel müdürünün Heval Savaş Kaya olduğu İzbeton sorumlu müteahhit pozisyonundaydı, o kooperatiflerden birisinin yöneticisi İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’ydu. Yani böyle bir ortamda oldu bunlar. Biz göreve başladığımızda çok düşük seviyede yapılmış olan inşaatlar devam etmiyordu. Bizden önce durmuştu. Hal böyleyken haksız bir suçlamaya maruz kalmamız üzüntü verici.

YURTTAŞLARIN MAĞDURİYETİ GİDERİLECEK Mİ?

-Peki siz ne yaptınız?

Biz göreve geldikten sonra, Temmuz ayında İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi burada incelemesinin ardından inşaatların kooperatiflere verilmesinin usulsüz olduğunu, o yüzden sözleşmeleri iptal etmemiz gerektiğini söyledi. Sonra o süreci başlattık.

-Kaç yurttaşımız mağdur durumda?

İki ayrı grubun mağduriyeti var: Bir tanesi evi ya da arsası olan ve tapusunu Büyükşehir’e devretmiş olan hak sahipleri. Yaklaşık 5 bin kişinin üç bini bu vatandaşlarımız. İkinci mağduriyet grubu ise ev sahibi olmak için kooperatife üye olup, bir miktar para ödeyen insanlar.

-Partinizin genel başkanı Sayın Özgür Özel kooperatif üyesi vatandaşların mağduriyetinin giderilmesini istedi. Ne yapacaksınız?

Çözüm için üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunu kooperatif yapmayacak. Maalesef bunu hukuki olarak sağlayamıyoruz. Ama nihayetinde yapılan evlerden kooperatif mağdurlarına da hakları verilecek. Orada sadece şartlar hakkında uzlaşmamız lazım. Çünkü kullandığımız para belediyenin, halkın parası. Bir kamu zararına sebep olma hakkımız yok. O nedenle maliyetler üzerinden yapılacak hesaplamalarla bu uzlaşma gerçekleşecek. Mümkün olan en kısa zamanda tamamlanarak insanlara evleri teslim edilecek.

***

-Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal kimliğinin ve örgütün tamamının baskı ve cendere altına alınmasıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

CHP’nin ilkeleri bellidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında siyaset yapan insanlar neyi savunmamız gerektiğini çok iyi bilen insanlarız. Değerlerimizin en önemlisi şudur: Laik, çağdaş, bilime, sanata, ahlaka önem veren bir ülke hayalimiz var. Bunun siyasi mücadelesini veriyoruz. Yanlış gördüğümüz her şeyde de mutlaka halkın ve haklının yanında yer alma sorumluluğumuz var. Bizler hiçbir yanlışı savunamayız. Dava arkadaşlarımıza sonuna kadar sahip çıkarız ama ilkelerimizi savunmak her şeyin önündedir. Türkiye’yi içinde bulunduğu dejenerasyon, adaletsizlik, haksızlık ortamından bir an önce çıkarabilmemiz için yanlış gördüğümüz her şeye karşı çekinmeden mücadele etme zorunluluğunda olduğumuzu düşünüyorum. Popülizmden ve korkudan uzak durmamız gerekir. Doğru bildiğimizi yapmaya devam etmeliyiz. Bu cendereden ancak böyle çıkarız.

***

-Belediye İş Sendikası’yla uzlaşma aşamasına geldiniz mi?

26 Mart 2024 tarihinde, yani benim seçildiğim seçimden beş gün önce Belediye İş Sendikası’yla imzalanan toplu iş sözleşmesinde günün ihtiyaçlarının çok ötesinde artış verildi. Sözleşme uyarınca altı ayda bir artış verilmeye devam edildi. Bu sendikaya bağlı personel diğer sendikaya bağlı işçi ve memurlardan çok daha yüksek ücret alıyorlar. Orantısız bir ücret politikası oluşmuş oldu. DİSK Genel İş Sendikası’yla yaşanan sorunun temelinde de bu vardı. Normalde bizim teklifimizi kabul ediyorlardı fakat Belediye İş Sendikası’na verilen imkanları göz önüne alarak “Eşit işe eşit ücret” söylemiyle hareket etmek durumunda kaldılar. Genel İş ile toplu sözleşmeyi imzaladık. Ancak onların aldığı zamma rağmen Belediye İş’teki personelin maaşları hala çok yüksek. Ben Ankara’da Belediye İş Sendikası Genel Başkanı’na da giderek maaş dengesizliğini gidermek istediğimizi söyledim, “Eylül’deki maaş artışını yapmayalım” dedim. Kabul etmediler. “O zaman belediye bütçesinin bu yüksek ücretleri karşılayabilmesi için çalışan sayısında azaltmaya gitmemiz gerekiyor” dedik. Hukuki karar aldık ve 1030 çalışanı tazminatlarını ödeyerek çıkarmayı öngördük. 350 civarında çalışan işten çıkarıldı.

-İşçi çıkarmalar devam edecek mi?

Orman yangınları, siyasi krizler gibi nedenlerle toplumun stresini artırmayalım, daha fazla sorunu büyütmeyelim diye daha düşük rakamda bıraktık çıkarma işini. Başka şekillerde sorunu çözmeye çalışıyoruz. Belediye İş’le de görüşüyoruz, tekrar tekrar rica ediyoruz. Her şey dengesini bulursa işten çıkarma da olmayacak.

“BAKANLIK YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞI ALMAMIZA İZİN VERMEDİ”

-Orman yangınlarının bilançosu nedir?

26 bin hektardan fazla alan yandı, 400 civarında ev ve işyeri, tarlalar, bahçeler yandı. Orman alanlarındaki yangınlara müdahale Orman Genel Müdürlüğü’nün yetkisinde. Haklı tarafları var, koordinasyon içinde çalışılması gerekirken çift başlılık olmamalı. Bazı bölgelerdeki yangınlara karadan ulaşılamıyor, havadan müdahale etmek gerekiyor. Orman Genel Müdürlüğü her yıl helikopter ve uçak kiralıyor. Fakat gördük ki bunların sayısı yeterli değil. Üstelik bu hava araçlarının bir kısmının kira ücretinin ödenmemesi nedeniyle havalanmadığını öğrendik. O nedenle biz de belediye olarak yangın söndürme uçağı alıp, ilave personel alımı yapıp, katkıda bulunmak istedik. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı “Yetkiniz yok” dedi, izin istedik, vermedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi yakın zamanda Türkiye’nin en iyilerinden olacak ama hava aracı alamıyoruz maalesef.

YANGIN MAĞDURLARINA YARDIM KAMPANYASI

-Yangınlar yurttaşları nasıl etkiledi? Halkımız ne durumda?

Yangın alanlarını gezdiğimde kırsalda yaşayan vatandaşlarımızın ciddi mağduriyetleri olduğunu gördüm. Evleri yanan, hayvanları telef olan, tarlaları ve bahçeleri hasar gören dar gelirli insanlarımız ağır bir mağduriyet yaşıyor. Onlara geçici barınma, gıda, sağlık hizmeti gibi acil yardımları sağlıyoruz. Ama evlerinin yeniden yapılması veya tamir edilmesi, ölen hayvanlarının yerine yenilerinin verilmesi, tarla ve bahçelerinin yeniden oluşturulması lazım. Çokça alanda mağduriyet oluştuğu için belediyenin imkanları destek için yeterli olmayacaktır. O nedenle bir yardım kampanyası yapmaya karar verdik.

SU KRİZİNDE TEHLİKE ÇANLARI

-İklim krizi ve kuraklık İzmir’i nasıl etkiliyor? Su sorunu var mı?

Türkiye’de su sorunu olmayan yer neredeyse yok. Pek çok tedbir alıyoruz, yeni su kaynaklarına ulaşmaya çalışıyoruz. Ama Ekim ayına kadar kuvvetli yağmurlara ihtiyacımız var. Yağmazsa sadece İzmir’i değil, bütün Türkiye’yi daha ciddi bir su krizi bekliyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Babasını baltayla yaralayıp, tarım ilacı içerek yaşamına son verdi
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 14:19

Babasını baltayla yaralayıp, tarım ilacı içerek yaşamına son verdi

İzmir'in Ödemiş ilçesinde babası Yılmaz Yiğenli'yi (70) balta ile ağır yaralayan Suat Yiğenli (46) tarım ilacı içerek yaşamına son verdi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Olay, gece saatlerinde Umurbey Mahallesi Balabanlı Yolu mevkisinde meydana geldi. Suat Yiğenli ile babası Yılmaz Yiğenli arasında henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Suat Yiğenli, babasını başından balta ile vurup, ağır yaraladı. Suat Yiğenli ardından tarım ilacı içti. Ödemiş ilçe merkezindeki evlerinde olduğu ve bugün saat 08.00 sıralarında Umurbey Mahallesi'ndeki bahçe evine giden Hediye Yiğenli, eşi ve oğlunu yerde hareketsiz bulunca komşularından yardım istedi.

PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRMÜŞ

İhbarla olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yapılan incelemede, Suat Yiğenli'nin hayatını kaybettiği belirlendi. Ağır yaralanan Yılmaz Yiğenli, Ödemiş Devlet Hastanesi'ne kaldırılıp, tedaviye alındı.

Öte yandan Suat Yiğenli'nin psikolojik sorunları nedeniyle bir süre önce Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gördüğü öğrenildi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Orman yangınları sonrası hava kirliliği uyarısı...
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 12:39

Orman yangınları sonrası hava kirliliği uyarısı...

Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Yücel, orman ve plastik yangınlarının özellikle yaz aylarında hava kalitesini olumsuz etkilediğini söyledi. Yücel, "Yangın sırasında atmosfere yayılan kirleticiler arasında PM2.5 partikülleri; organik karbon, elementel karbon ve potasyum gibi biyokütle yanmasıyla ilişkili bileşenlerce zengin olup sağlık açısından en riskli kirletici grubunu oluşturur" dedi.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Yücel, son yıllarda Türkiye genelinde ve İzmir'de artan orman yangınları ile geri dönüşüm tesislerindeki plastik yangınlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yücel, bu yangınların, özellikle PM2.5 denilen ince partikül madde ve toksik gazların atmosferde yoğunlaşmasına neden olduğunu söyledi. Orman yangınlarının yaz aylarında hava kalitesinin kötüleşmesine yol açtığını dile getiren Yücel, "İklim değişikliğine bağlı olarak ise orman yangınlarının daha sık, şiddetli ve uzun süreli olacağı öngörülüyor. Küresel ölçekte yangın sezonu yüzde 20 uzamış durumdayken, orman yangınları sırasında ortaya çıkan emisyonlar atmosferde yayılarak hava kalitesini düşüren karmaşık bir karışım içerir. Bu karışımda karbondioksit, metan olan sera gazları, diazot monoksit, fotokimyasal olarak reaktif bileşikler ve PM2.5 öne çıkar" ifadelerini kullandı.

'KONAK'IN 12 KATI BÜYÜKLÜĞÜNDE ALAN YANDI'

İzmir'de 25 Haziran'da Foça Ilıpınar'da başlayan yangınların bir hafta boyunca birçok noktada sürdüğünü hatırlatan Yücel, "Aliağa Bozköy, Bornova Yakaköy, Menderes Kuyucak, Seferihisar, Çeşme, Urla, Ödemiş gibi birçok bölgede yangın çıktı. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü sınırlarında kalan Manisa'nın da dahil olduğu alanlarda toplamda yaklaşık 30 bin hektar yandı. Bu, Konak ilçesinin yaklaşık 12 katı büyüklüğünde bir alan" dedi.

Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı verilerine göre, 3 Temmuz 2025'te Akhisar'da hava kalitesi indeksi (HKİ) 30-40 seviyelerindeyken, yangın sonrasında bu değerlerin 55-60 seviyelerine yükseldiğini kaydeden Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benzer artışlar Çeşme, Seferihisar ve Karşıyaka'daki istasyonlarda da görüldü. Ancak sisteme yüklenen veriler yetersiz ve süreklilik arz etmiyor. Yangın kaynaklı emisyonların zamansal ve mekânsal dağılımını hem yer ölçümleri hem de uydu verileri ile analiz etmek önemli."

'ORMAN YANGINLARI GAZ VE AEROSOL KAYNAĞI'

Bir gaz ve aerosol kaynağı olan orman yangınlarının devam ederken ve söndürüldükten sonraki günlerde hava kalitesini olumsuz yönde etkilediğine değinen Yücel, "Kirleticiler meteorolojik koşullara bağlı olarak çok geniş alanlara taşınırken, çevre ve halk sağlığı açısından risk oluştururlar. Karbon salımı nedeni ile iklim değişikliğine önemli ölçüde katkıda bulunur. Yanma sonucunda bitki örtüsü ve tarım alanları doğrudan zarar görebileceği gibi, atmosfere yayılan hava kirleticiler nedeniyle bitki sağlığı ve tarımsal verimlilik olumsuz etkilenebilir. Ayrıca, yüzeysel akışla taşınan kirleticiler su kalitesini bozabilir. Araştırmacılara göre Akdeniz başta olmak üzere dünyada yangın emisyonlarına bağlı sağlık etkilerinin 21. yüzyılın ortalarında zirve yapması beklenmektedir" açıklamalarında bulundu.

'YANGIN SIRASINDA ATMOSFERE YAYILAN KİRLETİCİLER SAĞLIK AÇISINDAN EN RİSKLİ GRUP'

Günümüzde halk sağlığını doğrudan ilgilendiren yangın risklerinin yılın çok daha geniş bir zaman aralığına yayıldığını söyleyen Yücel, "Bu etkilerin nicel olarak daha doğru tahmin edilebilmesi için maruziyet ölçümlerine, emisyon ölçümlerine ihtiyaç vardır. Yangın sırasında atmosfere yayılan kirleticiler arasında PM2.5 partikülleri; organik karbon, elementel karbon ve potasyum gibi biyokütle yanmasıyla ilişkili bileşenlerce zengin olup sağlık açısından en riskli kirletici grubunu oluşturur. PM2.5 solunum sisteminin en derin bölgelerine kadar ulaşabilmeleri nedeniyle; akut ve kronik solunum yolu hastalıkları, kalp-damar rahatsızlıkları ve erken ölümlerle ilişkilendirilir. Diğer yandan özellikle yerleşimin ormanlarla temas ettiği arayüzlerde, çöp, inşaat atığı vb. içeriğinde yanması, hatta bazı yapıların yanması farklı toksik bileşiklerin de daha yoğun salınımın neden olabilir. İşlenmiş ahşap, plastikler, sentetik tekstil ürünleri, ev kimyasalları gibi insan yapımı materyallerin yanması sonucu Halojenli bileşikler, ağır metaller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAHs) ve dioksinler gibi yüksek toksisiteli kirleticiler açığa çıkabilir" diye konuştu.

'RİSK AZALTIMI AÇISINDAN HER BÖLGE İÇİN AYRI DEĞERLENDİRİLME GEREKİR'

Yücel, Ödemiş'te çıkan yangın ile Seferihisar'daki, Çeşme'deki yangının ve Aliağa'daki yangının dinamiklerinin hem yangının çıkış nedeninin ve yayılım özelliklerinin hem de toplumsal yapısı açısından birbirinden farklı olduğunu belirtti. Ödemiş gibi iç kesimlerdeki orman köylerinin tarımsal üretime dayalı ve yaşlı nüfus ağırlıklı bir yerleşim düzenine sahip olduğunu dile getiren Yücel, "Seferihisar'da yazlık nüfus hareketliliği, Çeşme'de yoğun turizm ve yazlık konut baskısı, Aliağa'da ise sanayi tesislerinin yakınlığı yangın riskini farklı yönlerden tetiklemekte. Örneğin, Aliağa'da çıkan bir yangının petrol, petrokimya ve enerji altyapılarına sıçrama riski varken, Çeşme'deki yangınların yerleşim alanlarına ve turizm destinasyonlarına yakın olması nedeniyle tahliye, erişim ve koordinasyon konuları daha öncelikli hale geliyor. Bu farklılıklar, yangına müdahale, tahliye planlaması, kamu bilgilendirme stratejileri ve risk azalımı açısından her bölge için ayrıca değerlendirilmesi gereken, ölçeklenebilir çözümler gerektiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

İzmir’de 64 yaşındaki esnaf, mühürlenen dükkanında mahsur kaldı
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 11:25

İzmir’de 64 yaşındaki esnaf, mühürlenen dükkanında mahsur kaldı

İzmir Karşıyaka’da ikinci el eşya satan 64 yaşındaki Raşit Bahçeci, ‘kaldırım işgali’ gerekçesiyle mühürlenen dükkanında mahsur kaldı. Saatlerce içeride kaldığını belirten Bahçeci, yaklaşık altı saat sonra dışarı çıkabildiğini iddia etti
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

İlkses Gazetesi’nin haberine göre, Karşıyaka’da 11 yıldır ikinci el eşya dükkanı işleten Bahçeci’nin iş yeri, kaldırım işgali gerekçesiyle zabıta ekipleri tarafından, kendisi içerideyken mühürlendi. Dükkanı mühürlendiği sırada uykudan uyanan Bahçeci, mührü bozmanın cezası olduğunu bildiği için saatlerce içeride mahsur kaldı. 64 yaşındaki esnaf, yaklaşık altı saat sonra dükkandan çıkabildi.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Urla'daki orman yangını ikinci gününde söndürüldü
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 10:39

Urla'daki orman yangını ikinci gününde söndürüldü

İzmir’in Aliağa ilçesinde dün çıkan ot yangını gece saatlerinde kontrol altına alınırken, Urla ilçesinde çıkan orman yangını hava ekiplerinin de desteğiyle söndürüldü
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Urla'nın Naipli Mahallesi’nin üstü kısmında kalan ormanda dün saat 16.00 sıralarında yangın çıktı. Bölgeden yükselen dumanları görenler orman ekiplerine bildirdi. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü'ne ait 5 uçak, 16 helikopter, 47 arazöz, 33 su ikmal aracı ve su tankeri, 4 dozer, 14 iş makinesi ve 583 personel bölgeye sevk edildi. İtfaiye,112 Acil Sağlık, polis, jandarma ve AFAD ekipleri de söndürme çalışmalarına katıldı. Havanın karamasıyla uçak ve helikopterler çalışmaya ara verirken, alevlere müdahale gece boyunca karadan devam etti.

Günün aydınlanmasıyla havadan müdahale tekrar başladı. 4 uçak, 13 helikopter, 34 arazöz, 9 su ikmal ve 3 dozer ile alevlere müdahale sürdü. Yapılan çalışmalar sonucu yangın kontrol altına alındı. 

Bölgede soğutma çalışmaları ise devam ediyor. 

ALİAĞA'DAKİ YANGIN KORTROL ALTINA ALINDI

Dün bir yangın da saat 21.00 sıralarında Aliağa'nın Hacıömerli Mahallesi yakınlarındaki otluk alanda çıktı. İhbar üzerine bölgeye itfaiye ekipleri ve İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Yangın dün gece ekiplerin yoğun çalışmasıyla kontrol altına alındı. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Pehlivan: Millet kazandı, hainler kaybetti!
Yerel Yönetimler
14 Temmuz 2025 Pazartesi 12:32

Pehlivan: Millet kazandı, hainler kaybetti!

Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'ne yönelik önemli mesajlar verdi. Başkan Pehlivan, "15 Temmuz, milletin iradesine, onuruna ve geleceğine sahip çıktığı bir dirilişin adıdır! Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla, milyonlar tek yürek oldu ve millet kazandı, hainler kaybetti!" ifadelerini kullandı.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Hain darbe girişimine karşı Türk Milleti'nin kahramanca direnerek demokrasiye sahip çıkışının yıl dönümünde, Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, Demokrasi ve Milli Birlik Günü için "Bu millet esareti kabul etmedi ve etmeyecek." dedi.



"Millet, iradesine pranga vurdurmadı!"

O gün, milli kararlılığın kendini tüm Türkiye'nin cadde ve sokaklarında gösterdiğini vurgulayan Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "15 Temmuz 2016’da; bu milletin silahlarını, tanklarını ve uçaklarını yine bu millete doğrultan hainler, bu aziz vatanı işgal etmek istediler. Ancak bir şeyi hesap edemediler… Bu milletin yüreğinde iman, damarlarında bağımsızlık, alnında ise istiklal mührü var. Milletimiz, iradesine pranga vurdurmadı! Sokağa indi, bayrağına sarıldı, ezanına sahip çıktı! 15 Temmuz, sadece bir darbe girişiminin önlenmesi değildir. 15 Temmuz, milletin iradesine, onuruna ve geleceğine sahip çıktığı bir dirilişin adıdır! O geceyi anlamadan, bu günü anlayamayız! Çünkü biz o gece; sadece canımızı değil, çocuklarımızın geleceğini, vatanımızın hürriyetini, devletimizin bekasını savunduk. 15 Temmuz, bu toprakların Çanakkale’den, Sakarya’dan, Dumlupınar’dan gelen şehadet kokulu ruhunu taşıdığını bir kez daha gösterdi. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, hürriyet ve istiklâli karakteri olarak benimsemiş milletimiz, bu karakteri 15 Temmuz gecesi meydanlarda yazarak tüm dünyaya bir kez daha gösterdi." dedi.

"Millet, liderine inandı!"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz günü gösterdiği liderliğin tarihe geçtiğinin altını çizen Başkan Pehlivan, "O karanlık gecede milletimizin önüne düşen, korkmadan, çekinmeden, "Ben buradayım!" diyen bir lider vardı... Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan! O gece gösterdiği dirayet, cesaret ve feraset; sadece bir milleti ayağa kaldırmadı, bir destanı da tarihe nakşetti. Millet, liderine inandı. Lider, milletine güvendi. Ve işte o güvenle, tarih yeniden yazıldı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla, milyonlar tek yürek oldu! Camilerden yükselen selalar, evlerden taşan dualar, meydanlarda getirilen tekbirlerle bu millet bir kez daha şahlandı. Ve sonunda: Millet kazandı, hainler kaybetti!" ifadelerini kullandı.

Öte yandan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü için Menemen'de çeşitli programlar düzenlenecek. İşte saat saat o programlar:

10:30 Yıldıztepe Şehitliği Anma Töreni

12:40 Mevlid-i Şerif (Mahkeme Camii)

13:30 Lokma ikramı ( Mahkeme Camii ve Taş Camii)

14:00 Türkiye Harp Malulu Gaziler, Şehit ve Dul Yetimleri Derneği Menemen Temsilciliği Açılışı (Eski Özel İdare Binası Kat:3)

14:15 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Fotoğraf Sergisi Açılışı ve Lokma İkramı (Cumhuriyet Meydanı)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

İzmir'de Yakaköy Mahallesi sakinlerinden 'su' eylemi
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 14:30

İzmir'de Yakaköy Mahallesi sakinlerinden 'su' eylemi

İzmir'in Bornova ilçesine bağlı Yakaköy Mahallesi sakinleri, bir aydır evlerine su verilmediğini belirterek Bornova Belediyesi önünde eylem yaptı
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Yaklaşık 1600 hanenin bulunduğu Yakaköy Mahallesi'nde yaşayanlar, susuzluk sorununa çözüm bulunmadığı gerekçesiyle belediye binası önünde toplandı. 'Su haktır, lüks değil' ve 'Bulaşıklar yıkanamıyor, İZSU nerede?' yazılı pankartlar taşıyan grup, çözülmeyen soruna tepki gösterdi. Ardından Hilal Ergül (12) ve Maya Hatino (12), mahalle sakinleri adına basın açıklamasını okudu. Ergül, "Bizler İzmir Bornova ilçesine bağlı Yakaköy sakinleri olarak bugün, burada yıllardır süregelen ihmal ve son günlerde yaşadığımız büyük mağduriyet nedeniyle toplanmış bulunuyoruz. Yakaköy, çalışkan ve dayanışma içinde yaşayan bir köydür. Ancak ne yazık ki yıllardır temel belediye hizmetlerinden yoksun bırakılıyoruz" dedi.

'KÖYÜMÜZDE SU AKMIYOR'

Su sorunu dışında sokakların da bakımsız olduğunu söyleyen Maya Hatino, "Çöpler düzenli toplanmıyor. Yollarımız delik deşik. Ulaşımda büyük zorluk yaşıyoruz. Çirkin yapılaşma var, hafriyat atıkları toplanmıyor ve yer gösterilmiyor. En önemlisi, köyümüzde 20 gündür su akmıyor. Yıkanamıyoruz. Evimizde temizlik yapılamıyor. Hayvanlarımızı sulayamıyoruz. Defalarca İZSU Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunduk. Ancak çözüm üretilemedi. Yakaköy halkı sahipsiz değildir. Bizi görmezden gelmeyin, yetkililer görevine getirsin" diye konuştu.

'ÇİÇEKLERİMİZİ BİLE SULAYAMIYORUZ'

Yakaköy Mahallesi'nde yaşayan Ayşe Mert (43), "4 çocuk annesiyim. Eskiden köylü kendi kendine yetiyordu. İZSU'ya geçtikten sonra deniz suyuna razı kaldık. Ama 2 aydır evine su girmeyen insanlarımız var. Suyum 20 gündür akmıyor. 6 kişinin oturduğu nüfusun oturduğu evdeki su ihtiyacını düşünün. Klimanın suyunu klozete su döker olduk. Çiçeklerimizi sulayamaz, kuşlarımıza bir yudum su veremez olduk" dedi. (DHA)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Ege Üniversitesi'nde kurulan enstitüye Emine Erdoğan adı verildi
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 10:15

Ege Üniversitesi'nde kurulan enstitüye Emine Erdoğan adı verildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararla bazı üniversitelerde yeni yüksekokul, fakülte ve enstitüler kuruldu. Ege Üniversitesi'nde kurulan enstitüye Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın adı verildi. 
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

SONKALEİZMİR-Resmi Gazete'de yayımlanan kararla bazı üniversitelerde yeni enstitü, fakülte ve yüksekokullar kuruldu. Bazı üniversitelerdeki fakülteler kapatılırken, bazılarının da adı değişti. İzmir'de Ege Üniversitesi bünyesinde kurulan enstitüye ise Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın adı verildi. Kararda Emine Erdoğan Tohum Bilimi ve Teknolojisi Enstitüsü ifadeleri yer aldı. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Karşıyaka'ya 400 konutluk proje!
Güncel
14 Temmuz 2025 Pazartesi 11:44

Karşıyaka'ya 400 konutluk proje!

İzmir'in Karşıyaka ilçesine bağlı Mustafa Kemal Mahallesi'nde 1 milyar 289 milyon 372 bin TL bedelle 400 konutluk proje için çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. 
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

SONKALEZMİR-Anadolu Gayrimenkul Yatırım şirketi, İzmir'in Karşışaka ilçesine bağlı Mustafa Kemal Mahallesi'nde 400 konutluk proje için ÇED başvurusu yaptı. Şirket mülkiyetindeki 25051 Ada, 1 Nolu Parselde yapımı yapımı planlanan 400 konut+3 kapıcı dairesi projenin bedeli 1 milyar 289 milyon 372 bin TL olarak açıklandı. 

Proje parselinin, Karşıyaka Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nden alınan 21.11.2024 tarih ve 162288 sayılı 1/2000 ölçekli İmar Durumu Belgesi’nde “Cumhuriyet Mevzii (Körfezköy Toplu Konut Alanı)” olarak belirlenmiş alan içerisinde yer aldığı belirtildi. 

Projede 18 bin 822 metrekarelik parsel alanı içerisinde 7 blok halinde toplam 400 adet konut + 3 adet kapıcı dairesi yapılması planlandığı ÇED dosyasında yer aldı. Ayrıca 1 adet güvenlik kulübesi, 1 adet yetişkin ve 1 adet çocuk yüzme havuzu, 1 adet kameriye ve 1 adet bekleme alanı bulunacağı belirtildi. 2028 yılı içerisinde konutların bitirilerek oturuma açılmasının planlandığı açıklandı. 
 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

AK Parti İzmir'den ''Terörsüz Türkiye'' hamlesi...
Politika
14 Temmuz 2025 Pazartesi 11:59

AK Parti İzmir'den ''Terörsüz Türkiye'' hamlesi...

AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Terörsüz Türkiye" süreciyle ilgili açıklamalarının ardından hafta boyunca kentte ev ve işyerlerini ziyaret edeceklerini duyurdu. Saygılı, "Tarihi gelişmeler AK Parti teşkilatları ve Cumhur İttifakı olarak büyük sorumluluk yüklüyor. Bu önemli dönemi ilk çalışması olarak hafta boyunca evleri ve iş yerlerini ziyaret edeceğiz" dedi.
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

AK Parti Genel Merkez’inin 81 ilde ortak yaptığı “Terörsüz Türkiye” basın açıklamasını, İzmir’de, İl Başkanı Bilal Saygılı gerçekleştirdi. Başkan Saygılı, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:

"Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantımızda ülkemizin geleceğine dair son derece tarihi önemde gelişmeleri bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklandı. Yaşadığımız tarihi gelişmeler AK Parti teşkilatları ve Cumhur İttifakı olarak bizlere büyük sorumluluk yüklüyor, bunun sonuna kadar farkında olan kadroları olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız tarihi Hitaplarında şu hususların üzerinde durmuştur; “3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde, terör meselesini çok boyutlu ele aldık. Bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık; İçerde demokrasi ve insan hakları konusunda “sessiz devrim” niteliğinde reformlar yaparken, dışarda çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte, savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik, sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz’daki o hain darbe girişiminin ardından, FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Dün itibariyle, 41 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye; uzun, acılı, sancılı, göz yaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibariyle kapatmaya başlamıştır. Bugün, yeni bir gündür. Bugün, tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün, büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapıları ardına kadar aralanmıştır. Biz, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Bugün de, anlayışımız, politikamız, istikametimiz, çabamız, sadece ve sadece Türkiye’nin hayrınadır. Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde görürsünüz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi, o girişimin tam karşısında, yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın. Kimse tedirgin olmasın.  Kimse endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz, ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz, istiklalimiz için yapıyoruz, istikbalimiz için yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, hepimizin ortak yuvası, ortak çatısıdır. 86 milyon; biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen, biz birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz ve inşallah artık bu mücadeleyi taçlandırıyoruz. Kürt kardeşim, meselen mi var? Arada silah olmadan, şiddet olmadan, terör olmadan, oturup konuşacağız. Alevi kardeşim, sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın, soframıza bereket gelecek, geniş Türkiye hanemize huzur gelecek, o bereketle, o huzurla, her engeli aşacak, geleceğe bakacağız. Gönüller bir olunca, sınırlar ortadan kalkar. Ülke ve millet olarak, bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan, sürecin hassasiyetine uygun şekilde, işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız; silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları! Ellerinizden öpüyorum ve diyorum ki, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz, onların mirasına leke süremez. Müsterih olun. Gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim! müsterih olun; gelinen nokta ile fedakarlığınız taçlanacak. Türkiye’yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı. Her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz her zaman başımızın tacı olacak. 1984’teki ilk eylem sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Dünyadaki örneklerine bakılarak, terörü bitirmek için, silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi, açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için, başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ederiz. Ancak herkes şundan emin olsun: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz, Türkiye’nin başını öne asla eğdirtmeyiz. Terörsüz Türkiye Projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz.”

"Şanlı Türk bayraklarımızla milletimizle beraber olacağız…"

Başkan Saygılı sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Ülkemizin birliği beraberliği ve kardeşliği için durmadan ve yorulmadan çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu önemli dönemi ilk çalışması olarak hafta boyunca evleri ve iş yerlerini ziyaret ederek Şanlı Türk bayraklarımızla milletimizle beraber olacağız. Bu haftanın tarihimiz açısından bir başka önemli hususiyeti de vardır. 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıldönümünde o gece nasıl millet olarak bir ve beraber olmuşsak yine aynı ruhla hafta boyunca yapacağımız çalışmalarla bu ülkede kardeşliğin siyasi takipçileri olduğumuzu en üst düzeyde milletimizle paylaşacağız. Siz değerli basın mensuplarına hafta boyunca yapacağımız çalışmaları yakından takip etmeye davet ediyorum.’’

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Son Kale İzmir